
ABD girişim ekosistemi, küresel yavaşlamaya rağmen ağırlığını koruyor; inovasyon merkezi artık yalnızca California değil, çok merkezli bir teknoloji ağına dönüşüyor.
Texas’tan Florida’ya, Washington’dan Colorado’ya kadar geniş bir hat boyunca yükselen VC–üniversite–iş dünyası kümeleri, Amerika’nın “hendek etkisini” derinleştiriyor.
Bu tablo Türkiye’deki girişimciler ve yatırımcılar için stratejik bir uyarı niteliğinde: Coğrafya kaderin bir parçası olabilir, fakat ölçeklenebilir modeller ve doğru sermaye yapısı kaderi değiştirebilir.
Küresel inovasyon yarışında dengeler kayıyor gibi görünse de ABD, hâlâ oyunun kurucu ülkesi konumunu koruyor. Avrupa durgunlukla boğuşurken, gelişmekte olan ülkeler yapısal engelleri aşmakta zorlanırken ve Çin teknoloji ekosistemini tam anlamıyla serbestleştiremediği için girişim sermayesi akışında “çekim merkezi” ABD olmaya devam ediyor.
Bu üstünlük artık sadece California’nın tekelinde değil. Haritadaki dağılım, silisyum vadisinin ülke geneline yayıldığını gösteriyor: Texas (78 unicorn), Florida (35), New York (206), Massachusetts (136), Washington (46), Colorado (34)… Her biri kendi mikro ekosistemini kurmuş durumda. Sonuç, tek merkezli bir inovasyon vadisinden çok merkezli, esnek ve ölçeklenebilir bir inovasyon ağına dönüşüm.
Bu dönüşümün arkasındaki gerçek güç, yıllardır kusursuz çalışan üniversite–VC–iş dünyası üçgeni. ABD, kendi “hendek etkisini” bu sinerjiyle yarattı:
• Sermaye hızlı hareket ediyor,
• Pazar derin ve ölçeklenebilir,
• Hukuk güven veriyor,
• Dünya çapındaki yetenek akışı hâlâ bu merkeze yöneliyor.
Trump döneminde göç ve yetenek politikaları zaman zaman zorlansa da mekanizma özünü koruyor.
Bu mimari, girişimlerin sadece doğduğu yerde değil, ülkenin farklı eyaletlerine yayılarak büyümesini sağlıyor. Böylece ABD, risk sermayesi için daha geniş bir “coğrafya portföyü” sunuyor; inovasyon tekel değil, altyapısı ölçeklenebilir bir mekanizma.
Bu resim Türkiye’deki girişimciler ve yatırımcılar için önemli bir mesaj taşıyor. Evet, coğrafya bir kaderdir; ancak sermayeye erişim, regülasyon kalitesi, üniversite işbirlikleri ve yetenek havuzu kaderi değiştiren değişkenlerdir. ABD’nin yarattığı bu çok merkezli inovasyon altyapısı, “çıpa atacak doğru ekosistemlerin” girişimleri nasıl ölçeklediğine dair canlı bir örnek sunuyor.
Türkiye’nin de teknoloji üretiminde sürdürülebilir ivme yaratmak için aynı üçgeni güçlendirmesi kritik:
Yetenek – Sermaye – Üniversite.
