
• UBS: Sermaye akışı ABD’den Avrupa’ya kayıyor
• Savunma–teknoloji–enerji üçgeninde “yeni büyüme hikâyesi”
• Avrupa devleri: ASML, BAE, BMW, BP ve AstraZeneca öne çıkıyor
UBS, yatırımcıların artık “güvenli oynamayı bırakması” gerektiğini ve Avrupa’nın bir sonraki büyük para mıknatısı hâline geldiğini söylüyor. Kuruma göre Avrupa, uzun süredir görülmeyen şekilde çok katmanlı bir yatırım hikâyesi oluşturuyor: savunmadan yapay zekâya, finans sektöründen enerji dönüşümüne kadar geniş bir yelpazede yeni fırsatlar belirginleşiyor.
UBS analistlerine göre kıtanın yeniden cazip hâle gelmesinin arkasında iki temel dinamik bulunuyor. İlki, Avrupa genelinde hız kazanan yapısal reformlar—özellikle sanayi politikaları, enerji bağımsızlığı ve teknoloji yatırımlarını hedefleyen stratejik paketler. İkincisi ise imalat sektöründeki toparlanma. Bu ikili, kıtayı yalnızca bir değer hikâyesi olmaktan çıkarıp structural growth (yapısal büyüme) hikâyesine dönüştürüyor.
UBS’in hisse senedi stratejisti Sacha Holderegger, “Yapay zekâ, enerji ve kaynaklar, uzun vadeli sağlık teknolojileri ve Avrupa’nın reform ajandası birleştiğinde, küresel trendlerden en fazla faydalanacak şirketlerin yine Avrupa’da olduğunu görüyoruz,” diye belirtiyor.
UBS’nin “Avrupa’ya Yatırım Yapmanın Altı Yolu” çerçevesi kıtayı yeniden okumak isteyen fonlara alternatif rota sunuyor. Bu çerçevede öne çıkan şirketler: çip litografi devi ASML, savunma tedarikçisi BAE Systems, otomotivde üst segmenti temsil eden BMW, enerji devi BP, ilaç devlerinden AstraZeneca. Ayrıca finans ve sigorta tarafında Admiral Group, Allianz ve Barclays gibi istikrarlı nakit akışı üreten firmalar da “dalgalı dönem kazananları” arasında gösteriliyor.
BS Ekonomi Yorum :
Avrupa’nın yeniden “büyüme hikâyesi” üretmeye başlaması, ABD’deki şişkin değerlemelerden kaçan global fonlar için güçlü bir rotasyon sinyali veriyor. Savunma, enerji ve çip ekipmanı gibi stratejik sektörlerde Avrupa şirketleri artık yalnızca ucuz değil, aynı zamanda yapısal trendlerin merkezine oturuyor. Bu tablo, portföylerde ABD ağırlığını azaltıp Avrupa’yı artırmanın 2025–2026 döneminin en rasyonel adımlarından biri hâline geldiğine işaret ediyor.
