BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
“Mısır’ın Dolarizasyonu Reddi: Çin ile Mısır Lirası Üzerinden Ticaret Hamlesi”
I. Kısa Özet
10 Temmuz 2025 tarihinde Mısır ve Çin, yerel para birimleriyle ticareti kolaylaştırmayı, dijital ödeme altyapısını genişletmeyi ve ikili yatırımları artırmayı amaçlayan üç önemli finansal iş birliği anlaşması imzaladı. Bu anlaşmalar, daha önceki döviz takas düzenlemeleri üzerine inşa edilerek, Mısır’ın dolarizasyondan uzaklaşma çabalarında önemli bir ivme kazanmasına işaret etmektedir.
Bu anlaşmaların her iki ülke için de kritik sonuçları bulunmaktadır. Mısır için, küresel kur dalgalanmalarına karşı dayanıklılığını artırırken, özellikle ekonomik zorluklar yaşadığı ve döviz rezervlerini çeşitlendirme arayışında olduğu bir dönemde, önemli finansal egemenlik sağlamakta, işlem maliyetlerini düşürmekte ve ticareti kolaylaştırmaktadır. Çin açısından ise, bu anlaşmalar Yuan’ın uluslararasılaşması yönündeki stratejik hedefini ilerletmekte, Sınır Ötesi Bankalararası Ödeme Sistemi (CIPS) ve UnionPay ağının erişimini genişletmekte ve SWIFT sistemine olan bağımlılığını azaltarak ABD dolarının küresel hakimiyetine meydan okumaktadır.
Bu finansal yönelim, karmaşık bir bölgesel jeopolitik manzara içerisinde gerçekleşmektedir. Mısır, Çin ile kapsamlı stratejik ortaklığını derinleştirmekte olup, bu durum güçlü ekonomik ilişkiler (Çin’in Mısır’ın en büyük ithalat ortağı olması ve önemli Kuşak ve Yol Girişimi yatırımları) ve artan askeri iş birliği ile kendini göstermektedir. Aynı zamanda, Mısır, insan hakları ve silah kısıtlamaları konularında gerginlikler yaşayan geleneksel müttefiki ABD ile ilişkilerini sürdürmektedir. İsrail ile ilişkiler pragmatik ancak gergindir; Gazze’deki çatışma ve Sina güvenliği endişeleri bu gerginliği artırmaktadır. Büyük Etiyopya Rönesans Barajı (GERD) anlaşmazlığı ise Mısır için “varoluşsal bir tehdit” olmaya devam etmekte, ülkenin dış politikasını etkilemekte ve çeşitlendirilmiş ortaklıklara olan ihtiyacını pekiştirmektedir.
Bu yerel para birimi ticaretine geçiş, sadece ekonomik bir kolaylık değil, aynı zamanda Mısır’ın dış finansal kırılganlıklarını azaltma ve değişken bir küresel ekonomide daha fazla finansal özerklik iddia etme konusunda stratejik bir zorunluluktur. Bu, Çin için de küresel finansal mimariyi yeniden şekillendirme yönündeki uzun vadeli stratejisinin bilinçli bir adımıdır. Bu durum, de-dolarizasyonun sadece bir hedef olmaktan öte, küresel rezerv para birimi olarak ABD dolarının istikrarına ve tarafsızlığına duyulan güvenin azalması gibi daha derin jeopolitik değişimlerin bir yansıması olduğunu göstermektedir. Özellikle ABD’nin yaptırımlar ve ticaret politikaları ışığında, bu tür adımlar potansiyel ekonomik zorlamalara karşı bir savunma mekanizması olarak da görülebilir.
Bu anlaşmalar, gelişmekte olan çok kutuplu dünya düzeninin somut bir göstergesidir; Mısır gibi gelişmekte olan ülkeler, geleneksel Batı odaklı finansal ve güvenlik yapılarına aktif olarak alternatifler aramaktadır. Mısır’ın BRICS’e katılımı ve askeri ortaklarını çeşitlendirme çabaları ile birlikte bu finansal anlaşmalar, Batı’ya tek taraflı bağımlılıktan uzaklaşma yönünde bilinçli bir politika tercihini yansıtmaktadır. Bu, Küresel Güney ülkeleri arasında daha fazla özerklik ve kaldıraç elde etme yönündeki daha geniş bir eğilimin parçasıdır. Çin’in Mısır’daki uzun vadeli angajmanı, önemli yatırımlar ve “koşulsuz” bir yaklaşım sergilemesi, Mısır’ı aşamalı olarak kendi ekonomik ve finansal yörüngesine entegre etmeyi hedefleyen stratejik bir sabrı ortaya koymaktadır. Bu yaklaşım, Batı’dan ani ve radikal kopuşlar talep etmek yerine, ekonomik entegrasyon ve yumuşak güç yoluyla uzun vadeli bir etki inşa etme amacı taşımaktadır.
