BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
Avrupa Birliği’nin Yumuşak Gücü, Sert Dünyaya Karşı
Avrupa Birliği liderlerinin Brüksel’de düzenli aralıklarla yaptığı zirvelerin sonunda yayımlanan “sonuç bildirgeleri”, perde arkasında haftalar süren diplomatik pazarlıkların ürünüdür. Kapalı, penceresiz odalarda gece yarılarına kadar süren toplantılar, Avrupa liderlerinin artık alıştığı bir ritüeldir. Ancak 26 Haziran’daki zirveye hazırlanırken bu ritüel, alışılmadık bir gölge altında yapıldı: Aynı sürede, Donald Trump birkaç sosyal medya paylaşımıyla Amerika’nın dış politikasını ters yüz edebilir, sonra tekrar geri çevirebilir, hatta yeniden yeniden değiştirebilir. Avrupa’nın istikrarlı ve uzlaşmacı yaklaşımı, Trump’ın kaotik yöntemlerinin yanında daha makbul görünse de, küresel sahnede artık bu yavaş karar alma şekli ağır bedeller ödüyor.
Avrupa’nın dış politika şefi Josep Borrell, Aralık ayında görevinden ayrılmadan önce AB’yi “gürültülü bir çok sesliliğe” benzetmişti. Her ülkenin görüşünü açıklayabilmesi, çok sayıda küçük ve orta ölçekli ülkeden oluşan bir birlik için kaçınılmaz. Ancak bu yapı iki ciddi sorunu da beraberinde getiriyor: Birincisi, her konuda oybirliği gerektiği için kararlar çok yavaş alınıyor. İkincisi, bu görüş ayrılıkları açıkça görünür hale geliyor. Bu da otokrat rakipler için AB’yi bölme ve zayıflatma fırsatı doğuruyor.
Amerika örneği burada çarpıcı. Trump, Avrupa’nın savunma harcamalarını artırmasını talep etti, ardından da Avrupa Birliği ürünlerine kapsamlı gümrük tarifeleri getirdi. Bu iki hamle Avrupa içindeki görüş ayrılıklarını büyüttü. Örneğin NATO’nun 25 Haziran’daki Lahey zirvesinde ülkeler savunma bütçelerini %3.5’e çıkarma kararı alırken İspanya geri durdu. Gümrük tarifelerine verilecek yanıt konusunda da herkes farklı düşünüyor: Belçika elmaslarına, Fransa ve İtalya şaraplarına, İrlanda tıbbi ekipmanlarına tarife gelmesini istemiyor. Oysa Amerika’da sadece bir kişi karar veriyor; Trump. Avrupa’da ise karar vericilerin sayısı saymakla bitmiyor.
Çin ile ilişkiler de aynı şekilde AB’yi bölüyor. Özellikle Almanya gibi büyük ihracatçılar, Çin ile daha yakın ilişkiler kurmaktan yana. İnsan hakları konusunda sessiz kalmayı tercih ediyorlar. Hatta bazıları, Çin’i Amerika’ya karşı bir denge unsuru olarak görüyor. Temmuz ayında Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, AB liderlerini Pekin’de ağırlayacak. İspanya Başbakanı Pedro Sánchez, yakın zamanda “daha dengeli ilişkiler” çağrısı yaptı. Ancak doğu Avrupa ülkeleri bu yaklaşımı delilik olarak görüyor. Onlar için Çin, Rusya’yla yaptığı işbirliği yüzünden güvenilmez bir ortak. Putin’le birlikte “Zafer Günü” kutlayan bir liderle iş yapılır mı?
Putin, bir dönem Avrupa’yı birleştiren nadir otokratlardan biriydi. 2022’deki tam kapsamlı Ukrayna işgali sonrası AB, beklenmedik bir birlik sergiledi. Ama bu uzun sürmeyebilir. Rusya-Ukrayna savaşı bir anlaşmayla sona erdiğinde, Moskova’nın Avrupa’ya ucuz gaz teklif ederek birlik içinde yeni bir çatlak yaratması muhtemel. Almanya’da bile bu fikre sıcak bakan çevreler oluşmaya başladı bile. Bu durum, Ukrayna’nın en sadık müttefiklerini ürkütüyor. Çünkü Rus gazı almak, Putin’in bir sonraki savaşını finanse etmek anlamına gelebilir.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Avrupa’yı bölen başka bir güçlü lider. Kimilerine göre muhalefeti hapse atan bir otokrat; kimilerine göre ise Avrupa’ya göçü engelleyen, NATO’nun en büyük ordusuna sahip stratejik bir ortak. Benzer bir ikilik İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu için de geçerli. İspanya ve İrlanda, Gazze politikaları nedeniyle onu savaş suçlusu olarak görürken, Almanya ve Macaristan gibi ülkeler sessiz kalmayı tercih ediyor.
Trump Kartları
Eskiden otokratlarla başa çıkmak, Avrupa için daha yönetilebilir bir problemdi. Çünkü inanç şuydu: Ülkeler zenginleştikçe daha demokratik hale gelir. AB’nin uzlaşmacı ve çok sesli yapısı, bu “liberal dünya düzenini” şekillendirmek için biçilmiş kaftandı. Ama artık işler değişti. Zor liderler daha güçlü, daha yakın ve değişmeye hiç niyetli değil. Avrupa’nın yumuşak gücünü, giderek daha sertleşen bir dünyaya uyarlaması gerekecek. ■