BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.

2023’ün sonlarına doğru Nvidia CEO’su Jensen Huang yeni bir fikir ortaya attı: Her ülkenin, yerel verilerle eğitilmiş, ulusal değerlerle uyumlu ve yerli altyapı kullanılarak inşa edilmiş kendi yapay zekâ (YZ) sistemine sahip olması gerektiğini söyledi. Çip devinin patronu, politika yapıcıların üretim sevgisine hitap ederek bu sistemleri “YZ fabrikaları” olarak tanımladı — veri alıp zekâ üreten yapılar. Bu fikre “egemen yapay zekâ” (sovereign AI) adını verdi.
Siyasetçiler bu fikre ısınıyor. Bu yılın başlarında Avrupa Komisyonu, beş “YZ gigafabrikası” inşa etmek için 20 milyar avroluk (23 milyar dolar) bir fon oluşturma planlarını açıkladı. Son iki ay içinde Fransa, Almanya, Suudi Arabistan, Güney Kore ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) hükümetleri, yerel YZ altyapısı kurmaya yönelik anlaşmalara dahil oldu (bkz. grafik). Nvidia’ya göre, en az 20 ülke şu anda egemen yapay zekâ fikrinin peşinde.

Jensen Huang’ın bu konuya olan ilgisinin nedeni açık: Bu ay 4 trilyon dolarlık piyasa değerine ulaşan ilk şirket olan Nvidia için hükümetler, son derece kazançlı bir iş kaynağı olabilir. Yatırım bankası Jefferies, egemen yapay zekâ (sovereign AI) girişimlerinin önümüzdeki yıllarda Nvidia için toplamda 200 milyar dolarlık gelir yaratabileceğini tahmin ediyor. Şirketin kendisi ise bu harcamaların, net bir zaman çizelgesi vermeden, 1 trilyon dolara ulaşabileceğine inanıyor.
Ayrıca, bu projeler Jensen Huang için faydalı bir çeşit “sigorta” işlevi de görebilir. Çünkü Nvidia’nın en büyük müşterileri — Amazon, Alphabet (Google), Meta ve Microsoft — kendi çiplerini geliştirmeye başlamış durumda ve bu durum zamanla Nvidia’ya olan bağımlılıklarını azaltabilir. Örneğin Suudi Arabistan, önümüzdeki beş yıl içinde Nvidia’nın üst düzey işlemcilerinden “yüz binlercesini” almayı planlıyor. Belki de en iddialı planlara sahip olan BAE ise her yıl yarım milyon işlemci ithal etmeyi hedefliyor.
Ancak şu soru hâlâ geçerli: Egemen yapay zekâ projeleri, vergi mükellefleri için işe yarayacak mı? Giderek artan ilgiye rağmen, bu kavram hâlâ oldukça muğlak. Egemen YZ, ülkelerin kendi modellerini geliştirmesine, hassas bilgileri korumasına ve bu teknolojinin kullanımını yaygınlaştırmasına yardımcı olabilir. Ancak bu projeler, ülkelerin Amerika’ya olan bağımlılığını azaltmakta yetersiz kalabilir ve bazı durumlarda muazzam miktarda paranın boşa harcanmasına neden olabilir.
Ülkelerin egemen YZ’ye yaklaşımları arasında bazı farklar bulunuyor. Örneğin Fransa, bu konuda Mistral adlı yerli bir model üreticisine odaklanmış durumda. Mistral, devlet bankası Bpifrance, BAE devletine ait yatırım şirketi MGX ve Nvidia ile bir konsorsiyum kurarak Avrupa’nın en büyük YZ veri kampüsünü inşa etmeyi planlıyor. Körfez ülkelerinde ise devletler daha doğrudan bir kontrol kuruyor. Örneğin Suudi Arabistan, Mayıs ayında ülkenin YZ altyapısını kurmakla görevli Humain adlı yeni bir şirket kurdu. BAE’de ise bu rol, devletin egemen varlık fonu Mubadala‘nın ortak olduğu G42 adlı yapay zekâ firmasına verilmiş durumda.
Bu projeler, hükümetler tarafından çeşitli gerekçelerle savunuluyor. Bazı büyük harcama yapanlar, Amerika’ya yetişmek istiyor. Avrupa Komisyonu, örneğin, Avrupa’yı YZ geliştirme alanında ön saflara taşımayı hedefliyor. Hindistan gibi ülkeler ise YZ modellerinin yabancı — özellikle İngilizce — verilerle eğitilmesinin, yerel dilleri ve değerleri yansıtmayacağından endişe ediyor. Bu endişe, yapay zekânın eğitimden kamu hizmetlerine kadar her alanda etkisini artırmasıyla birlikte büyüyor. Ayrıca, yerli veri üzerinde denetim de çok önemli görülüyor. Özellikle sağlık gibi alanlarda, yetkililer hastaların bilgilerinin yabancı modellere aktarılmasından rahatsız. Bu nedenle, yerli sistemlerin geliştirilmesi, bu bilgileri hem koruyup hem de YZ eğitimi için kullanmanın daha güvenli bir yolu olarak görülüyor.
Bir diğer gerekçe ise, YZ sistemlerine erişimi daha geniş kitlelere yaymak. Danimarka’nın ulusal YZ süper bilgisayarı Gefionu yöneten DCAI’nın CEO’su Nadia Carlsten, küçük şirketler ve araştırma enstitülerinin “her zaman en sona atıldığını” söylüyor. Ona göre, yerel bir sistem, bu kullanıcılar için daha ucuz ve daha güvenilir erişim sağlıyor. 2024’te devreye alınan Gefion, ilaç keşfinden hava tahminine kadar çeşitli alanlarda kullanılıyor.
Yine de bu projeler, tam anlamıyla kendi kendine yeterlilik sağlamaktan uzak. Gelişmiş YZ sistemleri için en kritik bileşen, ileri düzey işlemciler. Bu alanda Nvidia, pazarın yaklaşık %90’ına hâkim. Bu nedenle, şirket hemen hemen tüm egemen YZ girişimlerinde merkez rol oynuyor. Tek ciddi rakibi AMD de bir Amerikan şirketi. Bu çiplerin bulunduğu sunucular ise çoğunlukla iki diğer Amerikan şirketi, Dell ve Supermicro tarafından üretiliyor. Kendi kendine yeterli bir YZ altyapısı kurmaya en çok yaklaşan ülke olan Çin bile, hâlâ Amerika’nın en gelişmiş çiplerine denk bir yerli alternatif geliştirebilmiş değil.
Egemen YZ projeleri, veri güvenliği sağlamak ve araştırmacılar gibi grupların teknolojiye erişimini teminat altına almak gibi daha mütevazı hedeflere ulaşmada işe yarayabilir. Ancak, Amerikan bulut devleri muhtemelen bu hizmeti çok daha verimli sunabilir — en azından Nvidia gibi tedarikçilere karşı daha fazla pazarlık gücüne sahip oldukları için. Gerçekten de Amazon ve Microsoft, halihazırda veri üzerinde daha sıkı kontrol ve yerel altyapı sunan egemen bulut çözümleri satmaya başlamış durumda. Ulusal YZ modelleri, doğrudan bu altyapıların üzerine inşa edilebilir.
Interconnected Capital adlı hedge fonun yöneticisi Kevin Xu, birçok egemen YZ projesinin bir “fabrika”dan çok, “saray gibi bir şey” yaratma riskini taşıdığı uyarısında bulunuyor. Bu durum, vergi mükelleflerinin parası için kötü bir kullanım olabilir — ama Nvidia için hiç sorun olmayabilir.