BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
Donald Trump tehditler savuruyor—ve son tarihleri uzatıyor.
Dünyanın ticaret sistemi artık bir reality şova dönüşmüş durumda. “Sizi, Dünyanın Bir Numaralı Pazarı olan Amerika Birleşik Devletleri’nin olağanüstü ekonomisine katılmaya davet ediyoruz,” dedi Başkan Donald Trump 7 Temmuz’da birçok ticaret ortağına gönderdiği mektuplarda. Ardından, 1 Ağustos’ta yürürlüğe girecek gümrük vergileriyle tehdit etti: Japonya ve Güney Kore için %25, Endonezya için %32 ve Tayland için %36.
Bu son tarih ne kadar ciddi? Trump ilk olarak 2 Nisan’da “karşılıklı” tarifeleri duyurmuş, ardından bir hafta içinde geri adım atarak ülkelere anlaşmaya varmaları için 90 gün daha tanımıştı. 9 Temmuz’da sona erecek yeni süre yaklaşırken, “90 günde 90 anlaşma” vaadinin boşa çıkacağı netleşti. Müzakereciler yalnızca Britanya ve Vietnam’la iki “çerçeve” oluşturabildi. Başarısızlığı kabul etmek yerine, Trump bu kez daha da ileri giderek yeni bir son tarih belirledi ve tehditlerini dünyaya duyurdu.
Ticaret anlaşmalarının zaman aldığı ortaya çıktı. Japonya, Nisan ayında Başbakanı Ishiba Shigeru’nun Trump ile yaptığı dostane telefon görüşmesinin ardından öncelikli sıraya alındı. Japonya’nın baş müzakerecisi Washington ziyaretinde kameralar önünde MAGA şapkası bile taktı. Ancak üç ay içinde yedi tur görüşme yapılmasına rağmen, ABD ticaret anlaşmalarının ne kadar yavaş ilerleyebileceğini görmüş oldu. Anlaşmalar genellikle 18 ayda sonuçlanır çünkü karmaşıktır ve siyasi riskler barındırır. Trump, Japonya ile yapılan görüşmelerde ticaret açığından savunma harcamalarına, otomobillerle ilgili düzenlemelere kadar tüm sorunların çözülmesini isterken, Japonya’nın da kendi sınırları var. Hükümet, 20 Temmuz’daki üst meclis seçimleri öncesinde çiftçileri kızdıracak ya da otomotiv sektörünü riske atacak hiçbir tavize yanaşmıyor. Ayrıca, Japon otomobillerine yönelik Amerikan tarifeleri zaten başka bir düzenleme kapsamında uygulanıyor ve 9 Temmuz tarihiyle bağlantılı değil.
Güney Kore ile yapılan ticaret görüşmelerinde ise hedeflerin net olmaması dikkat çekiyor. Mart ayında Trump, bu ülkenin Amerika’dan dört kat fazla tarife uyguladığını iddia etti ve yetkilileri şaşırttı. Oysa Güney Kore, Trump’ın ilk döneminde yeniden müzakere edilen bir serbest ticaret anlaşması kapsamında, Amerikan sanayi ürünlerine uyguladığı tarifeleri neredeyse sıfıra indirmiş durumda. Geçtiğimiz hafta Güney Kore Cumhurbaşkanı Lee Jae-myung, “Taraflar ne istediklerinden tam olarak emin değil,” dedi. O tarihten bu yana gündem daha da genişledi. Amerika, teknoloji şirketlerine uygulanan dijital vergiler, Amerikan askerlerinin masraflarının paylaşımı, Netflix gibi platformlar için ağ ücretleri, Güney Kore’nin gemi inşa yatırımları, Alaska’daki boru hattı yatırımı ve Google gibi şirketlerin konum bazlı veri ihracatına getirilen kısıtlamalar gibi konuları gündeme taşıdı.
Trump’ın belirlediği gümrük tarifesi tarihi birçok durumda üç hafta daha uzatılmış durumda ve bu da Amerika’nın ticaret ortaklarını zor bir hesaplamayla baş başa bırakıyor. Bu ülkeler, Trump’ın bir kez daha erteleme yapabileceğini tahmin etseler de buna güvenemiyorlar. İlişkilerin kötüleşmesi durumunda ihracata bağımlı bu ülkelerin ABD’den daha fazla zarar göreceğini bildikleri için, Trump’a karşı elleri zayıf. Çoğu ülke, Amerikan gazı ve tarım ürünlerinden daha fazla satın almayı taahhüt ederek ya da bazı düzenlemeleri değiştirerek bu tehdidi hafifletmeye çalışacak. Ancak bazı tavizler iç siyasette büyük risk taşıdığı için zaman kazanmaya ve sınırlı ödünlerle süreci uzatmaya çalışacaklar. Amaç, tarifelerin tamamını önleyecek kadar ödün verip, tamamen teslim olmaktan kaçınmak.
On iki ülkeden fazlasına gümrük tarifesi mektupları gönderilmiş durumda ve önümüzdeki günlerde daha fazlası gönderilecek. Şimdilik bu listede bir ülke eksik: Avrupa Birliği. Kanada, Çin ve Meksika ile ayrı görüşmeler yürütülürken; Britanya ve Vietnam anlaşmaya dahil oldu. AB ise hâlâ masada kalan en büyük ortak. Avrupa, %10’luk bir tarife oranını sabitleyen bir ön anlaşmayı hızla tamamlamaya çalışıyor. Uçak parçaları, şarap ve otomotiv sektörü için muafiyetler istiyor. Özellikle Avrupa’da üretim yapan otomobil firmalarının ABD’ye daha fazla araç ihraç etmesine imkân tanıyacak şartlar arıyor. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, ABD’li teknoloji firmalarına dijital düzenlemelerde esneklik tanınabileceğini ve Çin konusunda daha yakın işbirliği kurulabileceğini ima etti. Buna rağmen, AB yetkilileri, görüşmeler başarısız olursa uygulanabilecek karşı tedbirler üzerinde de çalışıyor. Yetkililer, önümüzdeki günlerde imzalanabilecek dar kapsamlı bir “ilkesel anlaşma” üzerinde mesai yapıyor. Eğer bu anlaşma imzalanırsa, diğer ülkeler hem kıskançlıkla izleyebilir hem de AB’nin olası misilleme tehdidinin işe yarayıp yaramadığını merak edebilir.