
İsrail ordusunun güney Lübnan’da dört köye yönelik uyarı yayınlayarak başlattığı saldırılar, bölgedeki kırılgan ateşkesi yeniden baskı altına aldı. Deir Kifa, Chehour, Aainata ve Tayr Filsay köylerine yönelik operasyonlar hem taktik hem de psikolojik boyutuyla geçtiğimiz yılki savaş en sert tırmanışlardan biri olarak değerlendiriliyor. Köy sakinlerinin uyarı sonrası bölgeyi terk etmek zorunda kalması, Tel Aviv yönetiminin sahayı yeniden şekillendirmeye dönük kararlılığının göstergesi.
İsrail, vurulan yapıların Hizbullah’ın roket birimine ait silah depoları olduğunu iddia ederken, örgüt bu açıklamaları “süregelen saldırıları meşrulaştırma çabası” olarak niteliyor. Gün içinde Al-Tiri’de düzenlenen saldırıda bir kişi öldü; İsrail, kişinin “Hizbullah mensubu” olduğunu savunuyor.
Gerilimi sıçratan asıl gelişme ise Sidon yakınlarındaki Ain el-Hilve Filistin mülteci kampına yönelik saldırı. 13 kişinin hayatını kaybettiği operasyon, İsrail’in geçen yılki savaş Lübnan’daki en ölümcül hamlesi oldu. İsrail ordusu kamp içinde Hamas’a ait bir “operasyon merkezi” vurduğunu öne sürerken, Hamas iddiayı “tamamen uydurma” şeklinde reddetti.
Bu tırmanış, ABD ve Fransa’nın aracılık ettiği ateşkesin sınırlarını yeniden gündeme getirdi. Litani Nehri’nin güneyinde “izinsiz silahların” Lübnan ordusu tarafından toplanması şart koşulan anlaşma, sahada taraflarca farklı yorumlanıyor. Hizbullah, anlaşmanın yalnızca Litani’nin güneyi için geçerli olduğunu savunurken; Beyrut yönetimi İsrail’i güneyde bazı noktalarda işgale devam etmekle suçluyor.
Son 48 saatte yaşanan gelişmeler, İsrail-Lübnan hattında üst üste iki paralel cephenin aynı anda hareketlendiğini gösteriyor:
– Hizbullah’ın yeniden yapılanmaya çalıştığı iddiası üzerinden yürüyen operasyon hattı
– Hamas’ın Lübnan topraklarındaki görünürlüğü varsayımıyla açılan yeni ateş alanı
Her iki başlık da 2024’te sağlanan kırılgan dengeyi aşındırıyor. Bölgedeki güç dengeleri açısından kritik olan soru “sınırlı operasyon” ile “kontrollü tırmanma” çizgisinin nerede kırılacağı.
