2025’te içerik bolluğu zirve yaptı; izleyicilerin “ne izleyeceğine karar verme süresi” 2019’a göre iki katına çıktı. The Economist’in seçkisi; sinemadan dizilere, video oyunlarından kitaplara kadar yı...
2025’te içerik bolluğu zirve yaptı; izleyicilerin “ne izleyeceğine karar verme süresi” 2019’a göre iki katına çıktı.
The Economist’in seçkisi; sinemadan dizilere, video oyunlarından kitaplara kadar yılın en güçlü yapımlarını bir araya getiriyor.
Eğlence ekonomisi, rekabeti “içerik üretmekten” çok “dikkat çekmek” üzerine kuruyor; 2025 listesi bu dönüşümün net bir aynası.
Eğlence ekonomisinin hiç olmadığı kadar kalabalıklaştığı 2025’te izleyiciler tek bir sorunla boğuşuyor: sonsuz seçenek arasında karar vermek. Nielsen’in verileri, ortalama bir izleyicinin “ne izleyeceğini seçmek için harcadığı sürenin” 2019’dan bu yana iki katına çıktığını gösteriyor. Platform sayısı artıyor, seri evrenleri genişliyor, eski yapımlar yeniden doğuyor; sonuç olarak ekran karşısında geçen süre karar aşamasında tüketiliyor, izleme aşamasına kalmıyor.
The Economist, bu kaosun içinden en güçlü yapımları çekip çıkararak 2025’in en iyi film, dizi, kitap ve oyun listesini hazırladı. Liste, eğlence sektörünün tematik çeşitliliğinin aynı zamanda nasıl ekonomik bir rekabete dönüştüğünü de gösteriyor. Komedyenlerin kırılganlığı (“Is This Thing On?”), iş hayatının karanlık bürokrasisi (“The Chair Company”, “Severance”), Shakespearevari oyun yazarlarının dramı (“Hamnet”), dünya devrimlerinin sert ritmi (“One Battle After Another”) ve galaksilerarası politik kaos (“Andor”), eğlence pazarının sadece tür değil duygu rekabeti de sunduğunu ortaya koyuyor.
2025’in sinema seçkisi, papazlardan devrimcilere, vampirlerden tarihsel figürlere uzanan geniş bir yelpazeyi kapsıyor. The Economist’in ifadesiyle “makara anlaşması” bu yıl sinemada en güçlü hikâyeleri bir araya getiriyor. Diziler cephesinde ise jeopolitik çalkantılar, savaşın görünmeyen cepheleri ve ofis hayatının absürd gerilimi öne çıkıyor. Diplomasi ve kurumsal çatışmalar, dramatik yapımlara ekonomik ve toplumsal alt metinler kazandırmış durumda.
Video oyunları ise artık sadece eğlence değil; kültürle etkileşimi, tarihsel alanları ve karar mekanizmalarını simüle eden “deneyimler” üretmeye yöneliyor. Müze küratörlüğünden samuray destanlarına kadar uzanan bu yılın oyun listesi, sektördeki iş modelinin hikâye merkezli olmaktan çıkarak “daha geniş bir etki alanına” yöneldiğini gösteriyor.
Kitap listesinde gladyatörlerden diktatörlere, kurtlardan Beatles’a kadar uzanan anlatılar yer alıyor. Bu çeşitlilik, küresel yayınevi ekonomisinin politik, tarihsel ve pop kültürü harmanlayan çizgisini göstermesi açısından önemli.
Sonuç olarak, 2025’in en iyi içerikleri sadece tüketici tavsiyesi değil; eğlence endüstrisinin ekonomik evrimini özetleyen küçük bir pencere. Tatil günlerinde sonsuz seçenekler arasında kaybolmak yerine, bu derlemeyi izlemek ve okumak hem zaman tasarrufu sağlıyor hem de yılın kültürel ritmine dair net bir çerçeve sunuyor.
