- ABD Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) Ağustos’ta %0,1 düşerek beklentilerin (%0,3 artış) tersine negatif geldi, Nisan’dan bu yana ilk kez eksiye geçti.
- Yıllık ÜFE %2,6 ile tahminlerin (%3,3) altında kaldı; çekirdek ÜFE de aylık %0,1 geriledi, resesyon sinyalleri güçlendi.
- Artunç Kocabalkan: “Bu veri buram buram resesyon kokuyor, TÜFE sonrası Fed kararıyla borsalarda ciddi bir realizasyon görebiliriz.”
Sosyal Medya Paylaşımı
Dr.Artunç Kocabalkan, verinin ardından sosyal medya hesabından şu açıklamayı yaptı:
“Normalde Amerikan Üretici enflasyon verisine yorum yapmam. Çok da önemli veri değil çünkü. Ancak bu veri buram buram resesyon kokuyor. Yarınki TÜFE sonrası Fed faiz kararı ile borsalarda ciddi bir realizasyon görme olasılığımız giderek artıyor.”
ABD’de Ağustos ayına ilişkin açıklanan Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE), piyasalara resesyon uyarısı niteliğinde geldi. Bloomberg anketine katılan ekonomistlerin %0,3 artış beklentisine karşın veri %0,1 gerileyerek Nisan 2025’ten bu yana ilk kez eksiye geçti. Temmuz ayında %0,7 artış kaydeden endeksin bu ani yavaşlaması, üretim maliyetlerindeki soğumanın hızlandığını gösteriyor.
Gıda ve enerji hariç çekirdek ÜFE de aylık bazda %0,1 düştü. Bu gelişme, sadece enerji fiyatlarındaki oynaklıktan değil, hizmet fiyatlarındaki %0,2’lik azalıştan da kaynaklandı. Yıllık ÜFE %2,6 seviyesinde gerçekleşerek %3,3 beklentisinin belirgin şekilde altında kaldı. Ayrıca Temmuz için daha önce %3,3 olarak açıklanan yıllık veri %3,1’e revize edildi. Yani üretici fiyatlarında hem aylık hem yıllık ölçekte aşağı yönlü bir eğilim netleşmiş durumda.
Bu tablo, ABD ekonomisinde talep yavaşlamasının barizleştiğine işaret ediyor. Üretici fiyatlarının düşmesi, firmaların maliyet baskılarının azaldığını ancak aynı zamanda talepte daralma yaşandığını ortaya koyuyor. “Buram buram resesyon kokuyor” ifadesi bu nedenle tam anlamıyla yerini buluyor.
Artık gözler 11 Eylül’de açıklanacak Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) verisine çevrilmiş durumda. TÜFE’nin beklentinin altında kalması, Fed’in 17–18 Eylül’deki toplantısında faiz indirimi kararını gündeme taşıyabilir. Piyasalarda şimdiden 25 baz puanlık indirim fiyatlanırken, yıl sonuna kadar toplamda 75 baz puana varan gevşeme ihtimali konuşuluyor.
Ancak Fed’in faiz indirimi paradoksal şekilde borsalar için ilk anda negatif bir fiyatlamaya yol açabilir. Çünkü indirim kararının temelinde resesyon korkusu olduğu algısı, yatırımcıların riskten kaçışına sebep olabilir. Kocabalkan’ın vurguladığı “borsalarda ciddi bir realizasyon” ihtimali işte bu noktada devreye giriyor. Eğer TÜFE de zayıf gelirse, yatırımcılar kazançlarını realize edip güvenli limanlara kayabilir.
Altın bu ortamda dikkat çeken varlık sınıfı. Negatif ÜFE ve düşük enflasyon beklentisi, Fed’in gevşemeci adımlarıyla birleştiğinde doların değer kaybetmesine yol açabilir. Bu da altın fiyatlarına destek sağlar. Nitekim bankaların yıl sonu altın tahminleri 3.600–4.500 dolar aralığında şekilleniyor. Jeopolitik riskler ve merkez bankalarının rezerv alımları bu beklentiyi güçlendiriyor.
Tahvil piyasasında da benzer bir görünüm söz konusu. Negatif ÜFE, faiz indirim ihtimalini artırdığı için getirilerde aşağı yönlü baskı yarattı. 10 yıllık tahviller 4,20–4,30 bandında dengelenirken, olası indirimler bu seviyeleri daha da aşağı çekebilir.
Sonuç olarak, ÜFE’nin beklenmedik negatif gelmesi, ABD ekonomisinde resesyon sinyallerini kuvvetlendirdi. Bu veri tek başına Fed’in yönünü belirlemeye yetmez ama yarınki TÜFE ile birleştiğinde tablo çok daha netleşecek. Eğer TÜFE de beklenti altında kalırsa, Fed’in faiz indirimi kesinleşecek ve bu karar borsalarda sert bir satış dalgasını tetikleyecek. Piyasalarda volatilitenin artacağı, yatırımcıların güvenli limanlara yöneldiği bir döneme giriyoruz.
ABD ÜFE verisi sadece teknik bir enflasyon göstergesi değil; büyümedeki yavaşlamanın barometresi oldu. Bu sinyal, Fed kararları ve global piyasalar üzerinde belirleyici olacak.