II. Giriş: Stratejik Sahnenin Kurulması
Mısır’ın Ekonomik Zorunlulukları ve Çeşitlendirmeye Yönelik Stratejik Dönüşümü
Mısır, yüksek enflasyon ve dış borç gibi ciddi ekonomik zorluklarla boğuşmaktadır. Bu durum, ülkeyi istikrar ve büyüme sağlamak için proaktif bir yaklaşım benimsemeye itmektedir. Afrika-Avrasya ticaret yollarının kesişim noktasındaki stratejik konumu , Mısır’ı küresel ortaklıklar için benzersiz bir konuma getirmektedir. Özellikle ABD dolarına tek taraflı bağımlılıktan uzaklaşarak çeşitlendirmeye yönelme, Mısır’ın ekonomik dayanıklılık stratejisinin temel bir bileşenidir. Bu dönüşüm, ülkenin finansal kırılganlıklarını azaltma ve daha özerk bir ekonomik gelecek inşa etme arayışının bir parçasıdır.
Çin’in Küresel Ekonomik Hedefleri ve Kuşak ve Yol Girişimi (KYG)
Çin’in 2013 yılında başlattığı Kuşak ve Yol Girişimi (KYG), bağlantıyı ve ticareti artırmayı hedefleyen küresel ekonomik stratejisinin temel taşıdır. Süveyş Kanalı’nın stratejik denizcilik koridoru olarak önemi göz önüne alındığında, Mısır KYG’nin önemli bir ortağıdır. Çin’in Mısır’daki büyük ölçekli altyapı projelerine ve sanayi bölgelerine yaptığı yatırımlar, bu küresel ekonomik hırsı açıkça ortaya koymaktadır. Çin, KYG aracılığıyla küresel tedarik zincirlerini yeniden şekillendirmeyi, kendi ekonomik etkisini genişletmeyi ve uluslararası arenada daha merkezi bir rol oynamayı amaçlamaktadır.
Küresel Ticarette Dolarizasyondan Uzaklaşma Eğilimi
Küresel finansal ortam, jeopolitik gerilimler, doların potansiyel olarak silah olarak kullanılması ve ulusların daha fazla finansal egemenlik arayışı gibi çeşitli faktörlerin etkisiyle dolarizasyondan uzaklaşma eğilimi göstermektedir. Mısır’ın Çin ile yaptığı son anlaşmalar, bu daha geniş eğilimin açık bir örneğidir. Ülkeler, tek bir rezerv para birimine olan aşırı bağımlılığın getirdiği risklerin farkına varmakta ve dış şoklara karşı daha dirençli olmak için finansal sistemlerini çeşitlendirmeye çalışmaktadır. Bu durum, uluslararası ticarette ve finansmanda yerel para birimlerinin kullanımının artmasına yol açmaktadır.
Rapor Kapsamı ve Analitik Çerçeve
Bu rapor, Mısır’ın Çin ile yaptığı en son üç yerel para birimi ticaret anlaşmasını, mekanizmalarını, motivasyonlarını ve sonuçlarını inceleyecektir. Rapor, bu anlaşmaları Mısır, Çin, Amerika Birleşik Devletleri, İsrail ve Etiyopya arasındaki karmaşık siyasi ve ekonomik ilişkiler ağı bağlamında ele alarak, çok katmanlı bir jeopolitik ve ekonomik analiz sunacaktır. Amaç, bu finansal dönüşümün bölgesel ve küresel güç dengeleri üzerindeki etkilerini kapsamlı bir şekilde ortaya koymaktır.
Bu de-dolarizasyon çabası, sadece bir ekonomik hedef değil, aynı zamanda daha derin jeopolitik değişimlerin bir göstergesidir. ABD dolarının küresel rezerv para birimi olarak istikrarına ve tarafsızlığına duyulan güvenin azalması, özellikle yaptırımlar ve ticaret politikaları ışığında, bu tür adımların temelini oluşturmaktadır. ABD’nin “agresif tarifeler ve daha sıkı ticaret politikaları” gibi eylemleri, de-dolarizasyon çabalarının arkasındaki doğrudan nedenlerden biri olarak görülebilir; bu da ülkelerin potansiyel ekonomik zorlamalara karşı savunma amaçlı hareket ettiğini düşündürmektedir.
Çin’in Mısır’daki uzun vadeli angajmanı, önemli yatırımlar ve “koşulsuz” bir yaklaşım sergilemesi, Pekin’in Mısır’ı aşamalı olarak kendi ekonomik ve finansal yörüngesine entegre etmeyi hedefleyen stratejik bir sabrı olduğunu göstermektedir. Çin’in “acele etmediği” ve “yatırım odaklı stratejisinin” olduğu belirtilmektedir. Bu durum, ABD’nin genellikle koşullu yardımlarıyla tezat oluşturmaktadır. Bu yaklaşım, Çin’in uzun vadeli etkiyi ekonomik entegrasyon ve yumuşak güç yoluyla inşa ettiğini, bunun da geleneksel askeri veya siyasi baskıdan daha sürdürülebilir bir yol olduğunu göstermektedir.
