Uranyum Zenginleştirme ve Tesislerin Geleceği Üzerine Yeni Bir Sayfa mı?
ABD’nin İran’a sunduğu yeni nükleer anlaşma teklifi, diplomatik kulislerde önemli yankı uyandırdı. Teklif, İran’ın düşük seviyede uranyum zenginleştirmesine izin verirken, mevcut nükleer tesislerin tamamen sökülmesini öngörmüyor. Bu durum, hem Washington’ın hem de Tahran’ın tavizlere açık ancak temkinli bir tutum izlediğinin işareti olarak değerlendiriliyor.
Axios’un ortaya çıkardığı bilgilere göre teklif, İran’a %3 düzeyine kadar uranyum zenginleştirme hakkı tanıyor. Bu seviye, teorik olarak yalnızca barışçıl amaçlı elektrik üretimi için yeterli. Ancak uzmanlar, bu seviyede dahi İran’ın nükleer programını geliştirme kapasitesini sınırlı da olsa koruyacağına dikkat çekiyor. Yeraltı tesislerinin ise bir süreliğine işlevsiz bırakılması planlanıyor.
Tahran’ın Tepkisi: Bağımsızlık ve Garanti Arayışı
İran tarafı ise teklifi “tek taraflı” olarak nitelendirerek şimdilik olumsuz bakıyor. Tahran yönetimi, özellikle uranyum zenginleştirme faaliyetinin “sivil” amaçlı hak olarak tanınmasını ve yaptırımların kaldırılmasına dair net ve bağlayıcı bir takvim verilmesini talep ediyor. ABD’nin sunduğu teklifin, özellikle yaptırımların kademeli ve denetime tabi olarak kaldırılmasını öngörmesi İran’ın beklentilerini karşılamaktan uzak kalıyor.
Bölgesel Konsorsiyum ve Güvenlik Dengesi
Anlaşmanın dikkat çeken bir diğer boyutu ise önerilen “bölgesel zenginleştirme konsorsiyumu” oldu. Bu yapı, İran’ın barışçıl amaçlı enerji ihtiyaçlarını karşılamak üzere düşük seviyede zenginleştirilmiş uranyum teminini öngörüyor. Ancak bu konsorsiyumun bağımsızlığı, denetim mekanizmaları ve teknik detayları henüz netleşmiş değil. Bu belirsizlik, hem İran hem de diğer bölge ülkeleri açısından endişe kaynağı olmaya devam ediyor.
İsrail ve Körfez Ülkeleri Tedirgin
ABD’nin teklifi, bölgede de dikkatle izleniyor. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İran’ın nükleer silah edinmesini engellemek için gerekirse askeri seçenekleri devreye sokacaklarını açıkladı. Körfez ülkeleri ise, İran’ın nükleer programının sınırlı da olsa sürdürülmesine olanak tanıyan bir anlaşmanın, bölgede güvenlik dengelerini bozabileceği uyarısında bulunuyor.
Diplomatik Satranç
Bu tablo, İran ile Batı arasında yıllardır süren nükleer müzakerelerde yeni bir dönüm noktası olarak öne çıkıyor. ABD’nin önerisi, bir yandan diplomatik açılım sağlama niyeti taşırken, diğer yandan Tahran’a karşı kontrollü bir baskı unsuru olmayı hedefliyor. Ancak, anlaşmanın şekillenmesi için İran’ın taleplerinin nasıl karşılanacağı ve Washington’ın Kongre’den alabileceği destek gibi kritik başlıklar hâlâ masada duruyor.
Sonuç olarak; ABD’nin sunduğu bu yeni teklif, nükleer kriz diplomasisinde bir “orta yol” arayışı olarak okunabilir. Fakat tarafların karşılıklı güvensizliği ve bölgesel güç dengeleri düşünüldüğünde, uzlaşının kısa vadede sağlanması kolay görünmüyor. Taraflar arasındaki müzakereler önümüzdeki günlerde daha da hız kazanacak gibi görünüyor.