
ABD Senatosu’ndan sızan son yasa tasarısı, Washington’daki enerji gündemini adeta tersine çevirdi. Taslak, bugüne kadar özellikle Biden yönetimi döneminde teşvik edilen yenilenebilir enerji projeleri üzerinde radikal vergi yükleri öngörüyor. Yasa tasarısının metni henüz nihai değil ancak içerdiği vergi hükümleri, rüzgâr ve güneş gibi sektörler için ciddi yapısal baskılar yaratabilir.
Özellikle temiz enerji yatırımlarında yerli üretimi teşvik etmek için Çin tedarik zincirinden çıkış hedefi öne çıkarılırken, uygulama koşullarının karmaşıklığı ve sürenin darlığı, birçok yatırımcıyı ve sektörel uzmanı alarma geçirmiş durumda.
Yeni tasarıya göre:
Tasarıyı savunan çevreler, bunun ABD’nin enerji bağımsızlığı için gerekli olduğunu belirtse de, sektörden gelen tepkiler bunun tam tersini söylüyor: Yatırımlar hızla durabilir, projeler askıya alınabilir, istihdam kaybı yaşanabilir.
Enerji politikaları uzmanı ve Princeton Üniversitesi profesörü Jessi Jenkins, tasarıyı şöyle yorumladı:
“Senato’nun yeni tasarısı, bugünden itibaren inşaatına başlanmamış tüm rüzgâr ve güneş projelerine vergi getiriyor – eğer bu projeler 2027 sonuna kadar hizmete girmezse ve Çin menşeli tek bir parça bile içerirse… Bundan sonra da, aynı projelere ek vergi geliyor. Bu sistem, teknik olarak çalışmaz. Milyonlarca işi yok edecek.”
Jenkins, hem yasanın zaman baskısına hem de uluslararası tedarik zincirlerinin karmaşıklığına dikkat çekerek, uygulamanın “kağıt üzerinde şık ama sahada felç edici” olacağını vurguladı.
Tesla ve SpaceX CEO’su Elon Musk da Jessi Jenkins’in x mesajını alıntılayarak tepkisini sosyal medya üzerinden dile getirdi:
“Senato’nun son tasarısı, Amerika’daki milyonlarca işi yok edecek ve ülkemize muazzam stratejik zararlar verecek! Tamamen çılgınca ve yıkıcı. Geçmişin endüstrilerine sadaka verirken geleceğin endüstrilerine ciddi şekilde zarar veriyor.”
Musk’ın çıkışı, yalnızca bireysel tepkiden ibaret değil. Tesla, yıllardır batarya, güneş paneli ve enerji depolama sistemlerinde küresel tedarik ağlarına bağımlı biçimde çalışıyor. Çin’den gelen lityum, nadir toprak elementleri ve fotovoltaik hücreler, bu zincirin merkezinde. Musk’ın tepkisi, aslında sektörün tüm tedarik zincirine yönelen bir tehdit algısından doğuyor.
Elon Musk’ın bu çıkışı, son yıllarda özellikle Washington’daki bürokrasiye yönelik artan eleştirilerinin yeni bir örneği. Daha önce de Kaliforniya’nın çevre düzenlemeleri, otomotiv teşvik politikaları ve yapay zekâ regülasyonları konusunda kamuya açık şekilde hükümete çıkışmıştı. Bu yeni çıkışı, Musk’ın “yeniliğe zarar veren her yasa girişimine” karşı verdiği refleksin devamı.
Senato’nun yeni vergi yasa tasarısı, iklim politikası açısından bir kırılma anı olabilir. Önerilen düzenleme, yalnızca Çin’e bağımlılığı azaltmayı hedeflemiyor – aynı zamanda ABD’nin temiz enerji yatırımlarındaki hızını frenleyebilir. Bu frenin ekonomik, stratejik ve toplumsal bedelinin olup olmayacağı ise, Jenkins ve Musk gibi figürlerin uyarılarının ne kadar dikkate alınacağıyla doğrudan bağlantılı.
Amerika, enerji geçişinde rotayı mı şaşırıyor? Yoksa bu sert manevra, daha güçlü bir üretim zemini kurmanın kaçınılmaz maliyeti mi? Yanıt, önümüzdeki aylarda netleşecek.
