Döviz Bürolarında Lisans Krizi: Kayıt Dışına Giden Yatırımcıyı Kim Suçlayabilir?
Türkiye’de döviz bürosu açmak isteyen bir yatırımcının ödemesi gereken lisans bedeli, güncel haliyle yaklaşık 27 milyon TL seviyesinde. Ancak daha da dikkat çekici olan, lisanslı bir döviz bürosunun devri sırasında bile aynı tutarın devralan kişiden yeniden tahsil edilmesi. Yani sistem, yalnızca iş kurarken değil, iş devralırken de yatırımcının önüne dev bir bariyer koyuyor.
Enerji lisansları, bankacılık faaliyet izinleri, hatta telekomünikasyon ve sağlık alanındaki ruhsatlar bile böyle bir uygulamaya tabi değil. Örneğin bir güneş enerji santrali kurmak için ilk yatırım maliyeti yüksek olabilir ama devir sırasında yeni bir lisans ücreti ödenmez. Aynı durum, bankacılık lisanslarında da geçerlidir.
Türkiye’de şu anda 980 kayıtlı döviz bürosu bulunurken, yaklaşık 6.000 kayıt dışı döviz bürosu faaliyet gösteriyor. Bu veriler, sistemi fazla katı hale getirmenin nasıl geri teptiğini açıkça ortaya koyuyor.
Dövizle işi olanlar ise bu durumdan maalesef faydalanamıyor, çünkü tüm ofisler ortak fiyat listesi oluşturup bu fiyat listesini biraz aşağıda yahut biraz yukarıda uyguluyorlar
Cezadan Ucuz Lisans Bedeli
Kayıt dışı çalışmanın cezası her tespitte 250.000 TL. Bu ceza 100 kez uygulansa dahi bir lisans bedeline ancak denk geliyor. Bu da yatırımcılar için caydırıcılığın aksine “maliyet avantajı” oluşturuyor. Yani devletin koyduğu ceza, yatırımcı nezdinde ‘kabul edilebilir bir risk’ haline dönüşmüş durumda.
Bsekonomi Notu:
Bu uygulama, sermaye girişi, kayıtlı ekonomi ve finansal sistemin şeffaflığı açısından ciddi tehditler barındırıyor. Sistem dışına kaçışı özendiren bu tür politikalar, yalnızca döviz bürolarına değil, Türkiye’nin finansal itibarına da zarar veriyor.
Lisans devrinde aynı ücretin yeniden istenmesi, yatırımı “sabit değil, batık maliyet” olarak tanımlıyor ve likidite riskini artırıyor. Ayrıca kayıt dışına kayan işlemler, Merkez Bankası’nın döviz arz-talep kontrolünü zorlaştırarak kur politikalarını da zayıflatıyor.
Sisteme girmeye çalışan yatırımcı cezalandırılıyor, sistemi es geçen ise ödüllendiriliyor. Bu yapı, yalnızca döviz bürolarında değil, Türkiye’nin genel yatırım ikliminde de “güvensizlik ve kayıt dışılık” döngüsünü besliyor.
Ekonomi yönetimi için reform sinyali net: Yatırımcının sistemde kalmasını istiyorsanız, önce sistemi yatırımcıya göre kalibre edin.