
Venezuela’da uzun süredir muhalif duruşuyla bilinen María Corina Machado, Nobel Barış Ödülü’nü kazanarak hem ülkesinde hem de küresel siyasette büyük yankı uyandırdı.
Norveç Nobel Komitesi, Machado’yu “barışçıl direnişin ve demokratik değerlere sarsılmaz inancın simgesi” olarak tanımladı.
Komite başkanı Jørgen Watne Frydnes, “Machado, karanlık bir dönemde dahi demokrasiyi savunmayı seçti” dedi.
Maduro yönetimine karşı yıllardır siyasi baskıya rağmen mücadele eden Machado, hem kadın liderliği hem de demokrasi vurgusuyla Latin Amerika’da yeni bir ilham figürü olarak öne çıkıyor.
Bu yılki Nobel Barış Ödülü, aynı zamanda ABD Başkanı Donald Trump’ın “Gazze barış planı” çerçevesinde beklediği siyasi prestij ödülünü alamaması anlamına geliyor.
Trump, uzun süredir “barışın mimarı” söylemiyle kampanyalar yürütürken, Nobel Komitesi tercihini otoriter baskıya direnen bir kadın liderden yana kullandı.
Uluslararası yorumculara göre bu karar, ABD dış politikasına yönelik dolaylı bir mesaj niteliğinde:
Barışın artık diplomasi masasından değil, halkın iradesinden doğduğu bir döneme girildiği vurgulanıyor.
Machado’nun ödülünün ardından Caracas’ta kutlamalar düzenlendi. Halk meydanlarında “özgürlük kazandı” sloganları atılırken, Maduro yönetiminden henüz resmi bir açıklama gelmedi.
Latin Amerika basını ise bu gelişmeyi “kıtanın moral zaferi” olarak yorumladı.
Machado, kısa açıklamasında “Bu ödül benim değil, halkımın cesaretidir” dedi.
