Pekin’deki AB-Çin Zirvesi Diplomatik Krize Döndü
Avrupa Birliği (AB) ile Çin arasındaki ilişkiler, 24 Temmuz’da Pekin’de yapılması planlanan zirve öncesi diplomatik ve ekonomik çatışmalara sahne oluyor. Zirvenin diplomatik ilişkilerin 50. yılı şerefine yapılması planlansa da, iki taraf arasındaki anlaşmazlıklar zirveyi zayıflattı. Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ile doğrudan görüşme isteği, AB’nin toplantının yerini Pekin’e taşımasına neden oldu. Buna karşın Çin, Ursula von der Leyen’in bazı stratejik sanayi ziyaretlerini iptal etti.
Ticaret Dengesi Avrupa’nın Aleyhine: Çin Fazlasını Katlıyor
AB’nin Çin’le olan ticaret açığı dramatik biçimde büyüyor. 2025’in ilk yarısında Çin’in AB’ye ihracatı %7 artarken, AB’nin Çin’e ihracatı %6 düştü. 2024 verilerine göre Çin, AB’ye 560 milyar dolar mal satarken, AB’nin Çin’e ihracatı yalnızca 230 milyar dolarda kaldı. Bu dengesizlik, özellikle otomotiv ve teknoloji gibi stratejik sektörlerdeki rekabeti daha da sertleştiriyor.
Elektrikli araçlar (EV’ler) bu dengeyi daha da bozuyor. Çinli üreticiler, Avrupa EV pazarının %10’unu kontrol etmeye başladı ve araçlar %20’ye kadar daha ucuz. Bu rekabet, BYD gibi firmaların Avrupa’daki pazar payını genişletmesini sağlıyor. AB bu yüzden %45.3’e varan gümrük tarifeleri getirse de etkisi sınırlı kaldı.
Nadir Toprak Savaşları ve Tedarik Krizi
Çin’in nadir toprak elementleri üzerindeki ihracat kısıtlamaları, Avrupa’nın otomotiv, savunma ve yarı iletken üretimini zora soktu. Tedarik zincirleri sekteye uğrarken, üreticiler bazı hatları geçici olarak kapatmak zorunda kaldı. Ursula von der Leyen, Çin’in bu durumu “jeoekonomik şantaj” aracı olarak kullandığını belirtti.
Siber Saldırılar ve Rusya İttifakı: Güvenlik Anlaşmazlığı Derinleşiyor
Çin’in Rusya’ya verdiği teknolojik ve lojistik destek, AB tarafından doğrudan tehdit olarak algılanıyor. Çinli Bakan Wang Yi, Rusya’nın olası yenilgisinin Amerika’nın dikkatini Asya’ya çevireceğini söyleyerek bu stratejik iş birliğini savundu. Öte yandan Çin kaynaklı siber saldırıların artışı, özellikle Çekya ve Baltık ülkelerinde alarma yol açtı. AB, bu tür faaliyetlere karşı “maliyet yükleme” politikaları üzerinde çalışıyor.
Tayvan Gerilimi ve Çin’in AB’yi Bölme Stratejisi
Çin, Tayvan üzerindeki Avrupa sembolik desteklerinden (örneğin Almanya savaş gemilerinin Tayvan Boğazı’ndan geçmesi) rahatsız. Pekin, AB bütününden çok, Almanya ve Fransa gibi güçlü üyeleri ikna etme stratejisine yönelmiş durumda. Almanya, AB’nin Çin’e olan ihracatının %40’ını oluşturuyor. Şansölye Friedrich Merz’in yıl sonuna doğru Çin’i ziyaret etmesi planlanıyor.
Türkiye İçin Riskler ve Fırsatlar
🔍 Riskler:
- Ticaret Sıkışıklığı: AB ile Çin arasındaki ticaret çatışması, Türkiye’nin tedarik zincirinde ikincil zararlar yaratabilir. Özellikle Çin’in nadir toprak kısıtlamaları Türkiye’nin ihracat yaptığı Avrupa’daki üreticileri sekteye uğratabilir.
- Rekabet Baskısı: Çinli EV üreticilerinin Avrupa pazarına girişi, Türkiye merkezli otomotiv ihracatçılarını fiyat baskısı altına sokabilir.
🚀 Fırsatlar:
- Yeniden Konumlanan Tedarik Zincirleri: Avrupa’nın Çin’e olan bağımlılığını azaltma çabaları, Türkiye’nin “yakın tedarikçi” olarak konumunu güçlendirebilir.
- Nadir Toprak ve Maden Politikaları: Türkiye’nin maden stratejileri (örneğin bor, nadir toprak elementi arayışları) bu jeopolitik konjonktürde stratejik değer kazanabilir.
Bsekonomi Notu:
Çin ve AB arasındaki diplomatik-soğuk savaş, tedarik zincirlerini yeniden şekillendiriyor. Türkiye, bu kriz ortamında jeopolitik esneklik ve üretim kapasitesi sayesinde “ikincil merkez” konumuna aday. Ancak fırsatları değerlendirmek için teknoloji yatırımları, dış ticaret stratejisi ve üretim teşvikleri hızla güncellenmeli.