Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 13-15 Mayıs tarihleri arasında İngiltere’nin başkenti Londra’da uluslararası yatırımcılar ve finans çevreleriyle kritik temaslarda bulunacak. Avrupa’nın önde gelen yatırım bankalarından BNP Paribas tarafından düzenlenen “Türkiye Konferansı”na katılacak olan Şimşek, burada Türkiye ekonomisine ilişkin detaylı bir sunum yapacak.
Ziyaret kapsamında, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’nın (EBRD) yıllık toplantısına da katılacak olan Bakan, Guvernörler Kurulu Genel Oturumu’nda başkan yardımcılığı görevini üstlenecek. Ayrıca EBRD’nin düzenlediği “Türkiye Yatırım Görünümü” başlıklı özel panelde sunum yapacak ve katılımcıların sorularını yanıtlayacak.
Şimşek’in Londra temasları, sadece ekonomik sunumlarla sınırlı kalmayacak. Orta Vadeli Program, mali disiplin ve yapısal reformlar çerçevesinde Türkiye’nin yatırım potansiyelini bire bir görüşmelerle de aktaracak. Bu temaslar, hükümetin yatırımcılara Türkiye’nin dönüşüm sürecini ve gelecek perspektifini doğrudan anlatma stratejisinin bir parçası olarak görülüyor.
Londra ziyaretinin hemen öncesinde Şimşek’in yaptığı açıklamalar ise, uluslararası yatırımcılar için güçlü bir siyasi mesaj niteliği taşıyor. Terör örgütü PKK’nın fesih ve silah bırakma kararına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Şimşek, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Terörsüz Türkiye süreci ile ülkemiz, artık tüm enerjisini, maddi ve manevi kaynaklarını daha verimli ve etkin alanlarda kullanarak kalkınma sürecini hızlandıracak ve büyüme potansiyelini artıracaktır. Türkiye’de ve bölgemizde güven ve istikrar pekişecek, yatırım iklimi daha da iyileşecek. Şimdi huzur, istikrar ve refah zamanı.”
Bu mesaj, Şimşek’in Londra’daki temaslarında da önemli bir başlık olacak. Türkiye’nin jeopolitik risklerinin azaldığına ve barış ortamının güçlendiğine dikkat çekmesi beklenen Şimşek, özellikle PKK’nın silah bırakma kararı sonrası oluşan yeni iklimi yatırımcılar nezdinde bir güven unsuru olarak sunacak.
Ekonomik reformların yanı sıra bölgesel güvenliğe dair gelişmelerin, Türkiye’nin yatırım cazibesini artırabileceği vurgulanırken, Şimşek’in bu seyahati hem ekonomi politikalarının anlatımı hem de siyasi risklerin azalmasına dair bir kamu diplomasisi hamlesi olarak değerlendiriliyor.