III. Mısır-Çin Yerel Para Birimi Ticaret Anlaşmaları: Mekanizmalar ve Motivasyonlar
10 Temmuz 2025 tarihinde imzalanan üç anlaşma, ikili finansal iş birliğinde önemli bir ilerlemeyi temsil etmekte ve geleneksel dolar bazlı ticaretin ötesine geçmektedir.
Üç Son Anlaşma (10 Temmuz 2025)
- Anlaşma 1: Yerel Para Birimleri ile Ticaretin Ödenmesi: Süveyş Kanalı Bankası, Çin-Afrika TEDA Yatırım Şirketi ve Çin’in Sınır Ötesi Bankalararası Ödeme Sistemi (CIPS) operatörü CIPS Company Limited arasında bir protokol imzalanmıştır. Bu anlaşma, özellikle Çin-Mısır Süveyş Ekonomik ve Ticaret İşbirliği Bölgesi içinde, ikili ticareti kolaylaştırmayı ve ticari ödemeleri doğrudan Mısır Poundu ve Çin Yuanı cinsinden yapmayı amaçlamaktadır. Temel amacı, dolar bazlı kanalları atlayarak üçüncü taraf ödeme maliyetlerini azaltmak ve ikili ticarette bulunan işletmeler için finansal verimliliği artırmaktır. Bu, Mısır’ın döviz talebini azaltma ve ticaret akışını daha doğrudan hale getirme çabalarının bir parçasıdır.
- Anlaşma 2: UnionPay’in Mısır’daki Ayak İzini Genişletme: UnionPay International ile Mısır Bankaları Teknolojik Gelişme Şirketi (EBC) arasında bir Mutabakat Zaptı (MoU) imzalanmıştır. Bu anlaşma, Mısır’ın e-ödeme altyapısını güçlendirmeye ve UnionPay kartlarının Mısır pazarındaki kabulünü genişletmeye odaklanmaktadır. Bu, kart sahiplerinin ülkedeki tüm elektronik Satış Noktası (POS) terminallerinde veya e-ticaret web sitelerinde alışveriş yapabilmesini sağlamayı içermektedir. Bu adım, Mısır’ın dijitalleşme hedefleriyle uyumlu olup, Çinli turistler ve yatırımcılar için ödeme süreçlerini kolaylaştırmayı amaçlamaktadır.
- Anlaşma 3: UnionPay’in Tüccar Kabulünü Hızlandırma: Mısırlı fintech şirketi Paymob ile üçüncü bir Mutabakat Zaptı imzalanmıştır. Bu anlaşma, Mısır’daki tüccarların UnionPay’i benimsemesini daha da hızlandırmayı hedeflemekte, böylece Çinli tüketiciler ve yatırımcılar için kart ödemelerinin işlenmesini kolaylaştırarak turizm ve yatırım akışlarını artırmayı amaçlamaktadır. Bu, Çin’in finansal sistemlerinin Mısır’ın günlük ekonomik yaşamına entegrasyonunu derinleştirmektedir.
Daha Geniş Finansal İşbirliği Bağlamı
Bu 2025 anlaşmaları, artan finansal ilişkilerin sağlam bir temeli üzerine inşa edilmiştir.
- Önceki Döviz Takas Anlaşmaları: Mısır Merkez Bankası (CBE) ile Çin Halk Bankası (PBOC) arasında 6 Aralık 2016’da başlangıçta 18 milyar RMB (47 milyar EGP) tutarında üç yıllık ikili döviz takas anlaşması imzalanmış ve 10 Şubat 2020’de üç yıl daha yenilenmiştir. Bu takas, ticareti kolaylaştırmayı ve Mısır için döviz likiditesini artırmayı amaçlamış, CBE’nin Çin ithalat işlemleri için yerel bankalara Yuan sunmasına olanak tanımıştır.
- Panda Tahvilleri ve Ödeme Sistemi Entegrasyonu Üzerine Tartışmalar: Belirli anlaşmaların ötesinde, Mısır Merkez Bankası ile Çin Halk Bankası arasındaki üst düzey görüşmeler, Panda Tahvillerinin (Çin’de yabancı kuruluşlar tarafından ihraç edilen Yuan cinsinden tahviller) ihracı ve iki ülkenin ödeme sistemleri arasında bağlantı kurulması gibi önemli konuları kapsamıştır. Bu, finansal piyasaların daha derin entegrasyonunu ifade etmektedir.
