BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
“Bu sadece verimlilik ölçütleriyle ilgili değil,” dedi Uber CEO’su Dara Khosrowshahi geçtiğimiz günlerde, şirketin tüm çalışanlarının haftada en az üç gün ofisten çalışmaları gerektiğini duyurmasının ardından. “Bu, Uber’in bir sonraki büyüme aşamasını yönlendirecek kültürü inşa etmekle ilgili.” Bay Khosrowshahi, çalışanları tekrar turnikelerden içeri yönlendirirken böyle soyut kavramlara başvuran tek yönetici değil. Ocak ayında Amazon çalışanlarına, pandemi öncesi norm olan haftada beş gün ofiste çalışma düzenine dönmeleri gerektiği söylendi. Amazon CEO’su Andy Jassy, bu politika hakkında Harvard Business Review’a verdiği röportajda, “İnsanlar birlikteyken birbirlerinin fikirlerini daha iyi geliştirir,” dedi.
Şirket kültürü kaygan ve tanımlanması zor bir kavram olabilir, ancak yöneticilerin bu konuda endişelenmekte haklı olduklarını gösteren araştırmalar var. Bir şirketin çalışanlarının nasıl çalıştığı, davrandığı ve etkileşim kurduğuna dair değerleri ve normları; inovasyonu, kârlılığı ve borsa getirilerini etkileyebilir. Peki, insanları zorla ofise getirmek gerçekten bir şirketin kültürünü geliştirir mi? Yaptığımız analiz, cevabın şirketin benimsetmeye çalıştığı kültür türüne bağlı olabileceğini gösteriyor.
Genel olarak yöneticiler, insanların ofiste bulunmasının kültürel açıdan büyük bir avantaj olduğunu savunuyor. Evden çalışıldığında, genellikle yeni fikirlere yol açan kendiliğindenlik kayboluyor. İş birliği de zarar görüyor. Microsoft’un 61.000 çalışanı üzerinde yapılan bir araştırma, 2020’nin ilk yarısında uzaktan çalışmanın teknoloji devini daha “bölünmüş” ve daha az “dinamik” hale getirdiğini ortaya koydu. Ayrıca yeni çalışanların şirkete entegre edilmesi de daha zor hâle geliyor.
Yine de neredeyse tüm çalışanlar, en azından kısmen evden çalışmayı tercih ettiklerini söylüyor. Pittsburgh Üniversitesi’nden Mark Ma ve ekibinin yaptığı bir araştırma, pandemi sonrasında çalışanlarını zorunlu olarak ofise çağıran şirketlerde iş memnuniyetinin düştüğünü, personel değişim oranının ise arttığını; fakat buna rağmen şirket performansında herhangi bir iyileşme olmadığını ortaya koydu.
Şirketlerin çalışma politikalarıyla kültürleri arasındaki bağı değerlendirmek için önce Don ve Charlie Sull tarafından yönetilen araştırma şirketi CultureX’e başvurduk. CultureX, Glassdoor adlı işyeri değerlendirme sitesinde yapılan geri bildirimlerden oluşturulmuş, yaklaşık 900 şirketin dokuz farklı kurumsal kültür göstergesini içeren bir veri tabanı sağladı. (Verileri buradan inceleyebilirsiniz.) İkinci kaynağımız ise, işverenlerin uzaktan çalışma politikalarını listeleyen Flex Index veritabanını yayımlayan danışmanlık firması Work Forward oldu. Bu veritabanı şirketleri üç kategoriye ayırıyor: tamamen ofisten çalışma, tamamen esnek ve hibrit.
İki veri setini birleştirdiğimizde, çalışanlarını haftada beş gün ofiste olmaya zorlayan şirketlerin, “çeviklik” (şirketin piyasadaki değişiklikleri öngörüp bunlara hızla yanıt verme yeteneği) konusunda çalışanlardan daha yüksek puanlar aldığı ortaya çıktı. CultureX’ten Charlie Sull bu durumu şöyle açıklıyor: “Eğer ofisteyseniz, bilgiyi çok daha hızlı ve verimli şekilde alabilir ve yeni durumlara daha uyumlu şekilde tepki verebilirsiniz.”
Ancak diğer ölçütlerde, ofis süresi konusunda katı olan şirketler, daha esnek olanlara kıyasla daha düşük puanlar aldı. Haftada beş gün ofisten çalışma zorunluluğu getiren şirketler, çalışanları tarafından “destekleyicilik” (yöneticilerin çalışanlarına değer verip vermediği), liderlik kalitesi, toksisite (saygısız davranışların iş yerinde ne derece tolere edildiği), açıklık ve iş-yaşam dengesi gibi alanlarda daha düşük notlarla değerlendirildi. CultureX’in izlediği kalan üç ölçütte ise, şirketin çalışma yeri politikalarına göre anlamlı bir fark bulunmadı.
Bu analiz bazı sınırlamalara sahip. Örneğin, çalışanlarını desteklemeye ya da toksik davranışları ortadan kaldırmaya daha az önem veren şirketler, çalışanların daha fazla esneklik talebine kulak verme konusunda da isteksiz olabilir. Yine de sonuçlar düşündürücü. “Çeviklik konusunda gerçekten yüksek puan alan şirketler—Nvidia, SpaceX, Tesla gibi—çalışanlarıyla bir tür anlaşma yapıyor,” diyor Don Sull (aynı zamanda MIT Sloan School of Management’ta profesör). Çalışanlara cömert maaşlar, harika kariyer fırsatları ve diğer yan haklar sunuluyor. “Ama bunun karşılığında iş-yaşam dengesi genellikle çok kötü oluyor.”
Pandeminin başlamasından beş yılı aşkın süre geçmesine rağmen, şirketler hâlâ yüz yüze ve uzaktan çalışmanın doğru dengesini bulmaya çalışıyor. İş gücü piyasalarının soğuması ve gücün çalışanlardan işverenlere kaymasıyla birlikte, patronlar şirket kültürünü geliştirmek adına çalışanlardan daha fazla ofis zamanı talep etme eğiliminde olabilir. Çevikliği öncelik olarak gören şirketler için bu mantıklı olabilir. Ancak veriler, bunun bir bedeli olduğunu gösteriyor. ■