- Negatif ÜFE verisi Fed’in faiz indirimi ihtimalini artırarak tahvil faizlerinde geri çekilme ve dolarda zayıflamaya yol açıyor
- Hisse senetleri için kısa vadede maliyet baskısının azalması pozitif olsa da belirsizlik dalgalanmayı artırıyor
- Altın ve değerli metaller, Fed’in gevşek duruşuna dair beklentilerle güçlenirken yatırımcılar defansif pozisyonlara yöneliyor
ABD’de Ağustos ayında üretici fiyat endeksinin (ÜFE) sürpriz şekilde gerilemesi piyasaların odağını yeniden Fed’e çevirdi. Aylık bazda %0,1’lik düşüş, Nisan’dan bu yana ilk negatif üretici enflasyonu olarak kayda geçti. Beklentilerin %0,3 artış yönünde olduğu bir ortamda gelen bu veri, hem para politikası beklentilerini hem de yatırım stratejilerini önemli ölçüde değiştirdi.
ABD ÜFE verisinin Ağustos ayında aylık bazda %0,1 düşüş kaydetmesi, enflasyonist baskıların maliyet kanadında hafiflediğini gösterdi. Çekirdek ÜFE’nin de %0,1 gerilemesi, hizmet fiyatlarındaki %0,2’lik düşüşle birlikte fiyatlamaları zayıflattı. Yıllık ÜFE %2,6 artışla piyasa beklentisi olan %3,3’ün altında kaldı. Ayrıca Temmuz verisinin %3,3’ten %3,1’e revize edilmesi de dezenflasyon sürecine işaret ediyor. Bu tablo, Fed’in önümüzdeki toplantıda faiz indirimi ihtimalini güçlendirdi. Piyasalarda Eylül ayında en az 25 baz puanlık indirim fiyatlanırken, yıl genelinde toplamda 75 baz puanlık gevşeme olasılığı gündeme taşındı.

Tahvil piyasasında en önemli etki, uzun vadeli getirilerdeki düşüş oldu. Negatif ÜFE’nin ardından ABD 10 yıllık tahvil faizi 4,20–4,30 bandına geri çekildi. Faiz indirimi ihtimali, sabit getirili menkul kıymetlere olan talebi artırırken riskten kaçınan yatırımcılar için tahvil ve bono cazibesini artırıyor. Bununla birlikte Fed’in indirim hızına dair belirsizlik, kısa vadeli tahvillerde dalgalanmayı sürdürdü. Eğer enflasyon verilerinde benzer yumuşama devam ederse, piyasanın 2025 sonuna kadar daha agresif bir faiz indirim patikasını fiyatlaması muhtemel görünüyor.
Hisse senedi piyasalarında ise iki yönlü bir algı öne çıkıyor. ÜFE’deki düşüş, şirketlerin maliyet baskısının hafiflemesi anlamına geldiği için özellikle sanayi ve tüketim şirketleri için olumlu algılandı. Kâr marjlarının korunabileceği beklentisi kısa vadeli pozitif fiyatlamaları destekledi. Ancak Fed’in faiz kararının netleşmemesi, teknoloji ve finans hisselerinde dalgalanmayı artırdı. “Sell the news” temasıyla birlikte gelen satış baskıları, endekslerin yön bulmasını zorlaştırıyor. S&P 500’de 5.600 puan civarında görülen direnç seviyesinin kırılması için hem Fed’in adımları hem de enflasyon verilerinin seyri belirleyici olacak.
Döviz piyasasında ise doların değer kaybı öne çıkıyor. Negatif üretici enflasyonu sonrası Fed’in daha erken gevşeme ihtimali, dolar endeksinde aşağı yönlü baskı yarattı. Bu durum özellikle gelişen ülke para birimlerine destek olurken, euro/dolar paritesi 1,15 seviyesine yaklaşarak güçlü bir toparlanma sinyali verdi. Yen ve sterlin de dolara karşı değer kazandı. Ancak küresel risk iştahındaki dalgalanmalar, bu hareketin kalıcı olup olmayacağını belirleyecek.
Altın ve değerli metaller cephesinde ise tablo çok daha net. Negatif ÜFE, altın fiyatlarını destekleyerek 3.500 dolar seviyesinin üzerinde kalıcılığı güçlendirdi. Yatırımcılar, Fed’in gevşeme patikasına girmesiyle birlikte altının 3.700–3.800 dolar bandına yükselebileceğini fiyatlamaya başladı. Bankaların yıl sonu tahminleri 3.600–4.500 dolar aralığında yoğunlaşırken, merkez bankalarının rezerv alımları ve jeopolitik riskler de altını destekleyen faktörler arasında yer alıyor. Özellikle Çin ve Hindistan’ın güçlü rezerv talebi, altının yukarı yönlü potansiyelini artırıyor.
Yatırımcı stratejilerinde öne çıkan eğilim, kısa vadede defansif sektörler ve sabit getirili enstrümanlara yönelmek oldu. Uzun vadede ise değerli metaller ve yabancı hisse senetleri cazip hale geliyor. Negatif üretici enflasyonu, piyasalarda belirsizliği artırsa da aynı zamanda yatırımcılara Fed’in gevşeme sürecinden faydalanma fırsatı sunuyor.
Sonuç olarak ABD’de Ağustos verisiyle gelen negatif üretici enflasyonu, Fed’in faiz indirimine giden yolunu güçlendirirken, tahvil ve altın piyasalarını öne çıkarıyor. Dolar zayıflarken hisse senetlerinde dalgalı seyir devam ediyor. Yatırımcıların kısa vadeli hareketleri fırsata çevirmek için defansif ve dengeli portföyler kurması, mevcut dönemin en rasyonel stratejisi olarak öne çıkıyor.
