
Almanya’da 23 Şubat’ta yapılacak erken genel seçim öncesinde partilerin seçim vaatlerinde özellikle ekonomi ve göç politikaları öne çıkıyor. Başbakan Olaf Scholz’un Federal Meclisten güvenoyu alamamasıyla başlayan erken seçim sürecinde, partiler gelecek 4 yıla yönelik planlarını seçim programlarında detaylandırıyor.
Ekonomideki belirsizlik, artan enflasyon, enerji fiyatlarının yükselmesi, şirket iflaslarının artması ve yapısal sorunlar, seçmenin gözünde en kritik konular arasında yer alıyor. Öte yandan, iltica başvurularındaki artış ile birlikte göç politikası da seçim kampanyalarının başlıca gündem maddesi olmuş durumda.
Hristiyan Birlik Partileri (CDU/CSU), “Almanya’da siyasi değişim” başlıklı 80 sayfalık seçim programında ülkeye göçün acilen sınırlandırılması gerektiğini vurguluyor. Bu kapsamda:
Ekonomide ise rekabet gücünü artırma ve vergi yükünü azaltma hedefleniyor. Şirketlere uygulanan vergilerin düşürülmesi, bürokrasinin azaltılması, sosyal güvenlik katkı payının %40’a kadar düşürülmesi ve “Dayanışma Vergisi”nin kaldırılması planlanıyor. Ayrıca emeklilikte gönüllü çalışmak isteyenlere ayda 2 bin avroya kadar vergi muafiyeti sunulması da vaatler arasında.
Dış politikada, CDU/CSU Ukrayna’ya diplomatik, mali ve askeri destek verilmesini savunuyor. Programda, “İsrail’in yanında olunması ve askeri anlamda desteklenmesi” gerektiği belirtilirken, ülke içinde ise “İsrail nefretine” ve antisemitizme karşı daha sert cezalar talep ediliyor.
CDU/CSU, nükleer santrallerin kapatılmasını yeniden gözden geçirmek istiyor. Türkiye ile ilgili bölümde, “Türkiye’nin Avrupa için stratejik önemini sürdürdüğü” ancak AB değerlerinden uzaklaştığı gerekçesiyle üyeliğe karşı çıkıldığı ifade ediliyor.
Sosyal Demokrat Parti (SPD), 68 sayfalık seçim beyannamesinde göçün Almanya için büyük bir zorluk olduğunu ancak yaşlanan nüfusun ihtiyaçlarını karşılamak için göçmenlerin önemli olduğunu belirtiyor. Buna göre:
Ekonomide ise gıda ürünlerine KDV indirimi ve “Made in Germany” yatırımlarının teşviki öne çıkıyor. Ayrıca elektrikli araçlar 2035’e kadar vergiden muaf tutulacak.
SPD bu kez Türkiye’ye seçim programında yer vermese de Orta Doğu politikalarında barış görüşmelerinin desteklenmesi gerektiği görüşünü koruyor. İsrail-Filistin meselesine değinilerek, İsrail’in kendini savunma hakkının yanı sıra orantılılık ve sivillerin korunması vurgulanıyor. Aynı zamanda Gazze Şeridi’ndeki insani durumun “kabul edilemez” olduğuna dikkat çekiliyor ve İsrail’den yerleşim birimi inşasını durdurması talep ediliyor.
Aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD), seçim programında göç ve mülteci politikasının sertleştirilmesi üzerine yoğunlaşıyor. Programda “remigration” (geri gönderme) kavramı açıkça yer alırken:
AfD ayrıca nükleer santrallerin yeniden devreye alınmasını ve Rusya’dan doğalgaz alımının tekrar başlamasını savunuyor. AB’den çıkış ve avro ortak para biriminden vazgeçilmesi de partinin gündeminde.
Dış politikada, Rusya’ya uygulanan yaptırımların kaldırılmasını ve Ukrayna’nın AB ve NATO dışında kalmasını isteyen AfD, ABD ile iyi ilişkileri korumak gerektiğini belirtiyor. İmamlar için Almanca bilme ve Anayasa’ya bağlılık şartı talep eden AfD, gerekirse bazı Müslüman dernekleri ve camileri kapatmayı savunuyor. Yine de vasıflı işgücünün Almanya’ya gelmesine, katı kurallarla da olsa, olumlu bakıyor.
Yeşiller Partisi, seçim beyannamesinde sığınmacı hakları ve çevre dostu ekonomi vurgusuyla öne çıkıyor. Buna göre:
Ekonomide yenilenebilir enerji ve sürdürülebilir yatırım teşvikleri öne çıkarken, vatandaşların kendi elektriğini üretmesi kolaylaştırılacak. Ülkedeki kalifiye işçi açığını kapatmak için dijital göçmenlik ajansı kurulması vaat ediliyor.
Dış politikada Yeşiller, AB’nin genişlemesinden yana bir tavır sergileyerek Batı Balkanlar, Moldovya ve Gürcistan’ın birliğe katılımını destekliyor. Ulusal Güvenlik Konseyi kurulması ve savunma sanayisinin güçlendirilmesi de partinin öne çıkan hedefleri. Türkiye’ye dair ise “Avrupa ve Almanya ile ilişkilerin geliştirilmesi ve Türk sivil toplumunun desteklenmesi” gerektiği belirtiliyor. (Kaynak)
