
İsrail Diaspora İşleri Bakanı Amichai Chikli’nin açıklaması, Türkiye–İsrail hattında yeni bir gerilim dalgasının habercisi olarak değerlendiriliyor. Chikli, Bakanlar Kurulu toplantısında Başbakan Netanyahu’ya Türkiye’nin Kudüs ve Tel Aviv’deki konsolosluklarının kapatılması ve Türk yardım kuruluşu TİKA’nın faaliyetlerinin yasaklanması çağrısında bulundu. Açıklamasında Ankara’nın tutumunun “düşman devlet tutumu” olduğunu söylemesi, diplomatik tonun sertleştiğini ve ikili ilişkilerde kırılganlığın arttığını gösteriyor. Bu çıkış, Türkiye ile İsrail arasında son yıllarda yeniden kurulan diyalogun kırılgan yapısını gözler önüne sererken, siyasi tansiyonun ekonomik ve finansal kanallara da yansıma potansiyeli dikkat çekiyor.
Bu hamle diplomatik bir refleks olmanın ötesinde, bölgesel güvenlik, dış politika dengeleri ve ekonomik ilişkiler üzerinde doğrudan etki yaratabilecek bir adım niteliğinde. Türkiye-İsrail arasındaki karşılıklı ticaret, enerji işbirlikleri, savunma ve teknoloji alanında karşılıklı bağımlılık göz önüne alındığında, böyle bir gerilim yatırımcı algısını sert şekilde etkileyebilir. Türk lirası varlıkları üzerindeki jeopolitik risk primi artışı, Türkiye’den İsrail’e ihracat yapan sektörlerde belirsizlik ve tedarik zincirlerinde potansiyel kesintiler gündeme gelebilir. Aynı şekilde İsrail tarafında da Türkiye’nin bölgede oynadığı transit ve diplomatik rolün zedelenmesi, Doğu Akdeniz’deki ekonomik mimariyi yeniden tartışmaya açabilir.
Ekonomik açıdan bakıldığında, bu gelişme üç önemli sonuç doğuruyor. İlk olarak, Türkiye-İsrail ilişkilerindeki bozulma ihtimali, Orta Doğu’daki genel piyasalar için risk fiyatlamasının sertleşmesine yol açabilir. İkinci olarak, Türkiye’nin yardım kuruluşlarının bölgedeki operasyonlarına yönelik kısıtlama, Türk şirketlerinin yurt dışı projelerinde hem finansman hem de mevzuat tarafında zorluk yaratabilir. Üçüncü olarak, iki ülke arasındaki diplomatik kopuşun enerji politikaları üzerinde etkisi olabilir; özellikle Doğu Akdeniz’deki gaz projeleri ve lojistik hatları açısından belirsizlik artar.
Sonuç olarak, Chikli’nin çıkışı yalnızca siyasi değil, ekonomik açıdan da izlenmesi gereken bir sinyal niteliğinde. Türkiye-İsrail hattındaki ilişkiler uzun süredir kırılgan bir denge üzerinde ilerlerken, bu son açıklama gerilimin yeniden tırmanabileceğini ve bunun piyasalar açısından önem taşıdığını gösteriyor.