
Avrupa’nın bağımlılıklarından kurtulma süreci…
Avrupa büyük oranda güvenlikte ABD’ye, ekonomide Çin’e ve enerjide Rusya’ya bağımlı bir hale gelmişti. Ukrayna savaşı ile enerjide Rusya’ya bağımlılığını kendisine yüksek maliyetlere yol açsa da hızla azaltıyor. Ekonomi, ticaret ve kritik ham maddelerde Çin’e olan bağımlılığını da makul seviyelere çekmeye çalışıyor. Trump ile de ABD’ye dayandığı güvenlik bağımlılığını artık azaltmak zorunda. Dürüst olmak gerekirse, Avrupalılar güvenliklerini 80 yıl boyunca ABD’ye emanet etmekten çok memnundular çünkü bu, kendi başlarının çaresine bakmaktan daha ucuz ve daha kolaydı. Ancak bu, malum Trump ile sona erdi. Ve sonuçta Avrupa bugüne kadar güvendiği güvenlik mimarisine artık güvenemeyecek durumda. Nasıl ki Avrupa, ekonomisinin önemli bir bölümünün Çin’e olan bağımlılığını artık azaltılması gereken bir risk olarak görülüyorsa, güvenlik politikalarında Trump’ın ABD’sine olan bağımlılık da artık bir tehdit olarak görülüyor. Ve karşı önlemler alınmaya çalışılıyor. Örneğin AB ve NATO üyesi Portekiz hükümeti, Trump’ın tutumu nedeniyle Amerikan F-35 savaş uçağı alımını yeniden gözden geçirdiğini açıkladı. Portekiz, Beyaz Saray’ın yedek parça ya da yazılım güncellemelerinin teslimatını engellemesi halinde hava kuvvetlerinde artık operasyonel olmayan herhangi bir uçak istemiyor. ABD’den F-35 jetleri sipariş etmiş olan Almanya bile benzer düşüncelere sahip: Berlin, artık Avrupa için iyi bir ortak olmak istemeyen bir ülkeden savaş uçağı almayacağını söylüyor.
Beyaz Kitap…
AB Komisyonu dün Avrupa savunma politikasının geleceğine ilişkin bir Beyaz Kitap sundu. Avrupa’nın acil bir durumda ABD’nin yardımı olmadan kıtayı Rusya’ya karşı savunabilmesi için ordularını hangi askeri teçhizatla donatması gerektiğine dair sayfalarca fikir ve öneri. Şu anda Avrupalılar modern, yüksek yoğunluklu ve uzun süreli bir savaş yürütmek için ihtiyaç duydukları hemen her şeyden yoksunlar: Hava savunması, topçu birlikleri, savaş uçakları, SİHA’lar, tanklar, uydular, mühimmat ve tabii asker gücü…
AB Komisyonu bu “kapasite açığının” mümkün olan en kısa sürede ve 2030’a kadar kapatılmasını hedefliyor. AB ülkelerine silahlanma konusunda mali hareket alanı sağlamak amacıyla Komisyon, önümüzdeki 4 yıl boyunca üye ülkelerin yıllık ulusal açığı hesaplanırken ekonomik çıktının %1.5’ine kadar olan savunma harcamalarının dahil edilmesi kuralını artık gevşetiyor. AB kurallarına göre bu oran %3’ü geçemez. Dolayısıyla Brüksel, üye devletlerin silah tedarik etmek için borçlarını arttırmalarına izin veriyor. Bu yolla toplam 650 milyar Euro ayrıca toplanabilir.
Buna “Avrupa için Güvenlik Eylemi” ya da kısaca SAFE olarak adlandırılan yeni bir finansman aracı eklenecek. Bu, AB Komisyonu tarafından borçlanma yoluyla doldurulacak ve 150 milyar Euro’yu içerecek bir mali platform. AB üyesi ülkeler, kapasite boşluklarını doldurmak amacıyla diğer Avrupa ülkeleriyle birlikte savunma ekipmanı satın almak için bu platformdan kredi alabilecekler. AB daha önce de Ukrayna’ya silah tedariki için benzer programlar başlatmıştı. Ancak SAFE ile yeni olan şey, bu parayla tedarik edilen savunma ekipmanının Avrupalı şirketlerden gelmesi ve ağırlıklı olarak Avrupa’da üretilmesi yönündeki alışılmadık derecede katı şarttır. Bu sayede Avrupa savunma sanayinin ABD’ye ayak uydurabilmesi ve Avrupa ordularına yeterli savaş teçhizatı sağlayabilmesi amaçlanıyor. Önümüzdeki dönemin konusu ise buradaki Avrupa kapsamının sınırları olacak; Türkiye, Britanya, Norveç, Ukrayna’nın bu programlara eklemlenmesi. Şimdilik ilk raundu Fransa’nın öncülük ettiği “Avrupalı Satın Al” kampının kazandığı görülüyor.