Türkiye-Fransa Mütteffik mi, Rakip mi? Değerlendirilmesi Gereken Fırsatlar- Selim Yenel

Tarih:


Selim YENEL – 24 Haziran 2025

Uluslararası ilişkiler giderek daha öngörülemez hale geldikçe, ülkeler bir tür normalleşme arayışına giriyor. Çıkarlar değiştikçe ittifaklar da şekil değiştiriyor. İkinci Dünya Savaşı sonrasında kurulan sözde düzen, onu inşa edenler tarafından paramparça ediliyor. Küresel ilişkiler, kurallara uymak isteyenler ile bu kuralları aşmak ya da görmezden gelmek isteyen ülkeler tarafından yeniden şekilleniyor. Bu belirsiz ortamda, istikrarlı müttefikler bulmak her zamankinden daha hayati.

Türkiye–Fransa ilişkileri yüzyıllar öncesine uzansa da son birkaç on yılda çok farklı aşamalardan geçti. Ancak bu ilişki nadiren güçlü ve sıcak bir zemine oturabildi. Fransa’nın Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne katılımına yönelik olumsuz tutumu, bu uzaklaşmaya katkıda bulundu ve giderek derinleşti. Soğuk Savaş’ın sona ermesi, Doğu Avrupa ülkelerinin AB’ye katılması ve Sovyetler’in çöküşüyle Türkiye’ye duyulan ihtiyacın azalması da bu durumu daha karmaşık hale getirdi.

Bu aslında bir çelişkidir. Zira Türkiye ve Fransa’yı birbirinden ayıran konulardan çok daha fazlası ortaktır. Yine de Türkiye, özellikle Afrika gibi bölgelerde Fransız çıkarlarına rakip ya da tehdit olarak görülüyor.

Son yıllarda iki ülke arasında yaşanan başlıca anlaşmazlık konuları arasında deniz yetki alanları, enerji aramaları ve Doğu Akdeniz yer alıyor. Bu bölgede Fransa, Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ı destekleyerek Türkiye’nin karşısında konumlandı.

En kritik durum ise Libya İç Savaşı sırasında ortaya çıktı. Türkiye ve Fransa çatışmanın zıt taraflarını destekledi ve bu durum denizde neredeyse bir çatışmaya neden oldu. Ayrıca Suriye’de Kürtler başta olmak üzere bölgesel politikalar konusunda da fikir ayrılıkları yaşandı.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali durumu tamamen değiştirdi. Avrupa yeniden tüm kıtayı sarabilecek bir savaşla karşı karşıya kaldı. Bu durum ekonomik ve toplumsal sarsıntılara neden oldu. Ukrayna, ABD’nin ve AB’nin desteğiyle Rus saldırılarına karşı koyabildi. Türkiye, her ne kadar AB ve ABD’nin Rusya’ya uyguladığı yaptırımlara katılmasa da, Rus gemilerinin Karadeniz’e geçişini engelledi. Ayrıca savaşın başında Ukrayna’ya SİHA desteği sağladı.

Rusya, ABD’deki başkanlık seçimlerinin sonucunu bekledi. Ukrayna’ya desteğin sürüp sürmeyeceği bu sonuçla belirlenecekti ve Trump’ın tekrar Beyaz Saray’a dönmesiyle beklentileri gerçekleşmiş oldu. Şu anda, NATO’nun herhangi bir üyesine Rusya tarafından saldırı olması durumunda nasıl tepki vereceği konusunda ciddi bir tereddüt var.

Birleşmiş Milletler ve NATO, eski düzende kilit kurumlardı ve bu yapıların varlığı esasen ABD’nin çıkarlarını korumaya dayanıyordu. NATO, Avrupa’yı korumaktan ziyade, Sovyet yayılmasını engellemek için Washington’un oluşturduğu bir araçtı.

Ancak bugün ABD, kendi kurduğu düzeni yıkıyor ve artık çıkarı olmayan bölgelere müdahale etmek istemiyor. ABD, uzun süredir Çin’e odaklanmak istiyor fakat Avrupa ve Orta Doğu’daki krizler bu planı geciktiriyor. Trump, bu yüzden çatışmaları sona erdirmeye çalışıyor. Ancak son yaşanan İsrail–İran savaşı, ABD’nin Orta Doğu’dan uzaklaşmasını daha da zorlaştırdı. Uluslararası ilişkilerdeki güven seviyesi zaten düşükken, artık tamamen ortadan kalkmış durumda. İttifaklara bile güvenilemeyeceği bir dönemdeyiz.

İronik bir şekilde, uluslararası kurallara uymayı reddedenlerin başında artık ABD geliyor. Öte yandan, Sovyetler’in dağılmasıyla sarsılan Rusya, yeniden büyük güç olarak tanınmak istiyor. Gücünün abartılmış olabileceği iddia edilse de, özellikle Doğu Avrupa’da Rusya korkusu oldukça gerçek.

Bu nedenle Avrupa Birliği nihayet uyanışa geçti ve Rusya’ya karşı destek arayışına girdi. Bu noktada Fransa öncülük ediyor ve NATO’nun ikinci büyük ordusuna sahip Türkiye’ye yöneliyor. Eğer ABD’nin tereddütleri nedeniyle NATO zayıflarsa, savunma görevini AB üstlenmek zorunda kalabilir. Ancak Türkiye, Batı Avrupa Birliği’nin dağılmasından bu yana Avrupa savunma yapılarına dahil edilmedi. Türkiye, Kalıcı Yapılandırılmış İşbirliği (PESCO) ve Avrupa Savunma Ajansı’na katılmak istedi ancak bu başvurular siyasi gerekçelerle ertelendi. Artık daha geniş bir perspektifle, ortak çıkarlara odaklanılarak bu engelleri aşmak için somut diyalog kurulması gerekiyor.

