Riyad, 13 Haziran 2025 – Suudi Arabistan, İsrail’in bu sabah düzenlediği hava saldırılarını “kardeş İran’a yönelik bariz saldırganlık” olarak nitelendirerek güçlü şekilde kınadı. Dışişleri Bakanlığı tarafından paylaşılan resmi açıklamada bunun “egemenliğe yönelik açık bir saldırı” ve “uluslararası hukuk ile normların ihlali” olduğuna dikkat çekildi .
🌍 Açıklamada Öne Çıkan Noktalar
- “Kardeş İran’a saldırı”: Suudi Arabistan, eylemleri hem bölgesel hem de küresel düzeyde istikrarı zedeleyen ciddi bir saldırı olarak değerlendirdi .
- Uluslararası hukuk vurgusu: Bu tür askeri müdahalelerin BM Şartı’na ve uluslararası norma açıkça aykırı olduğu ifade edildi .
- BM Güvenlik Konseyi sorumluluğu: Açıklamada, Konsey’in bu saldırıyı durdurmak için acil müdahale etmesi çağrısında bulunuldu .
📌 Neden Kritik?
Suudi Arabistan ve İran, 2023’te Çin arabuluculuğuyla diplomatik ilişkilerini yeniden kurmuş, bölgesel denge arayışlarında yeni bir sayfa açmıştı. Suudi açıklamasının tonu, bu normalleşme sürecinin ne denli kırılgan olduğunu gösteriyor . Riyad bu açıklamayla, askeri eylemi kınarken aynı zamanda diplomasiyi öne çıkarma yönünde bir mesaj verdi.
🔍 Uluslararası Tepki Konteksti
Suudi Arabistan’ın mesajı, ABD, Avustralya ve Japonya gibi ülkelerin de saldırıya ilişkin “itidal” çağrısının bir parçası. Ancak Riyad’dan gelen bu derece net kınama, BM ve Körfez’de diplomatik cephelerde yeni bir değilse de güçlerin yeniden tanımlandığını gösteriyor. Bu durum, enerji piyasalarının hassasiyetini artırıyor .
🧭 Bölgesel Siyasi-Yasal Dinamikler
- Suudi açıklamasıyla Riyad, hem İran’la yakınlaşma hem de İsrail’e dolaylı mesaj verme hedeflerini dengede tutuyor.
- BM Güvenlik Konseyi’ne yapılan çağrı, İsrail’in askeri eylemlerinin meşruiyet zemini açısından uluslararası kamuoyunda sorgulanacağını gösteriyor.
- Bu duruş, Suudi dış politikasındaki denge arayışını ve Körfez’de süregiden diplomatic dönüşümü yansıtıyor.
Sonuç:
Riyad’ın kınaması, bölgedeki diplomatik kırılganlıkları ve bölge dışı askeri girişimlerin sebep olabileceği geniş çaplı gerilimi gösteriyor. Bu gelişme, Suudi Arabistan’ın hem İran’la normalleşme sürecini savunmak hem de uluslararası hukuk perspektifini korumak üzere dengeli bir pozisyon izlediğini göstermektedir.