BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
AMERİKA ALARMA GEÇTİ
Ukrayna ve Avrupalı müttefikler, Amerika’nın bu ayın başında Ukrayna’ya silah sevkiyatını aniden durdurmasıyla büyük bir şok yaşadı. Ancak 7 Temmuz’da Başkan Donald Trump bu kararı aynı ani şekilde geri çekti.
“Biraz daha silah göndereceğiz. Göndermek zorundayız. Kendilerini savunabilmeliler. Şu anda çok sert saldırı altındalar.”
Saatler içinde Pentagon, “ek savunma silahları” göndereceğini doğruladı.
Bu geri adım, Trump’ın Beyaz Saray’da İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu için düzenlediği bir akşam yemeğinde açıklandı. Trump’ın yanında oturan ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, silah yardımını durduran kişi olmasına rağmen başını onaylayarak salladı. Sevkiyatın durdurulması için baskı yapan bir diğer önemli isim de Pentagon’un politika müsteşarı Elbridge Colby’di. Colby uzun süredir kaynakların Avrupa ve Orta Doğu’dan Asya’ya kaydırılmasını savunuyor.
Pentagon, sevkiyatın durdurulmasını Amerika’nın kendi silah stoklarını korumak amacıyla yapılan bir incelemenin parçası olarak sundu. Pentagon sözcüsü Sean Parnell, 2 Temmuz’da “Dünyanın her yerine silah veremeyiz” dedi. Ancak bu açıklama büyük ölçüde yanıltıcıydı. Batı, özellikle Patriot gibi hava savunma sistemleri konusunda sıkıntı yaşıyor. Ancak şu anda Ukrayna’ya gönderilen füzeler ABD ordusunun stoklarından değil, doğrudan üretici firmaların üretim hatlarından geliyor. Ayrıca İsrail’e gönderilen silahlarda benzer bir kesinti olmadı. İsrail, Amerika ile birlikte, geçtiğimiz haftalarda İran’la yaşanan 12 günlük savaşta birçok hava savunma füzesi kullanmıştı.
Parnell, “Küresel çapta askeri sevkiyatların değerlendirilmesi süreci hâlâ yürürlükte ve bu süreç America First (Önce Amerika) savunma önceliklerimizin ayrılmaz bir parçasıdır,” diyerek bazı silahların hâlâ Ukrayna’ya gönderilmeyebileceğini ima etti. Ancak bu açıklama, Pentagon’un sivil liderliğinin kendi politikalarının başkan tarafından açıkça geri çevrilmesinin yarattığı aşağılanmayı örtbas edemedi. Trump, 4 Temmuz’daki bir telefon görüşmesinde Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski’ye, sevkiyatın durdurulduğundan haberdar olmadığını söyledi.
Bu olay, Trump’ın en yakınındakilerin bile onun ani yön değişikliklerini öngöremediğini bir kez daha gösterdi. “America First” demek, Trump ne derse o demek — onun danışmanlarının ne düşündüğü değil. Trump ayrıca Rus lider Vladimir Putin’in ateşkesi hâlâ kabul etmemesine kızgınlığını da dile getirdi:
“Dürüst olmak gerekirse, Putin’in hâlâ durmamış olmasından hayal kırıklığı yaşıyorum.”
Şimdiye kadar Trump, Putin’i diplomatik yakınlaşma ve kazançlı anlaşmalarla ikna etmeye çalışmıştı. Bu kez ise (mütevazı da olsa) sopa gösterdi.
Bu karar, sağduyunun bir zaferidir. Ukrayna son haftalarda Rusya’nın tam ölçekli işgalinden bu yana en yoğun insansız hava aracı ve füze saldırılarını yaşadı. Özellikle Patriot ve diğer hava savunma sistemlerinin sevkiyatını durdurmak, Rusya’ya açık bir alan sunmak ve saldırganlığı ödüllendirmek olurdu.
Yine de Trump’ın Ukrayna davasını tamamen benimsediğini varsaymak hata olur. Silah sevkiyatının yeniden başlaması, en iyi ihtimalle, Trump’ın göreve döndüğü Ocak ayından bu yana yeni bir taahhütte bulunmadan, Biden yönetiminin bıraktığı plana geri dönülmesi anlamına geliyor. Biden yönetiminin görev süresinde taahhüt edilen yardımların büyük kısmı gönderildi, geri kalanlar da 2028’e kadar kademeli olarak azalacak şekilde planlandı.
Trump’ın başkanlığa dönüşünden bu yana Ukrayna’ya yeni bir silah taahhüdü yapılmadı. Kongre tarafından geçen yıl onaylanan on milyarlarca dolarlık yardım fonu hâlâ aktarılmadı. Ayrıca Trump’ın kısa süre önce imzaladığı “büyük ve güzel” vergi ve harcama yasasında Ukrayna’ya yönelik herhangi bir kaynak da yer almıyor. 2026 mali yılı bütçesinde ise Pentagon’un genel bütçesinde Ukrayna’ya ayrılan küçük kalemlerin bile kesilmesi planlanıyor.
Trump hakkında söylenebilecek en olumlu şey; her ne kadar hâlâ Putin’le büyük bir anlaşma yapma hayali kursa da, artık yavaş yavaş Rus lider tarafından oyuna getirildiğini fark etmeye başlamış olmasıdır. Ukrayna’nın kazanması için daha fazla para harcamak istemiyor, ancak Ukrayna’nın çökmesini de kendi dönemine denk getirmek istemiyor.
Muhtemelen biliyor ki Ukrayna’nın yenilgisi, 2021’deki Afganistan’dan çekilmeden sonra yaşanan hezimetten daha ağır bir jeopolitik darbe olur. Biden o yenilgiden hiç toparlanamadı — ve Trump o günden beri onu bu konuda eleştirmekten vazgeçmedi. ■