ABD Başkanı Donald Trump, Los Angeles’ta göçmen karşıtı operasyonlara tepki olarak düzenlenen protestoların büyümesi üzerine, şehirde güvenliği sağlamak amacıyla 2.000 Ulusal Muhafız askerinin konuşlandırılması talimatını verdi. Karar, İç Güvenlik Bakanlığı’na bağlı Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza birimi (ICE) tarafından yürütülen gözaltılar sonrasında kamuoyunda artan tepkilerin ardından geldi.
Gösteriler ve Gözaltılar
ICE’nin Los Angeles genelinde düzenlediği operasyonlarda en az 44 kişi gözaltına alındı. Özellikle şehir merkezinde ve Latin kökenli nüfusun yoğun yaşadığı bölgelerde organize edilen protestolar bazı noktalarda barışçıl şekilde sürerken, bazı yerlerde polisle eylemciler arasında sert çatışmalar yaşandı. Polis, dağılma uyarılarına uymayan birçok kişinin de gözaltına alındığını duyurdu.
Göstericiler, operasyonların durdurulmasını ve gözaltına alınan göçmenlerin serbest bırakılmasını talep ediyor. Sosyal medyada yayılan görüntülerde bazı eylemcilerin Amerikan bayrağını yere serdiği, Latin Amerika ülkelerine ait bayraklar taşıdığı görüldü. Bu sembolik görüntüler, federal yetkililerce “ayaklanma benzeri bir durum” olarak nitelendirildi.
Siyasi Tepkiler ve Hukuki Tartışma
California Valisi Gavin Newsom, Trump’ın Ulusal Muhafız kararını “gereksiz bir provokasyon” olarak değerlendirdi ve protestoculara barışçıl kalma çağrısı yaptı. Los Angeles Belediye Başkanı Karen Bass ise, “Federal güçlerin bu şekilde müdahalesi toplumda korku yaratıyor,” açıklamasında bulundu.
Beyaz Saray cephesi ise gösterilere ilişkin açıklamasında, olayları “düzensiz ve kanunsuz bir kalkışma” olarak tanımladı. Başkan Yardımcısı JD Vance ve Trump danışmanı Stephen Miller, protestoların “ithal bayraklar taşıyan isyancı bir karakter” taşıdığını öne sürdü.
Kararın yasal dayanakları ise tartışma konusu. Anayasa uzmanları, Trump’ın federal Ulusal Muhafızları bir eyaletin rızası olmadan konuşlandırmasının ancak belirli yasal istisnalar çerçevesinde mümkün olduğunu hatırlatıyor. Mevcut durumda “İsyan Yasası” ilan edilmediği için atılan adımın yargı denetimine açık olabileceği değerlendiriliyor.
Tarihsel Arka Plan ve Operasyonel Detaylar
Ulusal Muhafızların şehir merkezinde göreve çağrılması, Los Angeles için tarihsel olarak hassas bir konu. En son bu tür geniş çaplı bir konuşlandırma, 1992’deki Rodney King olayları sırasında yapılmıştı. Güvenlik birimleri, bu seferki müdahalenin kapsamını “önleyici” olarak nitelendirse de, sivil haklar kuruluşları bunun ifade özgürlüğüne yönelik bir tehdit oluşturduğunu savunuyor.
Savunma Bakanlığı’ndan sızan bilgilere göre, Camp Pendleton üssünde konuşlu bazı deniz piyade birlikleri de “hazır bekleme” durumuna geçirildi. Bu gelişme, olası bir askeri genişleme senaryosunu gündeme taşıdı.
Göç Politikaları ve Siyasi Arka Plan
Trump yönetimi, 2025 yılı başından bu yana “sıfır toleranslı” göç politikalarına geri dönme sinyalleri veriyordu. Bu kapsamda ICE operasyonlarının artırılması, iç güvenlik stratejisinin merkezinde yer alıyor. Ancak uygulamalar özellikle Latin kökenli seçmenler arasında sert tepkilere neden olmuş durumda. Kaliforniya gibi Demokrat ağırlıklı eyaletlerde ise bu politikalar, “federal baskı” olarak algılanıyor.
Değerlendirme
Los Angeles’ta yaşanan gelişmeler, ABD’de göç politikaları ekseninde federal ve yerel yönetimlerin karşı karşıya geldiği yeni bir cepheyi açmış durumda. Trump’ın Ulusal Muhafızları sahaya indirme kararı, yalnızca kamu düzenine değil, 2024 seçimlerinden sonra hız kazanan göç politikasının yerel yansımalarına da doğrudan müdahale anlamı taşıyor. Hukuki tartışmalar, siyasi tepkiler ve toplumda artan kutuplaşma göz önüne alındığında, gelişmelerin sadece Los Angeles’la sınırlı kalmayabileceği değerlendiriliyor.