- Banka Varlığının Artırılması: Her iki ülke de, ortak yatırımları desteklemek ve istikrarlı ve sürdürülebilir büyümeyi teşvik etmek amacıyla Çin bankalarının Mısır’daki ve Mısır bankalarının Çin’deki varlığını artırmanın önemini vurgulamıştır.
- Çin Firmaları İçin Yuan Kaydı: Mısır, Çinli firmaların Çin para birimi Yuan’ı kullanarak kayıt yapmalarına ve faaliyet göstermelerine izin vermeye hazırlanmaktadır; bu, yatırımı kolaylaştırmak ve ekonomik ilişkileri geliştirmek için önemli bir adımdır.
Mısır İçin Stratejik Sonuçlar
- Finansal Egemenlik ve Dolarizasyondan Uzaklaşma: Anlaşmalar, Mısır’ın ABD dolarına olan bağımlılığını azaltma çabalarına doğrudan katkıda bulunarak, finansal egemenliğini ve dış ekonomik baskılara karşı direncini artırmaktadır. Bu, ülkenin mevcut ekonomik zorlukları ve dış borçları göz önüne alındığında özellikle kritik öneme sahiptir.
- Ticaretin Kolaylaştırılması ve Maliyet Azaltma: Çin Yuanı cinsinden daha hızlı ve ucuz ödemeler, Mısırlı işletmeler için işlem maliyetlerini düşürecek ve Mısır’ın en büyük ithalat ortağı olan Çin ile daha yüksek ticaret hacimlerini teşvik edecektir.
- Gelişmiş Dijital Ödeme Altyapısı: Genişletilmiş UnionPay entegrasyonu ve Çinli fintech firmalarıyla iş birliği, Mısır’ın finansal kapsayıcılık stratejisini ve daha geniş dijitalleşme hedeflerini destekleyerek ödeme ekosistemini modernleştirecektir.
- Rezervlerin Çeşitlendirilmesi ve Borç Yönetimi: Döviz takası ve potansiyel Panda Tahvili ihracı, CBE’ye yüksek USD talebini istikrara kavuşturmak ve döviz rezervlerini ve borçlarını makul bir maliyetle yönetmek için ek araçlar sunmaktadır.
Çin İçin Stratejik Sonuçlar
- Yuan’ın Uluslararasılaşması: Bu anlaşmalar, Çin Yuanı’nın Afrika’daki varlığını derinleştirmekte ve Pekin’in daha geniş para birimi uluslararasılaşma çabalarına hizmet etmektedir; bu, uzun vadeli önemli bir stratejik hedeftir.
- CIPS Genişlemesi ve SWIFT Bağımlılığının Azaltılması: Mısır gibi kilit gelişmekte olan pazarlara finansal sistemlerini, kart ağlarını (UnionPay) ve ödeme altyapısını (CIPS) entegre ederek, Çin, ABD egemenliğindeki SWIFT sistemine olan bağımlılığını yavaş yavaş azaltmakta, finansal özerkliğini ve küresel etkisini artırmaktadır.
- Kuşak ve Yol Girişimi (KYG) Sinerjisi: Anlaşmalar, Mısır’daki KYG projelerini destekleyen finansal altyapıyı güçlendirmekte, Çinli şirketlerin faaliyet göstermesini ve yatırım yapmasını kolaylaştırmakta, böylece Mısır’ı Çin’in küresel ekonomik ağına daha da entegre etmektedir.
Bu anlaşmaların sadece ticareti kolaylaştırmaktan öte, hem Mısır hem de Çin’in çok kutuplu bir finansal sisteme olan bağlılıklarını ve ABD dolarının hakim olduğu mevcut küresel finansal düzene meydan okuma niyetlerini açıkça ortaya koyan jeopolitik bir beyan olduğu anlaşılmaktadır. Anlaşmalar, ABD’nin küresel konumunu iyileştirme çabalarına “bir meydan okuma” olarak algılanabilir ve “ABD dolarının küresel ticaret akışlarındaki merkezi rolünü hedef alabilir”. Bu, mevcut hegemonun finansal gücünü kademeli olarak zayıflatmayı amaçlayan ekonomik eylemlerin arkasındaki jeopolitik niyeti doğrudan yorumlamaktadır.
Çin’in UnionPay’i genişletmesi ve Mısırlı fintech şirketleriyle iş birliği yapması , sadece ödeme kolaylığı sağlamakla kalmayıp, Mısır’ın finansal ekosistemini Çin’inkiyle bütünleştirmeye yönelik stratejik bir hamledir. Bu, Mısır vatandaşlarına ve işletmelerine pratik faydalar sunarak, Çin’in yumuşak gücünü ve taban düzeyindeki etkisini artırmaktadır. Dijital ödeme altyapısını ve finansal kapsayıcılığı geliştirerek, Çin, hükümetler arası anlaşmaların ötesinde somut faydalar sağlamakta, bu da uzun vadeli ekonomik uyum ve bağımlılık için bir temel oluşturmaktadır. Bu, bir tür yumuşak güç yansıtmasıdır.
