• Moody’s Analytics, ABD’de 12 ay içinde resesyon olasılığını %48’e çıkardı; bu oran pandemi sonrası en yüksek seviye
• Tarihsel olarak bu kadar yüksek bir ihtimal, yalnızca resesyon dönemlerinde görüldü
• İstihdam piyasasındaki bozulma ve rekor istihdam revizyonları ekonomide kırılganlığı artırıyor
Moody’s Analytics, ABD ekonomisine yönelik son değerlendirmesinde çarpıcı bir tablo ortaya koydu. Kurumun makine öğrenimi modeliyle desteklenen öncü göstergesi, gelecek 12 ay içinde resesyon ihtimalini %48 olarak hesapladı. Bu oran, 2020’deki pandemi şokundan bu yana görülen en yüksek seviye oldu.
Tarihsel Eşiğin Uyarısı
Moody’s raporuna göre, bugüne kadar %45’in üzerinde resesyon ihtimali yalnızca ekonomik daralmaların yaşandığı dönemlerde gerçekleşti. Bu açıdan bakıldığında, %48’lik mevcut seviye, ekonominin teknik olarak resesyona girmeden önce kırmızı alarma geçtiği anlamına geliyor. Uzmanlar, ABD’nin büyüme görünümünde belirsizliklerin arttığını ve finansal koşulların sıkılaşmasının reel sektörü baskıladığını belirtiyor.
İstihdam Piyasasında Çatlaklar
ABD işgücü piyasasında son aylarda yaşanan zayıflama, resesyon risklerini körükleyen en önemli faktörlerden biri olarak öne çıkıyor. Çalışma Bakanlığı (BLS), Mart 2025’e kadar olan 12 aylık döneme ilişkin tarım dışı istihdam verilerini 911 bin kişi aşağı yönlü revize etti. Bu, ABD tarihinde yapılan en büyük yıllık aşağı yönlü revizyon olarak kayıtlara geçti.
İstihdam piyasasındaki bu düzeltme, önceki aylarda açıklanan güçlü rakamların gerçekte daha kırılgan bir yapıya işaret ettiğini gösteriyor. Özellikle hizmet sektörü ve imalat sanayinde yavaşlama sinyalleri dikkat çekerken, işten çıkarmaların da hız kazandığı gözlemleniyor.
Fed Politikası Tartışması
Bu veriler, Fed’in para politikasındaki zamanlamayı da yeniden tartışmaya açtı. Piyasalarda “Daha erken faiz indirimleri bu tabloyu yumuşatır mıydı?” sorusu gündeme gelirken, Moody’s bu noktada kesin bir yanıt vermekten kaçınıyor. Ancak birçok ekonomist, yüksek faizlerin kredi koşullarını sertleştirdiğini ve istihdam yaratma kapasitesini sınırladığını düşünüyor.
Fed’in temkinli adımlarının enflasyonu kontrol altına almakta başarılı olduğu kabul edilse de, işgücü piyasasındaki ani bozulma, ekonomik dengelerin hassas olduğunu ortaya koyuyor. Önümüzdeki dönemde enflasyon ile istihdam arasındaki denge, para politikasının yönünü belirleyecek temel unsur olacak.
Yatırımcılar İçin Ne Anlama Geliyor?
ABD’de resesyon riskinin pandemi sonrasındaki en yüksek seviyeye çıkması, küresel piyasalara da doğrudan yansıyacak. Dolar endeksi ve ABD tahvilleri, güvenli liman talebiyle destek bulurken, hisse senedi piyasalarında volatilite riskinin artması bekleniyor.
Altın ve diğer değerli metaller, ekonomik belirsizlik ortamında yatırımcıların yeniden radarına girerken, gelişen ülke varlıkları sermaye çıkışlarıyla karşı karşıya kalabilir.
Yatırımcıların bu dönemde portföylerini çeşitlendirmeleri, nakit akışlarını korumaları ve özellikle yüksek kaldıraçlı pozisyonlardan kaçınmaları kritik önem taşıyor. ABD’de para politikasının seyrine paralel olarak piyasalarda dalgalanma artabileceğinden, risk yönetimi stratejileri bir adım öne çıkarılmalı.
