BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
Amerika’nın müttefikleri çok daha fazla harcama sözü verdi, ancak ayrıntılar belirsiz…
İŞİMİZ BİTTİĞİNDE ÇOCUĞA ŞEKER VERİR GİBİ
NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, Amerika Başkanı Donald Trump’a attığı bir mesajda adeta bir ebeveynin çocuğunu övmesi gibi konuştu: “Donald, bizi Amerika, Avrupa ve dünya için gerçekten çok önemli bir ana taşıdın. Avrupa büyük bir şekilde ödeme yapacak, yapmalı da, bu senin başarın olacak.”
Trump, 24 Haziran’da Lahey’deki NATO zirvesine uçarken bu mesajın ekran görüntüsünü alıp halka açık şekilde paylaştı. Bu paylaşım, diğer liderleri paniğe sürükledi; daha önce Trump’a gönderdikleri mesajları sosyal medyada ifşa edilme korkusuyla yeniden gözden geçirdiler. Ertesi gün, Trump’ın İsrail ve İran’ı “çocuk” gibi nitelemesine yanıt veren Rutte, bu kez Trump’a “Baba” diye hitap etti.
Zirvede bulunan diplomatlar, Rutte’nin bu yaklaşımını aşağılayıcı mı yoksa dahice mi bulacaklarına karar veremedi. Ancak şu bir gerçekti ki, söylediklerinin özü doğruydu. 25 Haziran’da yayımlanan zirve bildirisi –son yılların en kısa bildirisi– müttefikler için yeni bir hedefi resmen açıkladı: Savunmaya %3,5, bunun yanına kritik altyapı, siber güvenlik, sivil hazırlık ve savunma sanayii desteği için %1,5 daha. Toplamda GSYİH’nın %5’i.
Bu %3,5’lik oran, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden sonra yazılan NATO’nun bölgesel savunma planlarının gerçekleştirilmesi için gereken kapasite artışı değerlendirmesine dayanıyor. Yetkililer bu planların şu anda “bazı risklerle birlikte uygulanabilir” olduğunu belirtiyor; daha fazla harcama riski azaltır. %5’lik toplam rakam ise aslında Trump’ı memnun etmek için oluşturulmuş “yuvarlak” bir hedef ama bazı zaafları var.
Zirve öncesinde, İspanya bu hedefe açıkça karşı çıkan tek ülke oldu. Başbakan Pedro Sánchez, kendi kabinesindeki yolsuzluk iddialarıyla boğuşuyor ve bütçeyi Meclis’ten geçiremiyor. 22 Haziran’da “%5’lik harcama orantısız ve gereksiz olur,” dedi.
Çözüm iki aşamalıydı. Öncelikle hedefe ulaşmak için zaman çizelgesi uzatıldı. Birçok ülke yıllık artışlarla 2032’yi hedeflerken, İspanya gibi mali baskı altındaki ülkeler 2035’e kadar erteleme istedi. Sonuçta, ne yazık ki bu gruptakiler kazandı. Ancak tüm ülkeler, hedefe yönelik “inandırıcı, kademeli bir yol haritası” sunmak zorunda ve 2029’da daha büyük bir incelemeye tabi tutulacaklar.
Ancak sorun şu: Rusya, ordusunu beklenenden daha hızlı yeniden inşa ediyor. NATO’nun daha önceki varsayımı, Ukrayna’daki olası bir ateşkesten sonra Rusya’nın yeniden tehdit oluşturacak düzeye gelmesinin yedi yıl süreceğiydi. Ama artık bu sürenin beş yıl olduğu düşünülüyor. Litvanya Savunma Bakanı Dovile Sakaliene, “Kendimizi kandırmayalım,” diyor ve uyarıyor: “2035, [bir sonraki] savaştan sonra gelir.”
İkinci olarak, yeni hedef “tüm müttefikleri” bağlamıyor. Bildiride “tüm” kelimesi özellikle çıkarıldı. Bu da bazı ülkelerin yükümlülüklerden kaçınabileceği izlenimini doğurdu. Slovakya Başbakanı Robert Fico 23 Haziran’da “Silahlanma dışında önceliklerimiz var,” diyerek bu boşluğu kullanacaklarını ima etti. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, İspanya’nın bu muafiyetinin “büyük bir sorun” olduğunu belirterek, “İspanya’nın vardığı anlaşmanın sürdürülebilir olduğunu düşünmüyorum,” dedi.
İspanya’daki bu gelişme dışında, zirvenin çoğu gündem maddesi önceden kararlaştırılmıştı; liderler sadece onayladı. Avustralya, Japonya ve Güney Kore liderleri bu kez katılmadı; zirveye daha dar kapsamlı bir hava hâkim oldu. Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski, 24 Haziran’daki akşam yemeğine katıldı ancak ertesi günkü ana oturumlara alınmadı. Bildirinin Rusya’ya ilişkin dili, Trump’ı memnun etmek için yumuşatıldı: Geçen yılki bildiride Rusya 43 kez anılırken bu yıl yalnızca bir kez geçti.
Bir başka dikkat çeken gelişme ise Britanya’nın NATO’nun nükleer paylaşım görevine katılması oldu. İngiliz Hava Kuvvetleri bundan 25 yıl önce nükleer bombaları bırakmıştı. Şimdi yeniden Amerikan nükleer bombalarını taşıyabilecek F-35A jetleri satın alacaklar. Bu, NATO’nun nükleer duruşunda onlarca yıldır yaşanan en büyük değişimlerden biri.
Ancak zirvedeki en büyük belirsizlik kaynağı yine Trump’tı. Zirveye giderken İspanya’nın tavrını haklı olarak “diğerlerine çok haksız” diye eleştirdi. NATO’nun meşhur beşinci maddesi hakkında da yine tereddüt yarattı. Bu madde için “Tanımınıza bağlı” dedi, ardından da “Bunun birçok tanımı var, zirvede size net tanımı vereceğim” diye ekledi. (Vermedi.) Ama özel liderler toplantısında ortamı sarsmadı; savunma harcamalarındaki artış nedeniyle övgüleri topladı. Kapanış basın toplantısında ise “NATO bir soygun değil,” dedi.
Trump’ın kulağına fısıldayan “yeni Avrupa danışmanı” Rutte ise “Benim için artık tamamen net: Amerika NATO’ya tamamen bağlı… beşinci maddeye de tamamen bağlı,” açıklamasını yaptı.
Yani, şimdilik her şey yolunda(!). ■