ABD, Ukrayna’ya Silah Sevkiyatını Durdurdu: “Önce Amerika” Yaklaşımı Sahada
ABD Savunma Bakanlığı, Patriot hava savunma sistemleri, HIMARS roket mühimmatı ve 155 mm obüs mühimmatları da dahil olmak üzere Ukrayna’ya yapılması planlanan bazı stratejik silah sevkiyatlarını askıya aldı. Pentagon yetkilileri, bu kararın gerekçesi olarak “iç stokların kritik seviyelere yaklaşması” ve “önceliğin Amerikan ordusunun hazırlık seviyesini korumak” olduğunu belirtti.
Beyaz Saray sözcüsü Anna Kelly, kararın ABD’nin “Önce Amerika” öncelikleriyle uyumlu olduğunu ifade ederken, Ulusal Güvenlik Konseyi, Avrupa’daki müttefiklerin Ukrayna’ya destek konusunda daha fazla sorumluluk üstlenmesi gerektiğini vurguladı.
Ukrayna Savunma Bakanlığı’ndan yapılan değerlendirmelerde, sevkiyat kesintisinin cephedeki savunma kabiliyetlerini sekteye uğratabileceği uyarısı yapıldı. Özellikle doğu cephedeki mühimmat ihtiyacının yüksek olduğu bu dönemde, Batı desteğindeki gecikmelerin Rus ordusuna fırsat sağlayabileceği belirtiliyor.
Avrupa başkentlerinden gelen ilk tepkiler ise, kararın sürpriz olmadığını ancak riskli olduğunu ortaya koyuyor. Almanya ve Fransa, Ukrayna’ya desteğin süreceğini açıkladı, ancak Avrupa ülkeleri üzerindeki baskının arttığı görüldü.
BS Ekonomi Yorumu
Bu gelişme, sadece savaş alanındaki dengeyi değil, aynı zamanda küresel finans ve güvenlik mimarisini etkileyebilecek bir kırılma anına işaret ediyor. ABD’nin “Önce Amerika” yaklaşımı, Ukrayna’daki savaşın yükünü daha fazla Avrupa’ya bırakma stratejisine dönüşmüş durumda. Bu da NATO içinde kırılganlıkları artırabilir. Özellikle savunma sanayii hisselerinde bu gelişmeye paralel olarak Avrupa menşeli şirketlerde yükseliş, ABD savunma hisselerinde ise iç talep yönlü fiyatlamalar görülebilir.
Jeopolitik risk primlerinin yeniden artması beklenirken, Doğu Avrupa kurlarında baskı ve enerji emtialarında (özellikle doğalgaz) yukarı yönlü hareketlenmeler görülebilir. Ukrayna’ya olan destek kesintiye uğradıkça, Rusya’nın diplomatik manevra alanı da genişleyebilir. Bu da sadece cephe hattında değil, enerji fiyatlarında ve Avrupa güvenlik politikasında da taşları yerinden oynatabilir.