İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması, piyasalarda büyük bir panik yaratarak Türk varlıklarında kitlesel satış dalgasına yol açtı. Olayın ardından Türk lirası, ABD doları karşısında %11’e varan bir değer kaybı yaşadıktan sonra kayıplarını %5,5 seviyesine kadar sınırladı. Borsa İstanbul 100 endeksinde devre kesici mekanizmasını tetiklerken, Türkiye’nin 10 yıllık tahvil getirileri 139 baz puan yükseldi. CDS primlerinde de önemli bir artış gözlendi, bu da Türkiye’nin kredi riskinin yükseldiğini ve yatırımcıların endişelerinin derinleştiğini gösteriyor.
İmamoğlu’nun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın en güçlü siyasi rakiplerinden biri olarak gösterildiği ve önümüzdeki seçimlerde aday olmasının beklendiği bir dönemde tutuklanması, yatırımcıların Türkiye’de hukukun üstünlüğü ve siyasi istikrara dair endişelerini artırdı. Yetkililerin, İmamoğlu’nun üniversite diplomasını iptal etmesi ve bu durumun seçimlere katılmasını engelleyebileceği yönündeki spekülasyonlar, piyasalardaki risk algısını daha da kötüleştirdi. Uluslararası kuruluşlar ve Avrupa Birliği yetkilileri, sürecin Türkiye’deki demokratik kurumlar açısından endişe verici olduğunu belirtti.
Hükümetten Yatırımcıları Sakinleştirme Çabası
Yaşanan sert piyasa tepkisi üzerine Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, yatırımcıları sakinleştirmek adına hükümetin mevcut ekonomik programına bağlı kalacağını açıkladı. Şimşek, “Piyasaların sağlıklı işleyişi için gerekli tüm adımları atıyoruz” diyerek, finansal istikrarın korunacağını vurguladı. Ancak bu açıklamalar, piyasaları yatıştırmaya yetmedi ve özellikle yabancı yatırımcıların Türkiye varlıklarından çıkışını durduramadı.
Goldman Sachs analistleri, Türk lirasının şu anda gelişmekte olan piyasalar içinde en fazla risk taşıyan para birimlerinden biri olduğunu belirtti. Analistler, özellikle uluslararası yatırımcıların yoğun şekilde dolar/TL vadeli işlemlerinde kısa pozisyon tuttuğunu ve bu satışların devam edebileceğini ifade etti. Citibank ve JPMorgan gibi büyük finans kuruluşları da Türkiye’de siyasi risklerin arttığını ve bunun TL üzerindeki baskıyı daha da artırabileceğini vurguladı.
Küresel Piyasalar Türkiye Riskini Tartışıyor
Bazı uzmanlar, 2018 yılında ABD-Çin ticaret savaşlarının arttığı dönemde Türkiye ve Arjantin’de yaşanan krizlerin diğer gelişmekte olan piyasalara sıçradığı gibi, benzer bir etkinin şimdi de görülebileceği konusunda uyarıda bulunuyor. Küresel yatırımcılar, Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasi belirsizliğin, gelişmekte olan piyasalarda geniş çaplı satış dalgalarını tetikleyip tetiklemeyeceğini yakından izliyor. Morgan Stanley analistleri, “Türkiye gibi büyük bir ekonomide yaşanan dalgalanmalar, Latin Amerika ve Asya’daki diğer gelişmekte olan ülkelerde de yankı bulabilir” değerlendirmesinde bulundu.
Ayrıca, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları, Türkiye’nin not görünümünü gözden geçirebileceklerini belirtti. Fitch ve Moody’s, Türkiye’de siyasi gerilimin ekonomiye etkisini dikkatle izlediklerini ve ekonomik reformların devam edip etmeyeceğini değerlendireceklerini açıkladı.
Bu gelişmeler ışığında, Türk lirasının geleceği ve Türkiye finans piyasalarının seyri, hükümetin atacağı adımlara ve yatırımcıların siyasi gelişmelere nasıl tepki vereceğine bağlı olacak. Yabancı yatırımcıların Türkiye’deki uzun vadeli risk algısı, ekonomik istikrarı sağlamak adına atılacak adımlarla şekillenecek.
Piyasa Krizi: Yabancı Yatırımcılar Yine Büyük Kayıplar Yaşıyor
Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından piyasalarda panik havası hakim olurken, Türk Lirası’ndaki sert değer kaybı yabancı yatırımcıları bir kez daha ağır kayıplarla karşı karşıya bıraktı. Özellikle yüksek faiz farkından yararlanarak TL pozisyonu taşıyan yatırımcılar, ani kur hareketleriyle büyük zararlar yaşadı.
Son piyasa hareketleri, geçmişte yaşanan 2018 döviz krizi ve 2021 faiz indirim süreciyle kıyaslanıyor. O dönemlerde de piyasalar önce sıcak para girişleriyle desteklenmiş, ardından ani ekonomik şoklarla büyük çıkışlara sahne olmuştu. Bu tür döngülerin tekrar etmesi, uluslararası yatırımcıların Türkiye’ye yönelik uzun vadeli güvenini sarsan en büyük faktörlerden biri haline geldi.
Özellikle döviz taşıma işlemlerine (carry trade) dayalı pozisyonlar dakikalar içinde silinirken, yatırımcıların Türkiye’deki volatiliteye karşı daha temkinli hareket edeceği tahmin ediliyor. TL’deki sert değer kaybı sonrası Merkez Bankası’nın olası döviz müdahaleleri ve ekonomi yönetiminin açıklamaları yakından takip ediliyor. Ancak, piyasa oyuncuları açısından en büyük soru işareti, bu tür ani dalgalanmaların ne kadar süreceği ve Türkiye’nin uzun vadeli yatırım ortamının ne kadar güvenilir olduğu noktasında yoğunlaşıyor.