BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
Günahın yükü, seküler bir kıtada da hissedilebilir mi?
Günahın yükünü, artık neredeyse tamamen seküler hale gelmiş bir kıtada — günümüzdeki Avrupa’da — hissetmek mümkün mü? Belçika, sendikalı seks işçileriyle fuhşun neredeyse heyecan uyandırmadığı bir ülke. Esrar tüketimi, neresi olursa olsun, Almanya’da bile yasal. Piyangolar ya da mobil uygulamalarla yapılan kumar hemen her yerde tartışmasız kabul görüyor. Ama sosyal onayın baskısını gerçekten hissetmek istiyorsanız, İsveç’te bir şişe şarap almaya çalışın.
1955’ten beri, devlete ait bir tekel olan Systembolaget, içki içmekte ısrar edenlere alkolü isteksizce dağıtıyor. Bu sistem neredeyse kınamayı bünyesinde barındırıyor. Mağazalar seyrek; pazar günleri kapalı. Bir tanesini bulursanız, raflar arasında gezinirken çekici bağbozumu afişleri falan beklemeyin: iç tasarımın havası biraz Arnavutluk devlet dairesi, biraz da eczane. İndirim yok, sadakat programı da. Şaraplar soğutulmadan satılıyor, çünkü müşteri o anda içmeye heveslenebilir diye korkuluyor. Kasada ödeme sırası bekleyen müşteriler, “pişmanlık sepeti” adı verilen bir bölümden geçiyor; burada nazikçe bazı şişeleri bırakmaları öneriliyor. Görünen o ki İsveç usulü cehenneme giden yol, ılık sauvignon blanc şişeleriyle döşeli.
Hem de pahalı olanlarla. Çünkü sadece Systembolaget’in kârı değil, sattığı ürünlere uygulanan ağır tüketim vergileri de devlete gidiyor. İster restoranda ister mağazada olsun, alkol göz yaşartıcı derecede pahalı: İsveç’te içki hem aklı uyuşturuyor hem cüzdanı hafifletiyor. Avrupa genelinde bu tür “davranışsal vergiler”, sosyal devletlerin artan yükünü taşımak için ana akım bir mali kaynak haline geldi. Sigara içenler, neredeyse Weimar Almanyası tarzında enflasyonlu zamlarla yaşamaya alıştı. Fransa ve Polonya dahil 12 Avrupa ülkesi, şekerli içeceklere vergi uyguluyor. Enerji vergileri, arabası gezegen ısıtan benzinle çalışan sürücülere darbe indiriyor. Bu “günah vergileri”, Avrupalı siyasetçilerin iki büyük tutkusunu tatmin ediyor: halka dadanmak ve kamu kasasını doldurmak. Ne yazık ki bu iki tutku birbirine zıt, çünkü günah pahalıya patladıkça, günahkâr azalıyor.
Avrupa’nın günah vergilerine özel gerekçesi
Avrupa, alkol, sigara ve benzinden oluşan bu “günah üçlüsünü” vergilendirme konusunda özel — hatta tartışmalı — bir gerekçeye sahip: Kamu tarafından finanse edilen sağlık sistemleri, vatandaşların kötü alışkanlıklarının faturasını eninde sonunda ödemek zorunda kalıyor ve toplumun tamamı iklim değişikliğine uyum sağlama maliyetini karşılıyor. Bu tür “dışsallıkları” vergi yoluyla azaltmak, kökeni 17. yüzyıldaki İngiliz tütün vergilerine kadar giden eski bir uygulama. Ancak bu vergiler zamanla sadece bir dürtü değil, ağır bir darbe halini aldı.
- İrlanda’da bir paket sigara 18 avroya (21 dolar) mal oluyor, bunun %80’i doğrudan devlete gidiyor.
- İsveç’te bir şişe Absolut votka yaklaşık 14 avro tüketim vergisi içeriyor, bu da mağaza fiyatının yarısından fazlası.
- Hollanda, her litre benzine 0.79 avro vergi ekliyor — galon başına 3.55 dolara eşdeğer; bu da ABD’deki pompa fiyatlarından daha fazla.