Türkiye ile Fransa arasındaki işbirliği, Avrupa sahasında daha fazla saldırıyı caydırma açısından birbirini tamamlayabilir. Askerî teçhizat açısından bakıldığında, Türkiye ana muharebe tanklarında önde, her iki ülke büyük deniz ve hava araçlarında eşit düzeyde.

Geçmişte de bazı işbirlikleri olmuştu. Türkiye’nin Savunma Sanayi Üreticileri Derneği ile Fransa Havacılık Sanayi Derneği, 2014’te uzun vadeli işbirliği için mutabakat zaptı imzaladı. 2017 yılında Fransız–İtalyan konsorsiyumu Eurosam ile Türk savunma sanayi şirketleri Aselsan ve Roketsan, derinlemesine işbirliği başlatarak Türkiye’nin Uzun Menzilli Hava ve Füze Savunma Sistemi’nin (LORAMIDS) temelini attı. Aynı yıl, Türkiye, Fransa ve İtalya’nın savunma bakanları Brüksel’deki NATO karargahında bir Niyet Mektubu imzalayarak savunma işbirliğini artırma taahhüdünde bulundu.

Ancak Türkiye, ortak Eurosam projesinde Fransa’nın ilerlemeyi engellediğini iddia etti. Özellikle teknoloji transferi konusundaki sorunlar, Ankara’yı rahatsız etti.

Yine de, değişen siyasi ve güvenlik ortamı bazı olumlu adımları zorunlu hale getirdi. Kasım 2024’te Fransa, AB dışındaki şirketlerin AB savunma fonlarından faydalanmasına karşı tutumunu yumuşattı. Böylece Avrupa Savunma Yatırım Planı (EDIP) kapsamında sağlanan fonların %35’ine kadar olan kısmı, Türkiye gibi AB dışındaki ülkelerden gelen ürünlere harcanabilecek.

Yakın dönemde, Fransız ve Türk şirketleri Polonya ile birlikte mühimmat üretimi konusunda ortak girişim kurma ilgisi gösterdi.

Sadece Avrupa’daki gelişmeler değil, Orta Doğu’daki son çatışmalar da Türkiye ve Fransa arasında savunma alanında işbirliği ve istişareyi gerekli kılıyor. Her ne kadar potansiyel olsa da, iki ülke arasında giderilmesi gereken bir güven sorunu mevcut. NATO zemin oluştursa da, ikili görüşmeler yanlış anlamaları önlemek açısından daha verimli olabilir. Pratik çözümler bulmak için teşvik mekanizmalarına ihtiyaç var.

Geçmişe bakmak bile bize ortak ittifakların mümkün olduğunu hatırlatıyor. İkinci Dünya Savaşı’nın hemen ardından Türkiye, Fransa ve Birleşik Krallık Karşılıklı Yardım Anlaşması’nı imzalamıştı. NATO içindeki mevcut mekanizmalara ek olarak, AB de bu sürece dahil olabilir. Son dönemde Londra ve Brüksel arasında savunmayı da içeren kapsamlı bir anlaşma yapılması, ilişkilerin yeniden yapılandırılması açısından pozitif bir örnek. Önyargılardan uzak, açık bir diyalog kurulmalı ve ortak çıkarlara odaklanılmalıdır. İçinde bulunduğumuz bu dönemde, verilecek kararlar tarihin seyrini değiştirebilir. Bu, kaçırılmaması gereken önemli bir fırsattır.


📌 BS EKONOMİ YORUMU

Türkiye ve Fransa, karmaşık geçmişlerine rağmen bugün jeopolitik zorunluluklarla birbirlerine yaklaşmak zorundalar. ABD’nin NATO’ya olan ilgisinin zayıflaması ve AB’nin güvenlik refleksinin güçlenmesi, iki ülkeyi işbirliğine mecbur bırakıyor. Ancak bu işbirliği, yalnızca NATO çerçevesinde değil; savunma sanayisi, enerji, Doğu Akdeniz ve Afrika politikaları gibi stratejik alanlarda karşılıklı tanıma ve çıkar temelli yapılandırılmış bir diplomasiyle mümkün olabilir.

Bugün atılacak yapıcı adımlar, hem Avrupa güvenliğine hem Türkiye’nin uluslararası konumuna katkı sunacaktır. Diplomasi ve strateji penceresi açıkken, bu fırsat heba edilmemelidir.

- Golden Swan Abone Ayrıcalıkları - Golden Swan Abone
- Reklam Alanı -

Haberi paylaş:

spot_img

Son gelişmeler

Neden Golden Swan Abone Olmalıyım?

Gündemi sadece takip etmek değil, doğru yorumlamak istiyorsanız doğru yerdesiniz. Tüm ayrıcalıkları görmek için okumaya devam edin.

Benzer haberleri oku
Bağlantılı

İsrail Basını: Trump ve Netanyahu, “İki Devletli Çözüm” Konusunda Anlaştı

📌 Trump ve Netanyahu’dan Yeni Plan: Batı Şeria’da “Sınırlı...

Erakçi: “Trump Ciddiye Alınmamalı, Görüşme Masası Yok”

İranlı Bakan Trump’ı Yalanladı: “ABD ile Görüşme Kararı Almadık”BS...

Bitcoin, Küresel Likiditeyle Yeni Zirvelere mi Hazırlanıyor?

📈 2023 sonundan bu yana Bitcoin fiyatları ile küresel...