Putin ve Trump Arasında Ukrayna, İran ve Orta Doğu
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ABD Başkanı Donald Trump arasında gerçekleşen dördüncü telefon görüşmesi, uluslararası diplomasi açısından kritik bir dönemeç olarak değerlendiriliyor. Yaklaşık bir saat on dakika süren görüşmede başlıca başlıklar Ukrayna savaşı, İran’ın nükleer programı ve Orta Doğu’daki istikrarsızlık oldu.
Ukrayna: İstanbul Görüşmelerinin Ardından Yeni Diplomasi Arayışı
Putin görüşmenin başında, İstanbul’da yapılan ikinci tur Rusya-Ukrayna doğrudan görüşmelerinin sonuçlarını detaylı şekilde Trump’a anlattı. Putin’in açıklamasına göre, taraflar arasında imzalanan mutabakat metinleri Moskova ve Kiev tarafından değerlendirilecek ve diplomasi kanallarının açık kalması umuluyor. Putin, bu görüşmeleri “yararlı” olarak nitelendirerek, diplomasi yoluyla çözümün hâlâ mümkün olduğuna dair bir pencere araladı. Bu vurgu, Zelensky yönetimi için de önemli bir mesaj niteliğinde.
ABD’nin İran Nükleer Programına Bakışı: Rusya’ya Yeni Rol
Putin-Trump görüşmesinde öne çıkan bir diğer konu ise İran’ın nükleer programına ilişkin müzakerelerin adeta kilitlenmesi oldu. Trump, bu konuda Rusya’nın desteğinin kritik olabileceğini ifade ederek, Moskova’nın Tahran yönetimi üzerinde etkili bir kanal olabileceğine işaret etti. Bu durum, ABD-Rusya ilişkilerinde potansiyel bir işbirliği alanı olarak dikkat çekiyor.
Askeri Üs Saldırıları ve İletişim Krizi
Görüşmede askeri havaalanlarına yönelik saldırılar da masadaydı. Trump, Amerikan yönetiminin bu saldırılar hakkında önceden bilgilendirilmediğini vurguladı. Bu açıklama, Washington’un bilgi akışında yaşadığı boşluklara işaret ederken, Rusya’nın bu konuda ne kadar şeffaf davranacağına dair soru işaretlerini de beraberinde getirdi.
Hindistan-Pakistan Çatışmasına Trump Dokunuşu
İki lider ayrıca, Trump’ın kişisel müdahalesiyle durdurulduğu öne sürülen Hindistan ve Pakistan arasındaki silahlı çatışmaya da değindi. Bu detay, ABD’nin küresel krizlerdeki arabuluculuk rolüne dair yeni bir tartışma alanı açarken, Putin’in bölgedeki dengeyi gözeten bir diplomasi izlediği yorumlarına neden oldu.
ABD-Rusya İşbirliği ve Yeni Dönem İhtimalleri
Putin ve Trump görüşmesinde ekonomik ve teknolojik işbirliği dahil olmak üzere geniş bir yelpazede potansiyel alanlar ele alındı. İki lider, ABD-Rusya ilişkilerinde muazzam bir potansiyel olduğuna dikkat çekerek, taraflar arasında karşılıklı bağımlılığı artırabilecek fırsatlar üzerinde durdu.
Görüşmenin Ardından: Sıcak Mesajlar ve Sürekli İletişim Vurgusu
Görüşme sonunda her iki lider de diyaloğun “olumlu ve çok verimli” geçtiğini belirtti. Putin ve Trump, birbirleriyle sürekli iletişim halinde olmaya hazır olduklarını teyit etti. Bu açıklama, iki ülke arasındaki buzların çözülebileceğine dair umutları artırsa da, özellikle Ukrayna ve İran gibi konularda derin görüş ayrılıklarının sürdüğünü de gözler önüne seriyor.
Putin, ayrıca ABD Başkanı’nın temsilcisi Stephen Whitkoff’un çabalarını da övgüyle anarak, diplomasi kanallarının güçlendirilmesine yönelik desteğini ortaya koydu.
Ancak; Kim Jong-un ve Shoigu Görüşmesi, Yeni Bir Jeopolitik Hat mı?
Görüşmenin ardından dikkatler bir anda Kuzey Kore’ye çevrildi. Kuzey Kore lideri Kim Jong-un’un Rusya Savunma Bakanı Sergey Shoigu ile gerçekleştirdiği görüşme, Asya-Pasifik’te yeni bir jeopolitik hattın doğuşuna işaret ediyor. Bu görüşme, Putin ve Kim Jong-un arasındaki bağları daha da derinleştirirken, Trump yönetiminin Asya’daki dengeleri yeniden gözden geçirme ihtiyacını ortaya koyuyor.
Putin, Trump ve Zelensky Üçgeni
Putin’in diplomasi trafiği, yalnızca ABD ile değil, aynı zamanda Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelensky ile yürüttüğü dolaylı temaslar bakımından da kritik. İstanbul’daki görüşmelerden çıkan mesajlar, barış masasının hâlâ devrede olduğunu gösterirken, Putin’in Kim Jong-un ile yakınlaşması ABD’nin Asya politikalarını da yakından ilgilendiriyor.
Trump yönetimi, Putin’in çok yönlü diplomasi hamleleri karşısında hem Avrupa’da hem de Asya’da dikkatli adımlar atmak zorunda. Özellikle nükleer başlıklar ve askeri dengeler ekseninde gelişen bu diplomasi trafiği, küresel piyasalarda dalgalanmalar yaratabilir.
Bu tablo, sadece Ukrayna değil, İran ve Asya-Pasifik hattında da dengeleri etkileyecek yeni bir dönemin kapıda olduğuna işaret ediyor.
