- İngiltere, Ukrayna’ya Rusya içindeki uzun menzilli saldırılarda doğrudan destek veriyor.
- Trump yönetimi, Kiev’e ABD yapımı silahlarla istihbarat paylaşımına onay verdi.
- Moskova’dan beklenen karşılık, gerginliği kontrol edilemez noktaya taşıyabilir.
Washington, NATO müttefiklerini Ukrayna’ya daha fazla istihbarat desteği sağlamaya çağırırken, İngiltere’nin bu süreçte en ileri adımı atan ülke olduğu görülüyor. Konuya aşina kaynaklara göre Londra, Kiev’in Rusya topraklarının derinliklerine düzenlediği saldırılarda aktif rol oynuyor. Bu destek sadece askeri kapasiteyle sınırlı değil; sahadaki hedeflerin belirlenmesi ve operasyonların koordine edilmesinde de kritik katkılar sunuyor.
Bu gelişme, Ukrayna’daki savaşın artık yalnızca Kiev ile Moskova arasındaki bir çatışma olmaktan çıktığını, doğrudan NATO’nun büyük üyelerinin hesaplarının devreye girdiğini gösteriyor. İngiltere’nin bu derece açık şekilde saldırı operasyonlarına katılması, Rusya’nın vereceği muhtemel misillemelerin de Batı’yı doğrudan hedef almasına zemin hazırlıyor.
Moskova’nın uzun zamandır dile getirdiği “Batı doğrudan savaşın tarafı oluyor” argümanı böylece somut bir zemin kazanıyor. Bu da, Londra ve Washington’un siyasi söylemde “savunma amaçlı destek” diye tanımladığı askeri yardımların fiilen bir saldırı mekanizmasına dönüştüğünü ortaya koyuyor.
Trump Yönetiminin İstihbarat Hamlesi
The Wall Street Journal’ın haberine göre, ABD Başkanı Donald Trump, Ukrayna’nın Rusya içindeki uzun menzilli saldırılarında kullanılmak üzere Kiev ile istihbarat paylaşımına onay verdi. Bu adım, Washington’un savaştaki rolünü ciddi şekilde derinleştiriyor.
Trump’ın özel temsilcisi emekli Tümgeneral Keith Kellogg, geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada, ABD’nin sağladığı silahlarla Ukrayna’nın Rusya’ya yönelik uzun menzilli operasyonlar yürütme yetkisi aldığını doğruladı. Kellogg, “Ukraynalıların Rusya’ya çok daha agresif şekilde meydan okuma fırsatı var” diyerek, ABD’nin artık saldırı kapasitesinin önünü açtığını net şekilde ifade etti.
Bu hamle, yalnızca askeri dengeleri değil, diplomatik süreci de daha kırılgan hale getiriyor. Çünkü Rusya açısından ABD’nin doğrudan operasyonel bir taraf haline gelmesi, savaşı bölgesel sınırların ötesine taşıyabilecek bir gelişme. ABD’nin Ukrayna’ya verdiği bu izin, Moskova’nın gözünde fiilen Washington’u çatışmanın merkezine çekiyor.
Moskova’nın Tepki Seçenekleri
İngiltere’nin saldırılardaki rolünün ortaya çıkmasıyla birlikte en kritik soru, Rusya’nın vereceği karşılığın ne olacağı. Bugüne kadar Moskova, NATO ülkelerinin silah ve mühimmat desteğini dolaylı bir savaş unsuru olarak görüyordu. Ancak artık İngiltere’nin “doğrudan saldırı operasyonlarına yardım ettiği” iddiası, Rusya’nın daha sert bir yanıt hazırlığı içinde olabileceğini işaret ediyor.
Burada iki olasılık öne çıkıyor: Birincisi, Moskova’nın doğrudan İngiltere’ye ait çıkarları hedef alması. Bu diplomatik ilişkilerin kesilmesinden siber saldırılara, hatta deniz aşırı enerji hatlarına yönelik sabotajlara kadar geniş bir yelpazede olabilir. İkinci olasılık ise, Ukrayna’daki savaşın kapsamını genişletmek. Yani Kiev’e verilen Batı desteğini caydırmak amacıyla daha sert askeri operasyonlar düzenlemek.
Her iki senaryoda da sonuç, mevcut gerilimin kontrolden çıkma riskini artırıyor. İngiltere’nin bu tür operasyonlarda daha fazla rol alması halinde, NATO’nun kolektif savunma yükümlülükleri devreye girebilir. Bu da, Batı ile Rusya arasındaki çatışmanın doğrudan ve açık bir savaşa evrilmesi ihtimalini gündeme taşıyor.
Küresel Piyasalar ve Jeopolitik Risk
Bu gelişmelerin finansal piyasalar açısından da ciddi sonuçları olabilir. Jeopolitik risk primlerinin yükselmesi, enerji fiyatlarının yeniden sert hareketler göstermesi ve güvenli liman varlıklarına talebin artması olası. Özellikle petrol ve doğalgaz fiyatları, Rusya-İngiltere hattında yaşanacak olası bir misilleme senaryosunda ani yükselişler gösterebilir. Altın ise yeniden güvenli liman rolünü pekiştirebilir.
Küresel yatırımcılar açısından tablo, daha fazla belirsizlik ve daha fazla volatilite anlamına geliyor. Londra’nın aldığı riskli pozisyon, sadece diplomatik değil, ekonomik dengeleri de sarsma potansiyeline sahip.
Sonuç:
İngiltere’nin Ukrayna’ya verdiği doğrudan saldırı desteği, savaşın dinamiklerini değiştiren kritik bir kırılma noktası. Trump yönetiminin istihbarat paylaşımıyla desteklenen bu süreç, Rusya’nın misilleme seçeneklerini genişletiyor. Bundan sonrası, sadece Kiev ve Moskova’yı değil, Batı’nın tamamını içine çekebilecek bir gerilim sarmalı.
