BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
Anthropic’in misyona dayalı tutkusu, ticari başarısını nasıl körüklüyor
İyilik yapmak isteyenler tarafından kurulan bir yapay zekâ (AI) laboratuvarı olan Anthropic’in, Silikon Vadisi’nde alay konusu olması belki de kaçınılmazdı. Şirket, para kazanmaktan çok güvenlik misyonunu ön planda tutuyor; bünyesinde bir filozof çalışıyor ve Fransızca çağrışım yapan isme sahip Claude adlı bir sohbet robotu var. Yine de, son zamanlarda Anthropic’e sert eleştiriler yönelten bazı kişilerin profili oldukça dikkat çekici.
Bunlardan biri, dünyanın en değerli şirketi Nvidia’nın CEO’su Jensen Huang. Anthropic CEO’su Dario Amodei, yapay zekâdaki ilerlemelerin büyük çaplı iş kayıplarına yol açabileceğini gündeme getirdiğinde, Huang doğrudan karşı çıktı: “Söylediklerinin neredeyse hiçbirine katılmıyorum.” Bir diğer eleştiriyse, ABD Başkanı Donald Trump’ın en yakın teknoloji danışmanlarından biri olan girişim sermayedarı David Sacks’ten geldi. Bir podcast’te Sacks ve ortak sunucuları, Anthropic’i “felaket tellallığı endüstriyel kompleksi”nin bir parçası olmakla suçladı.
Amodei bu eleştirileri pek ciddiye almıyor. Trump’ın Yapay Zekâ Eylem Planının yayımlanmasından hemen önce yapılan bir röportajda, güvenliğe karşı siyasi rüzgârların tersine döndüğünden yakınıyor. Washington’da yalnız bir figür gibi görünse de, Anthropic iş dünyasına yönelik yapay zekâ çözümlerinde sessizce bir güç haline geliyor. Amodei bu konuda heyecanını gizlemekte zorlanıyor. Şirketin yıllık tekrar eden gelirleri geçen yıl yaklaşık 10 kat artarak 1 milyar dolara ulaştıktan sonra, bugün “bu rakamı çoktan aştı” ve “2025’te bir 10 kat daha büyüme potansiyeli” olduğunu söylüyor. Bu öngörüye bağlı kalmak istemese de, çok umutlu: “Kapitalizm tarihinde böyle bir şeye pek rastlanmaz.”
Bu başarıda biraz da intikam tatmini var. Amodei ve kardeşi Daniela’nın da aralarında bulunduğu kurucu ekip, güvenlik endişeleri nedeniyle 2021’de OpenAI’den ayrılarak Anthropic’i kurdu. Rakipleri OpenAI, ChatGPT’yi piyasaya sürerek tarih yazdı. OpenAI’nin Haziran’da ulaştığı 10 milyar dolarlık yıllık gelir ve yaklaşık 300 milyar dolarlık değerlemesi, Anthropic’i geride bırakıyor. Ancak ChatGPT’nin popülaritesi artsa da, Anthropic şirketlere yönelik çözümlerde OpenAI’nin alanına girmeyi başardı. Gelirlerinin %80’i şirketlerden geliyor ve API adı verilen eklentiler yoluyla şirketlerin yapay zekâya erişiminde önde gelen oyunculardan biri konumunda. En yeni modeli Claude 4, Cursor gibi hızlı büyüyen yazılım girişimleri ve köklü yazılım firmalarının geliştiricileri arasında popüler. Anthropic, yazılımcıların teknolojiye erken adapte olan kullanıcılar olduğuna inanıyor ve bu yolla diğer departmanlara ulaşmayı hedefliyor.
Kurucular arasında bu ticari başarıya dair hâlâ “bu gerçek mi?” havası var. Pek çoğu bilim tutkunu, milyarder olma heveslisi değil. Uzmanlıkları ölçekleme yasaları (yani, modele daha fazla hesaplama gücü verildikçe kalitesinin artması) ve güvenlik üzerine; satış değil. Akşam yemeklerinde şirketin büyümesinin ne kadar “garip” olduğunu konuşuyorlar. Anthropic, rakiplerinin piyasaya sürmeye hazırlandığı ürünleri hâlâ güvenlik testinden geçiriyor. Hızla büyüyen Claude Code adlı programlama aracı ise aslında sadece iç kullanım için geliştirilmişti, sonradan ticarileştirildi.