IV. Jeopolitik Kesişimler: Bölgesel İlişkilerin Çok Katmanlı Analizi
Mısır’ın Çin ile yerel para birimi anlaşmaları, ülkenin karmaşık ve dinamik dış politika ortamında gerçekleşmektedir. Bu bölüm, Mısır’ın Çin, ABD, İsrail ve Etiyopya ile olan ilişkilerini derinlemesine inceleyerek, bu finansal hamlenin bölgesel jeopolitik üzerindeki etkilerini ortaya koymaktadır.
Mısır-Çin İlişkileri: Derinleşen Stratejik Ortaklık
Mısır ve Çin arasındaki ilişkiler son on yılda “benzeri görülmemiş bir ivme” kazanmış ve Aralık 2014’te kapsamlı bir stratejik ortaklığa dönüşmüştür. Bu ortaklık, Cumhurbaşkanı Sisi ile Çin Devlet Başkanı Xi Jinping arasındaki sık sık yapılan üst düzey ziyaretlerle pekişmiştir; Sisi’nin Mayıs 2024’teki Pekin ziyareti özellikle önemli olmuştur.
Ekonomik olarak, Çin, Mısır’ın en büyük ithalat ortağıdır. İkili ticaret 2022’de yaklaşık 15 milyar dolara ulaşmış ve 2024’te 17 milyar doları aşmıştır. Çin yatırımları, özellikle Çin-Mısır TEDA Süveyş Ekonomik ve Ticaret İşbirliği Bölgesi’nde (185 şirkete ev sahipliği yapmaktadır), Yeni İdari Başkent’in Merkezi İş Bölgesi’nde, Yeni Alamein Şehri’nde, liman geliştirme, yenilenebilir enerji, elektrikli demiryolları ve telekomünikasyon sektörlerinde önemli ölçüde artmıştır. Önemli bir odak noktası, elektrikli araç üretimi, elektronik ve güneş paneli üretimi gibi sektörlerde endüstriyel yerelleşme ve teknoloji transferidir.
Siyasi olarak Kahire ve Pekin, ulusal egemenliğe saygı, iç işlerine karışmama ve kalkınmayı güvenlik için temel görme gibi temel ilkeleri paylaşmaktadır. Mısır, “tek Çin ilkesini” ve Çin’in toprak bütünlüğünü tutarlı bir şekilde desteklemektedir. Her iki ülke de terörle mücadele çabalarında koordinasyonu artırmış ve Çin-Arap Devletleri İşbirliği Forumu ve Çin-Afrika İşbirliği Forumu gibi platformlarda iş birliği yapmaktadır.
Mısır’ın 2024’te BRICS’e katılımı, Çin ile ilişkisine çok taraflı bir boyut katan önemli bir ekonomik ve diplomatik adımdır. BRICS, gelişmekte olan ülkeler için finans, teknoloji ve yerel para birimi ticareti alanlarında çabaları koordine etmek için bir platform sağlamakta, finansal ve ekonomik çok taraflılığı desteklemektedir.
Mısır, Süveyş Kanalı’nın stratejik önemini kullanarak KYG’nin önemli bir ortağıdır. Girişim, Mısır’ın Vizyon 2030’u ile uyumlu olup, Mısır lojistiğini Çin ticaretiyle entegre etmek ve Mısır’ı Orta Doğu ve Afrika’daki Çin şirketleri için bir merkez haline getirmek amacıyla dört ana eksende yaklaşık 100 milyar dolar yatırım yapılmıştır.
Borç takası mekanizması da önemli bir boyuttur. Mısır, Ekim 2023’te Çin ile borç takası konusunda bir mutabakat zaptı imzalamış ve bunu yapan ilk ülke olmuştur. Mısır’ın Çin’e yaklaşık 8 milyar dolar borcu bulunmakta olup, bu mekanizma artan borçlar için potansiyel bir rahatlama sunmaktadır.
Askeri iş birliği de derinleşmektedir. Nisan-Mayıs 2025’te gerçekleştirilen ilk ortak hava tatbikatı “Medeniyet Kartalı 2025”, savunma iş birliğinde önemli bir genişlemeye işaret etmektedir. Bu hamle, Mısır’ın hava kuvvetlerini yükselen bir küresel güçle karşılaştırmasına ve savunma ortaklıklarını ABD’nin ötesinde çeşitlendirmesine olanak tanımaktadır, zira Çin daha az koşulla gelişmiş sistemler sunmaktadır.
Mısır-Amerika Birleşik Devletleri İlişkileri: Geleneksel İttifakları ve Yeni Gerçekleri Yönetmek
ABD, 1946’dan bu yana Mısır’a yaklaşık 90 milyar dolar ikili dış yardım sağlamıştır; askeri ve ekonomik yardım, 1979 Mısır-İsrail barış anlaşmasından sonra önemli ölçüde artmıştır. Mısır, yıllık 1.3 milyar dolar Yabancı Askeri Finansman (FMF) alan ABD askeri yardımının ikinci en büyük alıcısıdır.
