Bu hafta ekonomiye dair önemli ipuçları veren bir sohbet daha ekranlara taşındı. Dr. Artunç Kocabalkan ile Fiba Portföy Genel Müdürü Hakan Avcı, yatırımcıların en çok merak ettiği başlıklardan biri olan döviz yatırımları ve portföy yönetimi konusunu derinlemesine ele aldı.
Özellikle faiz indirimi beklentilerinin güçlendiği, döviz–TL dengesinin yeniden şekillendiği bu günlerde, yatırım kararlarında doğru yönü tayin etmek her zamankinden daha kritik. Avcı’nın sade ama güçlü tespitleri, hem bireysel yatırımcılar hem de kurumlar için adeta bir yol haritası niteliğinde.
Sadece dövize yönelmenin neden artık yeterli olmadığını, Eurobond fonlarının artan cazibesini, TL bazlı yatırım stratejilerinin nasıl yeniden öne çıktığını ve portföy çeşitliliğinin neden “bir zorunluluk” haline geldiğini detaylıca anlattılar.
Altın, hisse senedi, TL, Eurobond, döviz fonları derken, “yumurtaları aynı sepete koymayan” yatırımcılar için dolu dolu bir yayın oldu. Avcı’nın kıymetli uyarıları ve Dr. Kocabalkan’ın yönlendirmeleriyle ortaya çıkan bu söyleşi, özellikle 2025’te yatırımlarını şekillendirmek isteyen herkes için kaçırılmaması gereken bir içerik sunuyor.
Fiba Portföy Genel Müdürü Hakan Avcı, faiz indirimi beklentilerinin artmaya başladığı bu dönemde yatırımcıların dikkatini yeniden portföy çeşitlendirmesine çekiyor. Avcı’ya göre, ekonomide kontrollü bir yavaşlama süreci yaşanıyor ve bu, Türkiye’de de tıpkı gelişmiş ülkelerde olduğu gibi faiz indirimlerini gündeme taşıyor.
“Ekonomide ateş biraz yükselecek” diyen Avcı, bunun krediye erişimi zorlaştıracağına ancak beraberinde enflasyonla mücadelede fayda sağlayacağına işaret ediyor. Faizlerin düşüşe geçeceği beklentisiyle birlikte Türk Lirası’nın cazibesinde sınırlı bir azalma olabileceğini kabul eden Avcı, buna karşın “istikrarın artmasıyla TL, yatırım açısından pozitif bir zemin oluşturuyor” yorumunu yapıyor.
2025’te TL’ye güvenen kazandı
Avcı, dövizde kalmanın 2025 yılında yatırımcılara kaybettirdiğini belirtiyor. Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra ekonomi yönetiminin politikalarına güvendiğini söyleyen Avcı, “Merkez Bankası bu TL’yi tutabilir, dövizi gerektiğinde baskılayabilir dedik ve öyle de oldu. TL’de kalan yatırımcı kazandı” ifadelerini kullanıyor.
Enflasyonun yüksek seyrettiği ortamda yatırımcıların dövizde kalmaya devam etmesi durumunda reel olarak para kaybettiğini belirten Avcı, “Alternatif maliyeti göz önünde bulundurmak gerekir. Enflasyonu yenemeyen her yatırım, zarardır” diyor.
Döviz fonları nedir, neden tercih ediliyor?
Hakan Avcı, Türkiye’de yatırımcıların döviz fonlarına olan ilgisinin arttığını ancak burada yapılan işlemin aslında Türkiye’nin Eurobond piyasasına yatırım yapmak anlamına geldiğini belirtiyor:
- Bu fonlar, genellikle Türk hazinesinin veya Türk şirketlerinin yabancı para cinsinden çıkardığı tahvillere yatırım yapıyor.
- Yani dövizle yatırım yapılırken dahi fonların önemli kısmı Türkiye’ye dönüyor.
- Bu da hem güvenilir hem de getirisi cazip bir araç olarak öne çıkıyor.
Ayrıca Eurobond içeren yatırım fonlarında doğrudan Eurobond almaktan farklı olarak %15 stopaj ödendiğini ve beyan yükümlülüğü olmadığını hatırlatan Avcı, bu pratikliğin de fonlara ilgiyi artırdığını belirtiyor.
Fonlar menü gibi, ihtiyaca göre seçim yapın
Portföy yönetimini dengeli beslenmeye benzeten Avcı, “Nasıl ki her öğün sadece A vitamini alınmazsa, yatırımda da tüm varlıklar tek bir sepete konmamalı” diyor. Bu nedenle yatırımcılara altın, hisse senedi, Eurobond ve TL bazlı sabit getirili araçlardan oluşan dengeli bir portföy öneriyor.
Yatırımcının ölçütünü doğru belirlemesinin önemine de dikkat çeken Avcı, “Eğer siz TL bazında yaşıyorsanız ve harcamalarınızı buna göre yapıyorsanız, getirilerinizi de TL bazında değerlendirmelisiniz. Enflasyonu aşmak sizin temel hedefiniz olmalı” şeklinde konuşuyor.
1700’e karşı 400: Hisse fonları fark yarattı
Hakan Avcı, uzun vadeli yatırımın önemine de dikkat çekerek 2020’de hisse fonlarına yatırım yapan yatırımcıların dört yılda %1700’e varan kazançlar elde ettiğini söylüyor. Aynı dönemde döviz ve enflasyondaki artış yaklaşık %400 düzeyindeydi.
Bu nedenle portföylerde hisse senedine hiç yer verilmemesinin “alternatif zarar” oluşturduğunu belirten Avcı, yatırımcıları sadece döviz ya da altın gibi tek kanallı yatırım alışkanlıklarını terk etmeye çağırıyor.
Borsaya yönelim ne zaman başlar?
Son olarak, faizlerin düşme eğilimine girmesiyle birlikte dövize mi yoksa hisse senetlerine mi talep oluşacağı sorusunu bir sonraki programda ele alacağını söyleyen Avcı, yatırım kararlarının zamana yayılarak ve risk profiline göre alınması gerektiğini vurguluyor.
Bsekonomi notu:
Hakan Avcı’nın açıklamaları, yatırımcıların döviz sevdasından çıkıp yeniden TL ve hisse senedi bazlı yatırımlara dönmeye başladığı bir döneme işaret ediyor. Enflasyonu aşmak isteyen yatırımcının artık yeni dönemin araçlarını, özellikle TL bazlı sabit getirili fonları ve hisse senetlerini portföyüne dahil etmesi gerektiği bir eşikteyiz. Eurobond fonları da cazip stopaj oranı ve TL’den uzaklaşmadan döviz varlığı edinme avantajı sunması nedeniyle ön plana çıkıyor.
