BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
Amerika Temsilciler Meclisi Başkanı Cumhuriyetçi Mike Johnson, cinsel istismardan hüküm giymiş Jeffrey Epstein ile ilgili belgelerin oylanmasını önlemek amacıyla meclisi yaz tatiline erken gönderecek. Günlerdir Demokratlar ve bazı Cumhuriyetçiler, Trump yönetimini Epstein’a dair belgeleri açıklamaya zorlayacak bir oylama yapılması için baskı yapıyordu. Temsilciler Meclisi eylülde yeniden toplanacak.
Ukrayna parlamentosu, başkanlık ofisine ülkenin yolsuzlukla mücadele kurumları üzerinde daha fazla kontrol sağlayacak bir yasa çıkardı. Bu adım, reformcuları ve yolsuzluk karşıtı kampanyacıları dizginlemeye yönelik diğer hamlelerin ardından geldi. AB’nin genişlemeden sorumlu komiseri Marta Kos, söz konusu yasanın “Ukrayna için ciddi bir geri adım” olduğunu söyledi.
Birleşmiş Milletler, 27 Mayıs’ta Gazze İnsani Vakfı’nın gıda dağıtım sisteminin başlatılmasından bu yana, İsrail ordusu tarafından gıda almaya çalışan 1.000’den fazla kişinin öldürüldüğünü açıkladı. BM, Amerika ve İsrail’in desteklediği bu tartışmalı kuruluşla iş birliği yapmayı reddediyor. İsrail ise BM’nin açıkladığı ölü sayısını kabul etmedi.
Çin hükümeti, bir Amerikan federal çalışanının ülkeyi terk etmesini engelledi. ABD Patent ve Marka Ofisi’nde çalışan ve kişisel sebeplerle Çin’de bulunan bu kişinin adı açıklanmadı. Ayrıca Wells Fargo bankasında çalışan başka bir Amerikalı olan Mao Chenyue’nin de, hakkında yürütülen ceza soruşturması nedeniyle Çin’den çıkışına izin verilmediği belirtildi.
İngiliz-İsveç ortaklı ilaç devi AstraZeneca, 2030 yılına kadar Amerika’da üretim ve Ar-Ge faaliyetlerini genişletmek için 50 milyar dolarlık yatırım yapacağını duyurdu. Bu açıklama, Donald Trump’ın ilaç sektörüne yönelik ithalat tarifeleri uygulama tehdidine yanıt niteliğinde geldi. Yatırım kapsamında Virginia’da yeni bir ilaç üretim tesisi kurulacak ve klinik deneme tedarik ağı geliştirilecek.
Londra Yüksek Mahkemesi, geçen yıl Sicilya açıklarında yatı batınca hayatını kaybeden İngiliz girişimci Mike Lynch’in mirası ile eski iş ortağı Sushovan Hussain’in, Hewlett Packard’a yaklaşık 740 milyon sterlin (1 milyar dolar) borçlu olduğuna hükmetti. Karar, 2022’de verilen ve Amerikan bilişim devi HP’nin yazılım şirketi Autonomy için fazla ödeme yaptığı yönündeki davada aldığı lehte karara dayanıyor.
Black Sabbath’ın solisti ve reality TV öncüsü Ozzy Osbourne, 76 yaşında hayatını kaybetti. “Karanlığın Prensi” lakaplı Osbourne, sahnede canlı bir yarasanın başını ısırmasıyla ve yıllarca süren yoğun alkol ve uyuşturucu kullanımına rağmen hayatta kalmasıyla tanınıyordu. Kendisi için “tıbbi bir mucize” denmişti.

Google’ın ufkunda bulutlar olsa da hava hâlâ güneşli
Alphabet, büyük teknoloji şirketlerinin bilanço sezonunu Çarşamba günü muhtemelen güçlü ikinci çeyrek sonuçlarıyla başlatacak. Üretken yapay zekânın arama tıklamalarına yönelik tehdidine rağmen, Google’ın arama motoru hâlâ yüksek tempoda çalışıyor. Gemini adlı yapay zekâ model ailesi popülerliğini koruyor; YouTube ise reklam gelirlerini artırmaya devam ediyor. Bulut bilişim hizmetleri açısından da şirket için iyi bir yıl geçiriyor. Temmuz ayında, ChatGPT’nin geliştiricisi OpenAI’ı müşteri olarak kazandı.
Diğer bulut devleri gibi Alphabet de veri merkezlerine büyük yatırımlar yapıyor ve yatırımcılar bu harcamalara büyük oranda destek veriyor. Başkan Donald Trump’ın yakında açıklaması beklenen “Yapay Zekâ Eylem Planı”, Google gibi devlerin yatırım iştahını daha da artırabilir. Ancak tüm bu coşkuya rağmen, Alphabet bu yaz arama işine ilişkin bir rekabet davası kapsamında bir yargıcın şirketi bölme kararı alması riskiyle karşı karşıya. Bu nedenle Alphabet’in hisseleri, bu yıl birçok büyük teknoloji rakibine kıyasla daha zayıf performans gösterdi.