Ancak ilişkilerde gerginlik noktaları da mevcuttur. ABD yardımı tarihsel olarak insan hakları koşullarına bağlanmış, bu da 2011’deki STK baskınları ve ardından gelen yardım kesintisi tehditleri gibi gerginliklere yol açmıştır. Mısırlı yetkililer, ABD’nin Gazze’deki geleneksel diplomatik rolünü marjinalleştiren politika kararları nedeniyle “büyük güç müttefikleri olan Amerika Birleşik Devletleri’nin kendileri için çok utanç verici hale geldiğini” belirtmişlerdir. Ayrıca, Kahire, ABD’nin İsrail’in Niteliksel Askeri Üstünlüğünü (QME) önceliklendiren politikası nedeniyle F-16’lar için AIM-120 AMRAAM füzeleri gibi gelişmiş silahlara uyguladığı kısıtlamalardan rahatsız olmuştur. Bu durum, Mısır’ı alternatif arayışlara itmiştir.
ABD-Çin jeopolitik rekabetinin yoğunlaşmasıyla birlikte, Mısır stratejik ilişkilerini çeşitlendirme konusunda giderek daha fazla konumlanmaktadır. Uzun süredir devam eden ABD ile askeri ortaklığını Çin ve Rusya ile derinleşen angajmanla dengelemeyi, silahlanma kaynaklarını ve ortaklıklarını çeşitlendirmeyi amaçlamaktadır. ABD, Mısır’ın bu çeşitlendirmesini endişeyle karşılamakta, Çin’in ABD kısıtlamaları ve “içe dönük odaklanma” ile oluşan bir boşluğu doldurduğunu görmektedir. Çin’in askeri satışlara ve yatırımlara “koşulsuz” yaklaşımı Mısır’a çekici gelmekte ve ABD’nin Kuzey Afrika’daki geleneksel hegemonyasına meydan okumaktadır.
Mısır-İsrail İlişkileri: Pragmatik ama Gergin Bir Birlikte Varoluş
1979 barış anlaşması, ilişkilerin temel taşı olmaya devam etmekte ve karşılıklı elçilikler ve ticaret dahil olmak üzere siyasi ve ekonomik ilişkilerin normalleşmesine yol açmaktadır.
Ancak, Sina Yarımadası’ndaki önemli ve devam eden Mısır askeri varlığı, başlangıçta İsrail’in IŞİD karşıtı operasyonlar için rızasıyla gerçekleşmiş olsa da, 7 Ekim 2023 Hamas saldırısından sonra ölçeği ve “saldırgan doğası” nedeniyle İsrail’in endişelerini artırmaktadır. Bazı İsrailli analistler, bunun Mısır liderliğinin İsrail’i potansiyel bir gelecekteki düşman olarak gördüğünü gösterdiğini öne sürmektedir.
En üst düzeyde, Mısırlı karar vericilerin İsrail’i “genişlemeyi arzulayan emperyalist bir devlet” olarak gördüğü algılanmaktadır. Bu algı, on yıllardır devlet destekli İsrail karşıtı ve antisemitik kışkırtmalarla pekişmekte, pragmatik iş birliğini sınırlayan düşmanca bir iç ortam yaratmaktadır.
Ekim 2023’ten itibaren Gazze çatışmasının etkisi büyüktür. Mısır, Katar ve ABD ile birlikte İsrail ve Hamas arasındaki ateşkes ve rehine takası görüşmelerinde kilit bir rol oynamıştır. Mısır’ın endişeleri, Gazze’den Sina’ya Filistinlilerin zorla yerinden edilme korkusuyla artmaktadır; bu durum, Filistinlilerle kültürel yakınlığa rağmen Mısır halkı tarafından geniş çapta reddedilmektedir. İsrail’in Refah geçidi üzerindeki kontrolü ele geçirmesi, sınır güvenliği ve insani yardım akışlarına başka bir karmaşıklık katmanı eklemiştir. İnsani yardım koordinasyonu konusunda, İsrail’in geçişleri yeniden açması ve Gazze’ye yardımı artırması, Hamas tarafından yönlendirilmesini önleyici tedbirlerle birlikte anlaşmalarda yer almaktadır.
Ekonomik boyutlarda ise enerji ticareti önemli bir yer tutmaktadır. İsrail, doğal gazı Mısır’a ihraç etmekte olup, bu ticaret 7 Ekim saldırılarından sonra geçici bir duraklamanın ardından yeniden başlamıştır. Derin ideolojik farklılıklara ve kamuoyuna rağmen, Sina ve Gazze’deki cihatçı hareketleri kontrol altına alma konusundaki ortak çıkarlar nedeniyle stratejik bir güvenlik iş birliği sürmektedir. Ancak, temel güvensizlik ve bölgesel olayların farklı yorumları, ilişkiyi şekillendirmeye devam etmektedir.
