ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Beyrut’ta verdiği kapsamlı röportajda, Şam’daki yeni İslamcı lider Ahmed el-Şara’nın ülkeyi bir arada tutmak için “hızla adapte olması” gerektiğini söyledi. Barrack’a göre Suriye, eğer bu yeni düzene uyum sağlayamazsa Libya’dan da kötü bir senaryo ile karşı karşıya kalabilir.
“Hızlı uyum şart, yoksa enerjiyi kaybeder”
“Şara’nın hızlı adapte olması gerekiyor. Aksi halde arkasındaki evrenin enerjisini kaybeder” diyen Barrack, yeni liderin geçmişten devraldığı ideolojik çerçeveyi artık terk etmesi gerektiğini söyledi:
“Büyüyüp bir başkan olarak şunu diyebilmesi gerekiyor: ‘Benim için doğru olan şey, artık işe yaramayan bir temayı izlememek.’”
Bu sözler, Barrack’ın Şara’ya verdiği mesajın yalnızca siyasi değil, aynı zamanda stratejik bir dönüşüm çağrısı olduğunu açıkça ortaya koyuyor.
Etnik gerilim tırmanıyor: “Geri dönüşü olmayan bir ayrışma olabilir”
Suriye’deki son gelişmeler, özellikle Süveyda’da Dürziler, Sünni Bedevî aşiretleri ve hükümet güçleri arasında çıkan çatışmalar, Barrack’ın uyarısını daha da acil hale getiriyor. İsrail’in de devreye girerek Dürzileri koruma gerekçesiyle hava saldırıları düzenlemesi, çatışmaların uluslararası bir etnik gerilime dönüşme riski taşıdığını ortaya koyuyor.
“Yeni hükümetin azınlıkları yönetime entegre etme konusunda daha kapsayıcı ve daha hızlı olması gerekiyor” diyen Barrack, özellikle Dürzilere karşı yapılan ihlaller konusunda Şara yönetimini temkinli davranmaya çağırıyor.
Şara’nın pozisyonu sarsılıyor: “Bir B planı yok”
Suriye’de iç savaş sonrası iktidara gelen Şara’nın arkasında ciddi bir destek olmadığını vurgulayan Barrack, sistemin kırılganlığına dikkat çekti:
“Bu Suriye rejiminin bir B planı yok. Eğer bu rejim başarısız olursa, birileri onu başarısızlığa sürüklemeye çalışıyor. Ne amaçla? Bir halefi yok.”
Bu ifadeler, hem ABD’nin hem bölge ülkelerinin geleceğe dair net bir yol haritası olmadan hareket ettiklerini ortaya koyuyor. Öyle ki Barrack, Suriye’nin Libya ya da Afganistan’dan “daha kötü” bir senaryoya sürüklenebileceğini açıkça dile getiriyor.
Mazlum Abdi ve bölgesel güvenlik beklentileri
Tom Barrack’ın özel temaslarında, Mazlum Abdi gibi bölgesel aktörlerle de dolaylı temasların sürdüğü ve Şara’nın İslamcı yönelimini törpülemesi, eski ordu unsurlarını kısmen yeniden sistem içine çekmesi gerektiği belirtiliyor. ABD’nin beklentisi, sadece merkezi hükümet değil, yerel unsurlarla birlikte yürütülecek bir kapsayıcı güvenlik düzeni.
“Eğer federalist bir hükümetle sonuçlanırlarsa, bu onların kararlılığıdır. Artık herkesin uyum sağlaması gerekebilir.”
Bu cümle, Barrack’ın Suriye için net bir siyasi model dayatmadığını ancak “Suriye Birleşik Devletleri” gibi bölgesel özerklikler içeren bir yapının gündemde olabileceğini ima ediyor.
İsrail son perde: Güvensizlik ama diyalog çağrısı
İsrail, Dürzileri hedef alan saldırılar nedeniyle tedirgin. Şara’nın militan kökenli bir lider olması, Tel Aviv’deki kurumlarda ciddi güvensizlik yaratmış durumda. Buna rağmen Barrack, bu endişelere rağmen diyalog kanallarının açık kalması gerektiğini vurguluyor:
“İsrail’e mesajımız şu: Eğer Suriye’nin yeni Sünni liderleriyle ilgili endişeniz varsa, bu endişeleri gidermek için diyalog kurmalıyız. ABD bu noktada dürüst bir aracı olabilir.”
Suriye’nin kaderi “diyalog”da mı, dağılmada mı?
Tom Barrack’ın açıklamaları, yalnızca bir diplomatik uyarı değil; aynı zamanda ABD’nin Suriye’de geleceğe dair kontrolsüz bir senaryoyu istemediğinin göstergesi. Ancak sorulması gereken kritik soru şu:
Amaç Suriye Birleşik Devletleri mi?
Federal yapılar, mezhep dengeleri ve dış baskılar arasında savrulan yeni Suriye, eğer kısa sürede dengeyi kuramazsa, “şeffaflık”, “temsil” ve “istikrar” gibi kavramlar yerini kaosa ve bölgesel müdahalelere bırakabilir.