Yine de güvenlik, sadece idealist bir misyon değil; aynı zamanda satılabilir bir değer. Anthropic baştan itibaren etik kaygılarla eğlence ya da bağımlılık yaratabilecek ürünlerden uzak durdu. Bunun yerine, insanların zamanının çoğunu geçirdiği “iş dünyasına” odaklandı. Amodei’ye göre bu yaklaşım, güvenlik misyonuyla “uyumlu” hale geldi. Tıpkı Anthropic gibi, şirketler de güvenilir ve sağlam yapay zekâlar istiyor. Şirketin, modellerin neden hata yaptığını anlamaya yönelik merakı da saygı görüyor. Aynı zamanda, ölçekleme odağı sayesinde rekabet gücünü koruyor. Claude 4, uzun süreli bağımsız çalışabiliyor ve başka bilgisayar programlarını da kullanabiliyor; bu da şirketlerin yüksek ücretli işleri dış kaynakla yürütmesine olanak tanıyor.
Ancak bu modellerin eğitimi çok yüksek maliyetli. Diğer yapay zekâ firmaları gibi, Anthropic de büyük bir nakit yakıyor. Bu da sürekli sermaye arayışını gerektiriyor. Görünüşe göre şirket, yeniden yatırımcılardan destek istemeye hazırlanıyor. Basına yansıyan haberlere göre, Amazon’un hissesini artırması ve bazı yatırımcıların şirketin değerlemesini Mart ayındaki 61,5 milyar dolardan 100 milyar dolara çıkarmaya hazır olduğu konuşuluyor.
Ancak bu para arayışı, Anthropic’in idealizmle pratik zorunlulukları arasında sıkıştığını da gözler önüne seriyor. 21 Temmuz’da Wired dergisi, Amodei’nin çalışanlara gönderdiği içten Slack mesajını sızdırdı. Mesajda, Körfez ülkelerinden fon alma kararını neden isteksizce verdiğini açıklıyordu:
“Başarımızdan kötü insanların kazanç elde etmemesi gerektiği gibi bir ilkeyle iş yürütmek çok zor.”
Amodei, Körfez’de veri merkezi kurmanın güvenlik riskleri barındırdığına hâlâ inandığını söylüyor; ancak yatırım konusunda bu kaygılarının azaldığını da ekliyor: “Orası büyük bir sermaye kaynağı.”
Anthropic’in güvenlik misyonu zaman zaman rahatsız edici olabilir ama Amodei’ye göre, bu tutum rakip şirketleri yukarıya çekiyor. Amodei, yapay zekânın dev bir ekonomik potansiyel taşıdığına ve hatta binlerce yıldır tedavisi bulunamayan hastalıkları iyileştirme gücüne sahip olduğuna inanıyor. Ancak bu gücün getireceği toplumsal maliyetlerin —örneğin iş kayıplarının— da mutlaka dikkate alınması gerektiğini savunuyor. Ona göre yapay zekâ gücü, Çin gibi otokratik rejimler yerine, Amerika gibi bir demokrasinin elinde daha güvenli olacaktır. Trump’ın Nvidia CEO’su Huang’ın lobi faaliyetleri sonucu Çin’e yönelik AI çipi ihracatını gevşetmesini, Amodei “büyük bir jeopolitik hata” olarak görüyor.
Yapay zekânın yozlaşması (enshittification)
Amodei’nin savunduğu çizgi, kolay bir yol değil. Ancak Anthropic’in en büyük yatırımcılarından biri olan Lightspeed Venture Partners’tan Ravi Mhatre’a göre, bir gün yapay zekâ modelleri gerçekten kontrolden çıktığında, şirketin güvenliğe odaklanmış olması büyük bir avantaj sağlayacak.
“Henüz o ‘eyvah’ anını yaşamadık,” diyor.