Mısır-Etiyopya İlişkileri: Nil’in Süregelen Meydan Okuması
Etiyopya, Büyük Etiyopya Rönesans Barajı’nın (GERD) Temmuz 2025’te tamamlandığını ve Eylül’de açılışının planlandığını duyurmuştur. Etiyopya, barajı elektrik üretimi ve ekonomik büyümesi için hayati görmekte ve 5000 megawatt’tan fazla enerji üretmeyi hedeflemektedir.
Mısır ise, tatlı suyunun yaklaşık %90’ı için Nil’e bağımlı olduğundan, GERD’yi su güvenliği için “varoluşsal bir tehdit” olarak görmektedir. Nil’deki su payının önemli ölçüde azalmasından ve tarımı üzerindeki olumsuz etkilerden endişe duymaktadır.
Yıllarca süren üçlü müzakerelere (Mısır, Etiyopya, Sudan) rağmen, barajın doldurulması ve işletilmesi konusunda bağlayıcı bir anlaşmaya varılamamıştır. Müzakereler Temmuz 2025’te bir çıkmaza girmiş, Mısır, Etiyopya’yı uzlaşmazlık ve müzakereleri zaman kazanma aracı olarak kullanmakla suçlamıştır.
Mısır, uluslararası desteği (Çin ve İtalya dahil) azaltmak için diplomatik girişimler de dahil olmak üzere çeşitli stratejiler izlemiş ve “kendini savunma hakkını” saklı tuttuğunu belirtmiştir. Ayrıca, potansiyel su kaybını telafi etmek için tuzdan arındırma tesisleri gibi maliyetli yerel projelere girişmiştir. Mısır, Etiyopya’nın komşu ülkeleriyle ortak savunma ve askeri iş birliği anlaşmaları da yapmıştır (örneğin, Somali’ye asker konuşlandırmak), bu da diplomatik çabalarına “ince bir güç gösterisi” dahil etme yönünde bir değişime işaret etmektedir. Bazı analistler, Kahire’nin artık sadece barajın tamamlanmasına karşı çıkmak yerine, Etiyopya’nın Kızıldeniz’e erişimini kısıtlamaya odaklandığını öne sürmektedir.
Çin’in bu konudaki tutumu ise nüanslıdır. Mısır, Çin’in GERD’ye desteğini baltalamaya çalışsa da , Çin’in KYG aracılığıyla Afrika’daki daha geniş angajmanı ve iç işlerine karışmama politikası, herhangi bir tarafı yabancılaştırmayacak hassas bir dengeyi sürdürmesi anlamına gelmektedir.
Mısır’ın ekonomik kırılganlıkları (örneğin, Husilerin saldırıları nedeniyle Süveyş Kanalı gelir kaybı ) ve su güvenliği endişeleri (GERD) birbiriyle bağlantılıdır. Bu durum, stratejik çeşitlendirme ve dolarizasyondan uzaklaşma çabaları için daha güçlü bir itici güç oluşturmaktadır. Bu dış baskılar kümülatif bir etki yaratmakta, Çin gibi alternatif finansal ve ekonomik ortaklıklar arayışını ulusal istikrar için sadece arzu edilir değil, aynı zamanda zorunlu hale getirmektedir. Bu, görünüşte farklı konuların dış politikayı nasıl şekillendirdiğini ve ekonomik özerklik için çok yönlü bir baskı oluşturduğunu göstermektedir.
Mısır’ın ABD ile ilişkilerindeki (örneğin, yardım koşulları, silah kısıtlamaları) ve ABD’nin arabuluculuk çabalarına rağmen çözülemeyen GERD anlaşmazlığındaki sürekli zorluklar, geleneksel ittifaklarının tüm stratejik ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz kaldığını ortaya koymaktadır. Bu durum, Mısır’ı farklı koşullar ve yetenekler sunan ve benzer koşullar dayatmayan Çin gibi ortakları keşfetmeye ve pekiştirmeye daha da teşvik etmektedir. Bu, Mısır’ın stratejik esnekliğini artırmaktadır.
V. Sonuçlar ve Gelecek Görünümü
Mısır İçin
Yerel para birimi anlaşmaları, daha geniş finansal iş birliği ve BRICS üyeliği ile birlikte, Mısır’ın ekonomik özerkliğini önemli ölçüde artırma, ABD doları dalgalanmalarına karşı kırılganlığını azaltma ve ticaret ve yatırım ortaklarını çeşitlendirme potansiyeli taşımaktadır. Bu durum, daha istikrarlı büyüme yolları sağlayabilir. Çin’in altyapı ve endüstriyel yerelleşmeye yönelik önemli yatırımları, yerel para birimi mekanizmalarıyla kolaylaştırılarak, Mısır’ın Vizyon 2030 kalkınma hedeflerine katkıda bulunmaya devam etmesi beklenmektedir.
