Arakçi Moskova’da… Putin’den Mesaj: Pandora’nın Kutusu Açıldı

Tarih:


1. Diplomatik Zemin: Savaş Yerine Arabuluculuk Aranıyor

Rusya’nın İran krizine yönelik en dikkat çeken tutumu, doğrudan bir askeri angajmandan ziyade diplomatik çözüm arayışına verdiği önemi vurgulayan açıklamaları oldu. Hem Devlet Başkanı Vladimir Putin’in hem de BM Daimî Temsilcisi Vassily Nebenzia’nın ifadelerinde ortak bir dil öne çıkıyor: “ABD, geri dönüşü olmayan bir süreci başlatmak üzere.”

Putin, İran’ın nükleer programına yönelik saldırıların yalnızca bölgeyi değil, tüm dünyayı tehdit eden bir tırmanışa yol açabileceğini söyledi. BM’deki Rus temsilci Nebenzia ise ABD’nin “Pandora’nın kutusunu açtığını” belirterek bu sürecin yeni felaketler doğurabileceği uyarısında bulundu. Bu açıklamalar, Rusya’nın ABD’nin bölgedeki askeri varlığına karşı çok katmanlı bir karşı koyuş geliştirdiğini gösteriyor.

Bugün itibarıyla İran Dışişleri Bakanı’nın Moskova’ya gerçekleştireceği ziyaret de bu diplomatik çerçevenin parçası olarak değerlendiriliyor. Kremlin, bu ziyareti, çatışma yerine diyalog zeminini güçlendirecek bir fırsat olarak sunmayı amaçlıyor. Özellikle Çin’in de diplomatik kanalları destekleyen açıklamalarının ardından, Rusya’nın devreye girmesiyle çok kutuplu arabuluculuk senaryosu yeniden masada.


2. Rejim Konsolidasyonu: Tahran’da İç Cepheyi Güçlendirme Hesabı

Rusya’nın bu süreçte dikkat çeken ikinci stratejik tutumu, İran’daki rejimle halk arasındaki ilişkileri doğrudan etkileyen bir söylem üzerinden gelişiyor. Kremlin, ABD’nin saldırılarının İran’da rejim karşıtı hareketleri tetiklemek yerine, rejime destek veren “birlik ruhunu” artırabileceğini öne sürüyor. Bu, Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitry Medvedev’in açıklamalarında da açıkça görülüyor. Medvedev, “ABD yeni bir savaş başlattı ve İran halkı rejimin etrafında daha sıkı kenetlenecek,” diyerek psikolojik ve sosyopolitik bir analiz sundu.

Bu yorum, sadece Moskova’nın taktiksel gözleminden ibaret değil; aynı zamanda İran’ı istikrarsızlaştırmaya yönelik girişimlere karşı stratejik bir uyarı niteliği taşıyor. Rejim değişikliği olasılığını masadan kaldırmaya çalışan Putin, bu tip planların ters teperek İran’da daha otoriter ve kararlı bir çizgiyi tetikleyebileceğini savunuyor.

İran Dışişleri Bakanı’nın Moskova ziyareti bu noktada sembolik öneme sahip. Ziyaret sadece enerji ve askeri iş birliği çerçevesinde değil, aynı zamanda “rejim güvenliği” konusunda da karşılıklı desteğin teyit edileceği bir zemin olabilir.


3. Nükleer Meşruiyet: Tahran’a Uluslararası Zemin Sağlama Hamlesi

Kremlin’in üçüncü kritik yaklaşımı, İran’ın nükleer faaliyetlerinin meşruiyetine yönelik söylemle şekilleniyor. Putin, İran’ın nükleer silah üretme peşinde olmadığına dair güçlü ifadelerle ABD’nin saldırı gerekçesini açıkça sorguladı. “Elde somut bir delil olmadan yapılan her saldırı, uluslararası hukukun ihlalidir,” mesajı verildi.

Bu söylem sadece İran’ı savunmaya dönük değil; aynı zamanda Rusya’nın uluslararası nükleer denetim sistemindeki pozisyonunu da güçlendiriyor. Moskova, İran’ın barışçıl nükleer hakkını tanıyarak, Batı’nın “önleyici saldırı” doktrinini dengelemek istiyor. Bu aynı zamanda Rusya’nın kendi nükleer stratejisini koruma çabasıyla da paralel ilerliyor.

Putin’in bu söylemi, İran’ın BM içinde yeniden meşruiyet kazanması açısından da önemli bir destek. Bu bağlamda bugünkü ziyaret, İran’ın Rusya üzerinden Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) ile ilişkilerini yeniden yapılandırabileceği yeni diplomatik alanlar yaratabilir. Özellikle Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) ve BRICS formatlarında İran’ın daha güçlü temsil edilmesi de gündeme gelebilir.


4. Küresel Norm Savunusu: BM’de Kural Temelli Düzen Çağrısı

Rusya’nın son ve belki de en önemli pozisyonu, ABD’nin tek taraflı askeri eylemlerine karşı uluslararası hukuk çerçevesini yeniden savunması. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde yapılan “Pandora’nın kutusu” vurgusu, Rusya’nın bu çatışmayı sadece bölgesel değil, sistemsel bir kriz olarak değerlendirdiğini ortaya koyuyor.