Ukrayna neden duvara konuşuyor?
Ukrayna ile Rusya arasında doğrudan bir başka görüşme turu Çarşamba günü İstanbul’da gerçekleşebilir. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski, Pazartesi günü bu toplantıyı duyurdu; ancak Rusya bu açıklamaya şaşkınlıkla karşılık verdi. Zelenski, görüşmelerin üç ana konuya odaklanmasını istiyor: yeni bir esir değişimi, kaçırılan 20.000 Ukraynalı çocuğun iadesi ve kendisiyle Vladimir Putin arasında ateşkes görüşmeleri için bir zirvenin hazırlanması.
Ruslar genellikle esir değişimlerini müzakere etmeye istekli olsalar da, kaçırılan Ukraynalı çocukların varlığını alaya alarak bu iddiayı reddettiler. Putin de, Ukrayna’nın teslimiyetini kabul etmek dışında Zelenski ile görüşmeye herhangi bir ilgi göstermedi. Önceki görüşmelere ise, küçültücü derecede düşük profilli heyetler göndermişti. Ancak Zelenski’nin, barışı isteme konusunda yalnızca Ukrayna’nın ciddi olduğunu göstermek amacıyla bu yeni görüşme çağrısını yaparak Donald Trump’ın gözünde bir avantaj sağlamayı umduğu açık.

Signor Orcel ve siyasetçiler
Bir bankanın geleceğini öngörmek, İtalya’nın UniCredit bankasında olduğu kadar zor olmamıştır. UniCredit, Çarşamba günü ilk yarı finansal sonuçlarını açıklayacak. Banka, yılın ilk çeyreğinde rekor düzeyde 2.8 milyar avro net kâr açıklamıştı. Ancak UniCredit’in CEO’su ve deneyimli bir yatırım bankacısı olan Andrea Orcel liderliğindeki agresif büyüme planları büyük ölçüde siyasi gelişmelere bağlı.
UniCredit, bir Avrupa süper bankası yaratmak amacıyla Alman bankası Commerzbank’ı satın almak istiyor. Ancak Cuma günü Almanya Şansölyesi Friedrich Merz, bu planları “ne kabul ettiğimiz ne de desteklediğimiz düşmanca bir yaklaşım” olarak nitelendirdi. UniCredit, halihazırda Commerzbank’ta %20 hisseye sahip ve türev ürünleri kullanarak bu oranı yaklaşık %9 daha artırabilecek konumda. Öte yandan İtalya’da UniCredit, Kasım ayında daha küçük bir banka olan Banco BPM’yi satın almak için bir teklif sundu. Ancak bu potansiyel satın alma, Giorgia Meloni liderliğindeki sağcı hükümetin direnişiyle karşı karşıya.
Haziran ayında bu satın almayı onaylayan Avrupa Komisyonu ise hükümetin müdahalesine itiraz etti ve teklifin onaylanması konusunda ısrar edebilir. Bay Orcel’i oldukça hareketli bir yaz bekliyor.

Polonya hükümetinde yeniden başlatma dönemi
Görev süresinin neredeyse yarısına gelmişken, Donald Tusk liderliğindeki Polonya’nın liberal hükümetinin bir buçuk yıllık iktidarında övünebileceği pek bir başarı bulunmuyor. Haziran ayında, Tusk’ın desteklediği aday Rafal Trzaskowski’nin, beklenmedik şekilde aşırı sağcı rakibine karşı cumhurbaşkanlığı ikinci turunu kaybetmesi, iktidardaki bloğu 2027’ye kadar sürecek rahatsız edici bir “birlikte yönetim” (cohabitation) sürecine sürükledi.
Polonyalıların üçte birinden azı Tusk hükümetinden memnun olduğunu söylüyor. Tusk’ın çekirdek destekçileri, hukuk devletinin yeniden tesisi ve popülist seleflerinin hesap vermesini sağlama konusundaki yavaş ilerlemeden dolayı hayal kırıklığı yaşıyor. Geniş yapılı iktidar koalisyonunun kabineyi şişirmesi ve politika önceliklerinde uzlaşamaması ise hiç kimsenin hoşuna gitmiyor.
Tusk, Haziran ayında bir “yeni başlangıç” sözü vermişti. Çarşamba günü hükümette bir yeniden yapılanma açıklaması yapması bekleniyor. Bakanlar görevden alınacak ve bazı bakanlıklar birleştirilecek. Aylardır kulislerde konuşulan daha büyük bir değişiklik ise Tusk’ın nihai olarak istifa etmesi olabilir. Ancak en azından şu an için, ortada hem yeterli hem de bu karmaşayı devralmaya istekli bir halef görünmüyor.

İklim değişikliği ve uluslararası hukuk
Devletler iklim değişikliği konusunda yasal olarak ne yapmak zorunda? Yapmazlarsa ne gibi sonuçlarla karşı karşıya kalmalılar? Uluslararası Adalet Divanı (UAD), Çarşamba günü bu sorulara yanıt verecek. Birleşmiş Milletler, iki yıl önce Vanuatu ve diğer küçük ada devletlerinin yoğun lobi faaliyetleri üzerine mahkemeden bu konuları değerlendirmesini istemişti. Dava, bugüne kadarki iklim davaları arasında uluslararası kuruluşlar ve hükümetlerden en fazla görüş bildirimi alan dava oldu.
UAD’nin kararı, yeni yasalar oluşturmak yerine mevcut uluslararası hukuk kurallarını netleştirecek. Örneğin, mahkeme; devletlerin Paris Anlaşması gibi iklim antlaşmalarındaki yükümlülüklerinin ötesinde, insan hakları hukuku uyarınca iklim değişikliğini hafifletme ve uyum sağlama yükümlülüğünün olup olmadığını değerlendirecek. Ayrıca, iklim değişikliğinden en fazla sorumlu olan devletlerin, bu durumdan en çok zarar gören ülkelere tazminat ödeyip ödememesi gerektiğini inceleyecek. Mahkemenin kararları bağlayıcıdır; ancak bunları uygulayacak herhangi bir yaptırım gücü bulunmamaktadır.