
Ukrayna cephesinde son 48 saatte askeri baskı yeniden tırmanırken, Moskova’dan gelen açıklamalar savaşın siyasi eksenini bir anda değiştirdi. Vladimir Putin, Washington’un hazırladığı 28 maddelik barış planını “nihai çözüm için kabul edilebilir bir temel” olarak tanımladı ve plan reddedilirse Rus ordusunun “ilerlemeye devam edeceği” mesajını verdi. Kremlin’in bu çıkışı, hem sahadaki askeri tabloyu hem de diplomasi trafiğini sert biçimde etkiliyor.
Sahadaki yoğun saldırılara rağmen Putin, ABD’nin önerisini ilk kez bu kadar açık bir dille destekledi. Plan, Ukrayna’nın bazı bölgelerdeki toprak kayıplarını kabullenmesini, NATO üyeliğinden vazgeçmesini ve askeri kapasitesini sınırlamasını içeriyor. Kyiv cephesi bu şartları “onur ve egemenlik için tehdit” olarak yorumlarken, Putin tam tersine bunun “gerçekçi bir barışın ön koşulu” olduğunu savunuyor. Rus lider ayrıca Ukrayna ve Avrupa ülkelerinin “sahadaki durumu yanlış okuduğunu” belirterek, Moskova’nın masadan kalkması halinde savaşın genişleyebileceğini ima etti.
Bu gerilimli tabloya üç başlık damga vurdu: İlk olarak, savaşın en sıcak hattında —özellikle Pokrovsk ve Kupyansk çevresinde— Rus birliklerinin demiryolu hatlarına doğru ilerlediği bildiriliyor ve Ukrayna’nın savunma hatları zorlanıyor. İkinci olarak Putin’in ABD planına verdiği beklenmedik destek, müzakere sürecini siyasi açıdan yeni bir eşiğe taşıdı. Üçüncü olarak Zelenskiy yönetimi, Washington’un baskısı ile ulusal egemenlik çizgisi arasında sıkışmış durumda; Kyiv resmî olarak planı reddetmedi ama “ülkenin itibarı” uyarılarını artırdı.
Putin’in açıklamaları piyasalar ve jeopolitik aktörler açısından kritik çünkü Moskova, masayı artık bir seçenek değil, bir “zorunluluk testi” olarak kullanıyor. Kremlin’in mesajı net: Plan kabul edilirse çatışma donabilir, reddedilirse Rus ordusu mevcut ivmeyi avantaja çevirmeye çalışacak. Bu tavır, ABD’nin baskısını artırırken Avrupa başkentlerinde yeniden güvenlik tartışmalarını hızlandırıyor.
Türkiye açısından dengeler dikkatle izlenmeli. Karadeniz güvenliği, tahıl koridoru ihtimali ve bölgesel enerji rotaları, savaşın gidişatına bağlı olarak anında etkilenebilir. Barış planının ciddiye alınması durumunda Ankara’nın arabuluculuk rolü yeniden gündeme gelebilir; tersi senaryoda ise lojistik maliyetler ve bölgesel risk primleri yükselir.
Sonuç net: Kremlin, savaşın askeri safhasından diplomatik üstünlük kurma safhasına geçmeye hazırlanıyor. Putin’in sözleri —“Bu plan gerçekçi bir temel; reddedilirse biz ilerleriz”— Ukrayna savaşının bundan sonraki seyrinin artık sadece cephede değil, masada da belirlenmeye başladığını gösteriyor.
