Londra’nın Kalbinde Lüks Krizi: Türklerin Gözdesi Mayfair’de Satılık Evler Elden Çıkmıyor
Murat Aysan’ın yorumladığı FT analizi
Londra’nın prestijli bölgelerinde emlak piyasası son on yılın en sessiz dönemlerinden birini yaşıyor. Financial Times’ın aktardığına göre, 2025’in ikinci çeyreğinde “prime central London” olarak bilinen bölgelerde konut fiyatları bir önceki yıla göre %3,7 düştü. 5 milyon sterlin üzerindeki konut satışlarıysa %15 oranında azaldı.
Murat Aysan, sosyal medya paylaşımında bu tabloyu “Türklerin çok sevdiği Londra lüksü artık eskisi kadar gözde değil” şeklinde yorumluyor. Özellikle Mayfair gibi ultra lüks bölgelerdeki malikâneler dikkat çekiyor. Örneğin, 10 odalı bir malikâne 20 milyon sterline satışta. Ancak İngiltere’de yaşayan bir alıcı bu evi aldığında 2,3 milyon sterlin, yabancı alıcı ise 3,7 milyon sterline kadar damga vergisi ödemek zorunda. Yani sadece vergiyle bu ev, 4 ila 6,5 yıl boyunca kiralanabilir.
Yatırımcı açısından bakıldığında tablo daha da çarpıcı: Malikânede brüt kira getirisi sadece %2,9. 2014 yılında merkezi Londra’da ortalama kira getirisi %2,6 iken, bugün bu oran Mayfair’de %3,1 seviyelerinde. Sermaye kazancı beklentisi ise neredeyse buhar olmuş durumda. Savills’e göre, merkezi Londra’daki ev fiyatları 2014’ten bu yana nominal olarak %22,4, enflasyona göre ise %45 değer kaybetti.
Bu düşüşün temel sebeplerinden biri, 2014’te yapılan damga vergisi reformu. Vergi oranlarının %7’den %10,3’e çıkması, 2016’da ikinci evler için ek vergilerin getirilmesi, Brexit belirsizliği ve faiz artışları da lüks konuta olan ilgiyi azaltmış durumda.
Son üç yılda, satılık ev sayısı genel olarak %26 artarken, 5 milyon sterlin üzerindeki mülklerde bu artış %68’e ulaştı. Bu da piyasada arz fazlası yaratarak fiyatlar üzerinde daha fazla baskı oluşturabilir.
Murat Aysan’ın dikkat çektiği gibi: “Mayfair gibi bölgelerdeki malikâneler fiyat olarak belki dipte ama yatırımcılar için hâlâ çok pahalı. Ne kira getirisi ne de değer artışı vadediyor.”
🔍 BS Ekonomi Notu:
Londra’nın lüks konut piyasası, küresel yatırımcılar için artık güvenli liman olmaktan çıkıyor. Artan vergiler, ekonomik belirsizlik ve düşük getiriler bu segmentte büyük bir yapısal dönüşümün habercisi olabilir. Özellikle Türkiye gibi ülkelerden gelen yatırımcılar açısından, bu tabloda “fırsat”tan çok “maliyet” ön plana çıkıyor.