Ekonomik kazanımlara rağmen, Mısır, özellikle çözülemeyen GERD anlaşmazlığı ve Gazze’deki değişken durumdan kaynaklanan karmaşık güvenlik sorunlarıyla karşılaşmaya devam edecektir. Çeşitlendirilmiş ortaklıklarını bu sorunları ele almak için kullanma yeteneği kritik olacaktır. Mısır’ın geleneksel Batılı müttefikleri ile yükselen Doğu güçleri arasındaki stratejik dengeleme eylemi muhtemelen yoğunlaşacak ve tüm ortaklardan maksimum fayda sağlarken taraf tutmaktan kaçınmak için ustaca diplomasi gerektirecektir.
Çin İçin
Mısır’ın Yuan’ı ticaret ödemeleri için benimsemesi ve Çin finansal altyapısının (CIPS, UnionPay) genişlemesi, Pekin’in para birimini uluslararasılaştırma ve doların hegemonyasına meydan okuma yönündeki uzun vadeli stratejisinde, özellikle kilit gelişmekte olan pazarlarda önemli bir adımı temsil etmektedir. Daha derin finansal entegrasyon, KYG projelerini kolaylaştırmakta, Çin’in jeopolitik olarak kritik bir bölgedeki ekonomik ayak izini ve etkisini pekiştirmektedir. Koşulsuz yardım ve yatırım odaklı bir yaklaşım sunarak, Çin, geleneksel müttefikler arasında ABD etkisini etkili bir şekilde aşındırmakta ve daha çok kutuplu bir küresel düzene katkıda bulunmaktadır.
Bölgesel Jeopolitik İçin
Mısır’ın ekonomik ihtiyaçları ve stratejik hedefleri tarafından yönlendirilen dış politikasındaki değişim, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da çok kutuplu dinamiklerin daha geniş eğilimine katkıda bulunmaktadır; burada büyük güçler etki için rekabet etmektedir. Geleneksel ittifakların tamamen terk edilmesi olası olmasa da, Mısır gibi bölgesel aktörlerin artan ortaklık çeşitliliği, ideolojik uyumdan ziyade belirli ulusal çıkarlar tarafından yönlendirilen daha akışkan ve işlemsel ittifaklara yol açabilir. Bölge, özellikle ABD ve Çin arasında ekonomik, teknolojik ve askeri alanlarda yoğunlaşan bir rekabet görmeye devam edecektir. Mısır’ın bu rekabette yol alma yeteneği, diğer gelişmekte olan ülkeler için bir test vakası olacaktır.
Mısır’ın bu yaklaşımı, stratejik öneme sahip ülkelerin, büyük güç rekabeti karşısında giderek “stratejik belirsizlik” veya “bağlantısızlık” stratejisi benimseyeceği bir geleceğin sinyalini vermektedir. Bu ülkeler, münhasır taahhütler olmaksızın birden fazla ortakla etkileşim kurarak çıkarlarını maksimize etmeye çalışacaklardır. Mısır’ın “taraf seçmeden veya pasif bir şekilde sürüklenmeden” ve “büyük güçlerle ilişkilerini dengeleyerek” hareket etmesi, dış politika doktrininde temel bir değişime işaret etmektedir. Hem ABD hem de Çin ile, hatta askeri olarak bile , tam bir bağlılık olmaksızın etkileşim kurma yeteneği, karmaşık bir küresel ortamda maksimum esneklik ve kaldıraç sağlamaya yönelik bilinçli bir stratejiyi ifade etmektedir.
ABD’nin askeri ve ekonomik yardımlar yoluyla geleneksel nüfuzu , Çin’in ekonomik devlet yönetimi (yatırımlar, borç takasları, yerel para birimi ticareti) ve “koşulsuz” angajman sunma istekliliği ile zorlanmaktadır. Bu durum, bölgedeki nüfuz araçlarında uzun vadeli bir değişime işaret etmektedir; burada ekonomik teşvikler ve altyapı geliştirme, geleneksel güvenlik yardımından giderek daha fazla ağır basabilir. ABD’nin koşullu yardımı ile Çin’in “koşulsuz” yaklaşımı arasındaki zıtlık dikkat çekicidir. Çin’in büyük yatırımları ve borç takası , farklı bir nüfuz türünü göstermektedir. Bu, askeri yardımın önemli olmaya devam etse de, ekonomik entegrasyon ve kalkınma yardımının, algılanan siyasi bağlar olmaksızın somut faydalar sunarak bölgesel uyumları şekillendirmede eşit derecede, hatta daha güçlü araçlar haline geldiğini ima etmektedir.