Artunç Kocabalkan’dan Sert Tespit: “Kur Patlamayacak, Ama Bu Gidişat da Sağlıklı Değil”
Ekonomist Artunç Kocabalkan, sosyal medyada yaptığı açıklamayla hem Türk ekonomisinin mevcut durumu hakkında karamsar bir tablo çizdi hem de piyasada sıkça dile getirilen “kur patlayacak” söylemlerine eleştiri getirdi. Açıklamalarında siyasi gerilime, ekonomik beklentilere ve piyasa davranışlarına dair önemli uyarılar yer aldı.
“Kur eninde sonunda patlayacak diye yıllardır pazarlama yapanlar
Bu mantıkla şimdi pazartesini bekliyorlar”
Kocabalkan burada özellikle sosyal medya ve bazı piyasa aktörleri tarafından yıllardır sürdürülen bir söylemi hedef alıyor. Kurun her an “patlayacağı” fikrini sürekli pompalayanların, bununla bir korku iklimi yarattığını ima ediyor. Piyasada haftanın ilk günü olan pazartesilere yönelik artan beklenti ve spekülasyon, yatırımcı davranışlarını da etkiliyor. Ancak Kocabalkan bu döngünün boşa çıktığını hatırlatıyor.
“Acaba Cumhuriyet Halk Partisi’ne kayyum gelecek mi ?”
Bu kısa ama sert cümleyle Kocabalkan, ekonomiden siyasete geçiş yapıyor. Türkiye’deki siyasal atmosferin, özellikle muhalefete yönelik olası müdahalelerin, sadece demokrasi açısından değil, ekonomi üzerinde de ciddi etkiler doğurabileceğini ima ediyor. Çünkü siyasal belirsizlik, ekonomik güvenin en önemli düşmanlarından biri. Bu ifade aynı zamanda, yatırımcının artık sadece makroekonomik verilere değil, siyasal gelişmelere de daha fazla duyarlılık gösterdiğini yansıtıyor.
“Türk ekonomisinin bulunduğu durum ve gidişatı ile ilgili bir tane pozitif şey söyleyemem.”
Bu cümle, açıklamanın en vurucu kısmı olarak öne çıkıyor. Ne yapısal reformlarda, ne makro verilerde, ne de uygulanan ekonomik politikalarda umut verici bir gelişme göremediğini açıkça belirtiyor. Enflasyon, dış borç, rezervler, gelir dağılımı gibi temel göstergelerdeki kötüleşme, bu karamsar tespitin temelini oluşturuyor.
“Ancak sürekli kur patlayacak çatlayacak diyenler maalesef yine yanılacak.”
Kocabalkan bu noktada dengeli bir pozisyon alıyor. Ekonomide kötü gidişata işaret ederken, bu durumun otomatik olarak bir kur krizine evrileceği yönündeki spekülasyonları da reddediyor. Merkez Bankası’nın örtülü müdahaleleri, rezerv destekleri, kontrol mekanizmaları ve sermaye hareketleri üzerindeki baskı sayesinde kurun kontrollü tutulduğunu belirtiyor. Ancak bu, yapısal sorunların çözüldüğü anlamına da gelmiyor.
“Bir daha söylüyorum bu bir durum tespitidir.”
Kendi yorumlarının bir temenni ya da propagandaya değil, gözleme ve analizlere dayandığını vurgulayan Kocabalkan, yapılan çıkarımların salt bir “yorum” değil, mevcut tabloya dair nesnel bir teşhis olduğunu ifade ediyor. Bu ayrım, sosyal medyada sıkça görülen taraflı okumalarla arasına çizgi çektiğini gösteriyor.
“Yoksa Türk ekonomisinde şöyle böyle doğru şeyler yapılıyor demokrasimiz siyasi hayatımız ekonomimiz çok iyi bir yere gidiyor demek değildir.”
Bu cümleyle birlikte analiz yeniden çerçeve kazanıyor. Kurun kontrollü seyretmesi ya da bazı verilerin stabil görünmesi, temel sorunların çözüldüğü anlamına gelmiyor. Aksine, demokrasideki gerileme, hukuk sistemine güvensizlik ve ekonomi politikasındaki tutarsızlıklar, tablonun hâlâ negatif olduğunu ve bu iyimser görüntülerin yapay olabileceğini düşündürüyor.
“Bilgilerinize saygıyla arz ederim.”
Açıklama bu klasik ve saygılı ifade ile sona eriyor. Ancak içerik bakımından oldukça sert olan bu mesaj, aslında kamuoyuna yapılmış bir uyarı niteliğinde. Teknik analizlerle değil, politik ve yapısal sorunlara odaklanarak yapılan bu durum tespiti, yatırımcıların önümüzdeki döneme daha temkinli yaklaşması gerektiğini ima ediyor.
Sonuç: İyimserlik Değil, Gerçekçilik Zamanı
Kocabalkan’ın mesajı ne ekonomik çöküş senaryolarını körüklüyor ne de pembe tablolar çiziyor. Aksine, Türkiye’deki ekonomik ve siyasi gidişatın iç içe geçmiş yapısını vurgulayarak, gerçekçi bir analiz yapıyor. Kur patlamasa da, bu durumun “işlerin yolunda olduğu” anlamına gelmediğini net bir şekilde ortaya koyuyor.