Alkol ve sigara, Avrupa bütçelerine yılda 100 milyar avrodan fazla kazandırıyor; enerji vergileri bunun iki katı. Bu, bazı hükümetler için oldukça önemli bir gelir kaynağı: Bulgaristan’da çevre ve tüketim vergileri, toplam devlet bütçesinin yaklaşık %10’unu oluşturuyor.
Günah azalınca bütçe de küçülüyor
Ancak günah vergilerinin olumsuz yanı, insanların kötü alışkanlıklarından vazgeçmeye başlamasıyla birlikte devletin gelirlerinin de düşmesi. Sigara ve alkol tüketimi, son on yıllarda önemli ölçüde azaldı. Bunun yüksek vergiler yüzünden mi yoksa başka nedenlerden mi olduğu tartışmalı. Ancak genç Avrupalılar, hem cinsel davranışlar hem yasadışı uyuşturucular gibi vergilendirilmeyen alanlarda bile ebeveynlerinden daha “düzgün” davranıyor. Sonuç olarak, içki ve sigaradan elde edilen vergi gelirleri, son on yılda GSYH’ye oranla yaklaşık %20 düştü.
Yeşil vergiler, bütçede daha da büyük boşluklar açabilir.
- 2035’te AB’de içten yanmalı motorlu araç satışı sona erecek.
- 2050’ye kadar net sıfır karbon salımı hedefi var.
Maliye bakanları buna dayanamayabilir. Günah aksesuarlarının satışındaki düşüş ileride olumlu etki yaratsa da, vergi gelirlerindeki azalma hemen hissediliyor.
Vergi adaletsizliği ve siyasi huzursuzluk
Günah vergilerinin başka sorunları da var: Genellikle gelirinin daha büyük kısmını içki, sigara ve kumara harcayan yoksullar üzerinde orantısız bir yük oluşturuyor. Ayrıca bu vergiler tek bir ülke tarafından uygulandığında kolayca aşılabiliyor. Avrupa Birliği içinde insanlar, daha düşük vergi uygulayan komşu ülkelere gidip Marlboro, konyak ve dizel stoğu yapabiliyor.
Hiçbir vergi sevilmez ama benzin vergileri insanların sinirini özel olarak bozar.
- 2018’de Fransa’da yakıt vergilerinin artması “sarı yelekliler” protestolarını tetiklemişti.
Bir de şu tartışmalı argüman var: Kötü alışkanlıklar kamu maliyesi için faydalı olabilir mi?
- 2001 yılında, Philip Morris’in Çekya şubesi, sigara içenlerin daha genç yaşta öldüğü için devleti emeklilik, sağlık ve barınma masraflarından kurtardığını savunan bir rapor yayımlamıştı.
Bir vergi memurunun itirafları: Yeni günahlar aranıyor
Mevcut günah vergilerinden elde edilen gelirler düşerken, maliye bakanları yeni günahlar arıyor.
- Şekerli içeceklerden sonra sırada et olabilir: Metan gazı salan inekler, iklim değişikliğiyle mücadelenin bir sonraki cephesi.
Avrupa Birliği, doğrudan bütçesini finanse etme umuduyla yeni vergi alanları arıyor.
- Geri dönüştürülmeyen plastik ürünlere uygulanan vergiler hâlihazırda AB kasasına akıyor.
- 16 Temmuz’da Avrupa Komisyonu, tütün tüketim vergilerini sadece sigarayı değil, elektronik sigarayı da kapsayacak şekilde genişletmeyi ve karbon izinlerinden elde edilen gelirin bir kısmını doğrudan AB’ye aktarmayı önerdi.
Neden burada duralım ki?
Sigara içmek, içki içmek ve gezegeni kaynatmak kötü elbette. Ama politika yapıcılar, vergilenecek yeni günahların listesini güncelleyebilir.
- Toplu taşımada kulaklık takmadan video izleyenlerin gelir vergisi üç katına çıkarılsa, aklı başında bir Avrupalı karşı çıkar mıydı?
- Paris kafelerini Instagram fonuna çeviren sosyal medya influencer’larına yönelik bir turizm vergisi? Charlemagne seve seve onaylardı.
- Elektrikli scooterlar da ayrı bir dert.
Ancak şunu da unutmayalım: Bağımlılıklara vergi koymak kolaydır, ama siyasetçilerin bu vergilere bağımlı hale gelmesi daha da kolaydır.