Haver Analytics verileriyle hazırlanan grafikte, 2014–2025 döneminde Türkiye, Çin, Brezilya, Meksika ve Güney Afrika’nın reel GSYH endeksleri karşılaştırılıyor (2016 Q4 = 100). Veriler, Türkiye’nin son on yılda Çin’e yakın hızda büyüdüğünü, ancak bu yüksek tempoyu sürdürmenin sık sık döviz krizleri ve devalüasyonlarla mümkün olabildiğini gösteriyor. Türkiye’nin yapısal olarak problemli olması sorun değil; seçilen büyüme hızının mevcut finansal dengelerle uyumsuzluğu.

1. Büyüme Hedefi ve Modeli
- Türkiye (mavi çizgi), 2016 sonundan bu yana Çin’in (siyah çizgi) büyüme temposuna yaklaşan nadir ekonomilerden biri.Bu tempo, yüksek iç talep, kredi genişlemesi ve yatırım teşvikleriyle desteklendi. Hızlı büyüme, ithalat talebini ve cari açığı artırarak döviz talebini yükseltti. Rezervlerin sınırlı, finansman maliyetinin yüksek olduğu dönemlerde bu model döviz kurları üzerinde sürekli baskı yarattı.
Grafikte 2018, 2020 ve 2023 sonrası dönemlerde TL’deki sert değer kayıpları büyüme eğrisinde kırılmalarla eşleşiyor. Büyük devalüasyonlar sonrası ihracat geçici olarak canlansa da, enflasyon ve finansman maliyetleri yeniden dengelenme ihtiyacını doğurdu. Çin, 2016–2025 arasında yaklaşık %65 büyüme ile zirvede; Türkiye %40’ın üzerinde büyüme ile ikinci sırada. Brezilya, Meksika ve Güney Afrika ise düşük tek haneli büyümelerle durağan seyretti; bu nedenle kur krizleri yaşamadılar ancak potansiyel büyümeden de uzak kaldılar.
Türkiye’nin büyüme modeli, küresel finansman koşulları ve sermaye akımlarına yüksek bağımlı.ABD ve Avrupa faiz politikaları, enerji fiyatları ve jeopolitik gerilimler, bu bağımlılığı dönemsel krizlere çeviren başlıca faktörler.
Yüksek büyüme hedefi, kısa vadede siyasi ve ekonomik cazibe yaratıyor; ancak döviz istikrarı pahasına geliyor. Türkiye, sürdürülebilir büyüme için kredi genişlemesini ve döviz likiditesini eşzamanlı yönetmek zorunda.
- Alternatif strateji: Daha dengeli büyüme hızı, yapısal reformlarla üretkenlik artışı ve döviz ihtiyacını azaltan ihracat modeli.
2)Somut Politika Paketleri
- Büyüme Hızının Kalibrasyonu – İç talep ve dış denge arasında uyumlu hedef seti.
- Rezerv Güçlendirme – Döviz tamponlarının kriz öncesi dönemlerde artırılması.
- Sermaye Akımı Çeşitlendirme – Yatırımcı tabanının genişletilmesi, Asya ve Körfez fonlarının ağırlığını artırma.
- Yapısal İhracat Artışı – Yüksek katma değerli sektörlerin döviz gelirini büyütmesi.
4) Bugüne Kadar Uygulanan Politikanın Sonuçları
- Sarsıntılı ve küçük ilerleme: Rezervlerde kalıcı artış.
- Ölçülebilir ekonomik fayda: Cari açığın GSYH’ye oranında düşüş.
- Üçüncü taraf doğrulaması: Bağımsız veri kaynaklarıyla büyüme–döviz dengesi analizinin teyidi.
Bu büyümenin riskleri ise şöyle sıralanıyor; Küresel faiz artışları ve dolar endeksindeki güçlenme. Enerji ithalatında fiyat şokları. Siyasi baskılarla büyüme hızının yeniden aşırı zorlanması.
Sonuç:
Türkiye’nin son on yıldaki büyüme grafiği, yüksek hızda giden bir aracın motor ısısını sürekli zorlamasına benziyor. Hız etkileyici, ancak motorun hararet yapmaması için periyodik soğutma (devalüasyon) gerekiyor. Sürdürülebilir yolculuk için ya hız ayarlanmalı ya da motorun soğutma sistemi kalıcı olarak güçlendirilmeli.