Vassily Nebenzia, ABD’nin saldırılarının sadece İran’a değil, BM’nin kurumsal itibarına da zarar verdiğini belirtti. Bu söylem, Rusya’nın “kurallar temelli uluslararası sistem” eleştirisine yeni bir argüman ekliyor. Aynı zamanda, Çin ve Pakistan gibi ülkelerin “ateşkes” çağrılarıyla birlikte okunduğunda, Washington’a karşı giderek büyüyen bir jeopolitik itiraz cephesinin inşa edilmekte olduğu görülüyor.

İran Dışişleri Bakanı’nın bugün Moskova’da yapacağı temaslar, bu diplomatik seferberliğin yeni bir adımı olabilir. Rusya’nın bu temaslar üzerinden hem BM hem de bölgesel örgütlerde yeni diplomatik öneriler sunması bekleniyor.


🎯 Sonuç: Moskova’da Yeni Diplomasinin Çizgileri Belirleniyor

Putin ve üst düzey Rus yetkililerin açıklamaları, İran’a yönelik saldırılara karşı sadece tepkisel değil, stratejik bir vizyonun işaretlerini taşıyor. Diplomasi, rejim istikrarı, meşruiyet ve uluslararası hukuk temelli dört ayaklı bu yaklaşım, sadece bugünkü krizi değil, gelecekteki benzer müdahalelere karşı bir denge arayışını da şekillendiriyor.

İran Dışişleri Bakanı’nın Rusya ziyareti bu çerçevenin ilk somut testi olacak. Masada enerji, güvenlik ve nükleer başlıklar kadar “ortak stratejik anlatı” da olacak. BS Ekonomi olarak süreci adım adım izlemeye devam edeceğiz.


BS Ekonomi Yorumu – Jeopolitik Satrançta Rusya’nın Sessiz Hamleleri

Rusya’nın İran’a verdiği bu dört boyutlu destek, bir çatışmayı engellemekten ziyade küresel düzeyde yeni bir denge arayışını yönetme çabası olarak okunmalı. Kremlin, bu krizi yalnızca Washington’un bölgesel bir hamlesi olarak değil, aynı zamanda tek kutuplu düzenin sürdürülebilirliğine dair bir stres testi olarak görüyor. Bu nedenle Putin yönetimi, diplomasi ve hukuk vurgusunu ön plana çıkararak yalnızca İran’ın değil, aynı zamanda “kuralsız uluslararası düzene” itiraz eden tüm ülkelerin sesi olmaya çalışıyor.

İran Dışişleri Bakanı’nın bugünkü Moskova ziyareti, sadece ikili ilişkilerin değil, çok kutuplu bir bloklaşmanın da kilometre taşlarından biri olabilir. Enerji, nükleer teknoloji, istihbarat paylaşımı ve askeri koordinasyon gibi alanlarda bu ziyaretin orta vadede BRICS ve ŞİÖ gibi yapıları da harekete geçiren sonuçlar doğurması beklenebilir.

ABD’nin İran’a dönük baskısı, Rusya’ya diplomatik alan açıyor. Bu alanı dikkatli ve sistemli kullanan Kremlin, Çin ile birlikte yeni bir normlar dizisi inşa etmeye çalışıyor: Müdahalesiz egemenlik, barışçıl nükleer hak ve çok taraflı diplomatik arabuluculuk.

Sonuç olarak, Tahran’a yapılan saldırıların ardından asıl diplomatik refleks Moskova’da şekilleniyor. Ve bu refleks, gelecekte yalnızca İran değil, benzer durumdaki tüm ülkeler için yeni bir stratejik model önerisi niteliği taşıyor.

- Golden Swan Abone Ayrıcalıkları - Golden Swan Abone
- Reklam Alanı -

Haberi paylaş:

spot_img

Son gelişmeler

Neden Golden Swan Abone Olmalıyım?

Gündemi sadece takip etmek değil, doğru yorumlamak istiyorsanız doğru yerdesiniz. Tüm ayrıcalıkları görmek için okumaya devam edin.

Benzer haberleri oku
Bağlantılı

23 Haziran 2025 Bülteni

“Veri ve Gerilim Arasında: Piyasalar Nereye Kırılacak?”Bu hafta, ABD’den...

Dışişleri Saldırıyı Kınamadı, Kaygı Duydu…

Türkiye, NATO müttefiki ABD’nin İsrail’in İran’a yönelik saldırılarına katılarak üç...

Rubio Çin’e Seslendi: İran Hürmüz’ü Kapatmasın, Bu Ekonomik İntihar Olur…

🇺🇸 ABD, Çin’i İran’ı Hürmüz Boğazı’nı Kapatmaktan Vazgeçirmeye Çağırdı22...

Çin: Ateşkes Çağrısı Yaptı, BM Olağan Üstü Toplandı

🗞️ BS Ekonomi Haber Bülteni📍23 Haziran 2025 | Ortadoğu...