Amerikalı seçmenlerin önceliği net: ekonomi ve istihdam. Geçtiğimiz yılki seçim öncesinde Cumhuriyetçiler, pandemi sonrası artan fiyatlardan Demokratları sorumlu tutarak bu alanlara yoğunlaştı. Şimdi ise Demokratlar, Donald Trump’ın izlediği ekonomi politikalarının büyümeyi sekteye uğrattığını öne sürüyor. Bu kadar siyasi gürültü arasında gerçek verileri ayırt etmek zorlaşıyor. Aşağıdaki 10 ekonomik gösterge üzerinden, Amerikan ekonomisinin mevcut durumuna dair net bir tablo sunuluyor. Teşhis şimdilik çok ciddi değil; ancak endişe verici sinyaller giderek artıyor.
Birinci gösterge borsadaki düşüş. Son haftalarda Amerikan borsalarında yaşanan keskin gerileme, en çok dikkat çeken göstergelerden biri. S&P 500 endeksi, Trump’ın Kasım zaferi öncesindeki seviyesinin altına geriledi. Bu düşüşle birlikte, seçim sonrası yaşanan ve yaklaşık 5 trilyon dolarlık piyasa kazancı silindi. Nedeni açık: Trump’ın yüksek gümrük tarifeleri konusundaki kararlılığı ve bu politikaların büyümeyi baskılayabileceği endişesi. Ancak bu geri çekilme, şimdilik tarihsel ortalamalara göre bir düzeltme sınırlarında.

İkinci gösterge enflasyon. Trump, kampanyasında enflasyonu kontrol altına alacağına söz vermişti. Fakat Fed’in tercih ettiği kişisel tüketim harcamaları (PCE) fiyat endeksine göre Şubat ayında yıllık artış %2,5 seviyesinde. Bu oran, Fed’in %2 hedefinin üzerinde ve aşağı yönlü ivmesini kaybetmiş gibi görünüyor. Trump’ın uygulamaya koyduğu ticaret politikalarının fiyatlar üzerindeki etkisi potansiyel bir risk olarak öne çıkıyor.

Üçüncü gösterge tüketici güven endeksleri. Michigan Üniversitesi tarafından yayınlanan Mart ayı ön verisi 57,9 ile Kasım 2022’den bu yana en düşük seviyeye geriledi. Bu düzeyler tarihsel olarak resesyon sinyali olarak yorumlanabiliyor. Partizan görüş ayrılıkları bu verileri etkileyebilse de, Conference Board’un verileri de benzer düşüşü gösteriyor.

Dördüncü gösterge reel ücretler. Enflasyonun yavaşlaması ile birlikte ortalama reel ücretler son beş yılın zirvesine yaklaşmış durumda. Bu olumlu seyir, Biden döneminde başlamış ve şimdilik Trump döneminde devam ediyor.

Beşinci gösterge tüketim harcamaları. Tüketici harcamaları, GSYH’nin üçte ikisini oluşturduğu için kritik öneme sahip. Ocak ayındaki sert hava şartları nedeniyle yaşanan düşüş sonrası, Şubat toparlanması zayıf kaldı. Yüksek ithalat fiyatları, reel tüketici gücünü baskılayabilir.

Altıncı gösterge işsizlik. Şubat ayında işsizlik oranı %4,1 ile pandemi öncesi seviyelere yaklaştı. Ancak pandemi tasarrufları tükendi, şirketler yüksek faizle yeniden borçlanmak zorunda kalıyor ve AI rüzgarı yavaşlıyor. DOGE’nin kamu personelini azaltma çabaları da risk oluşturuyor.

Yedinci gösterge ekonomi politikalarındaki belirsizlik. Ekonomik Politika Belirsizlik Endeksi, yeniden yükseldi. Bu, yatırım ve harcama kararlarını olumsuz etkileyebilir.

Sekizinci gösterge kamu harcamaları. Trump, DOGE aracılığıyla yıllık 2 trilyon dolarlık tasarruf hedefliyor. Ancak bu hedef şu ana kadar tutturulamadı. Hazine harcamaları, önceki yılların üzerinde seyrediyor.

Dokuzuncu gösterge konut sektörü. Mart ayında 30 yıllık sabit konut kredisi faizi %6,63 seviyesindeydi. Yüksek faiz ortamı, satışları baskılarken inşaat faaliyetleri de zayıflıyor.

Onuncu ve son gösterge doların değeri. Trump ve yardımcısı Vance, zayıf doları savunuyor. Nitekim dolar, Trump’ın göreve gelmesinden bu yana değer kaybetti. Ancak bu kayıp, ticaret politikalarına duyulan güvensizlikten kaynaklanıyor olabilir. Düşük dolar, ithal malların fiyatlarını artırarak enflasyonu yükseltme riski taşıyor.

Trump’ın ekonomi vizyonu, bir yanda daha az regülasyon ve daha fazla yatırım vaadiyle umut verirken, diğer yanda tarifeler ve kamu yönetimine yönelik sert hamleleriyle kaygı uyandırıyor. Trumponomics’in geleceği, bu iki uç arasında belirsizlikle şekilleniyor.