ABD Başkanı Donald Trump, Washington’un Ukrayna’ya yönelik güvenlik taahhütlerinin “çok fazla” ileri gitmeyeceğini belirtti. Trump’ın bu açıklamaları, ABD ve Ukrayna’nın kritik mineraller konusunda bir anlaşma imzalamaya hazırlandığı bir dönemde geldi. Yeni yönetimin dış politika önceliklerine dair sinyaller veren bu açıklamalar, Avrupa başkentlerinde ve Kiev’de dikkatle takip ediliyor.
Başkan Trump, göreve geldikten sonra yaptığı ilk açıklamalarda ABD’nin dış askeri müdahalelere daha mesafeli yaklaşacağını ve Ukrayna’ya yönelik taahhütlerin belirli sınırlar içinde kalacağını vurguladı. “Amerika, kendi güvenliğini ve halkını her şeyin önünde tutacak. Ukrayna’ya destek sağlayacağız ancak bunu çok fazla ileri götürmeyeceğiz” diyen Trump, Avrupa’nın daha fazla sorumluluk üstlenmesi gerektiğinin altını çizdi.
Biden yönetimi döneminde Ukrayna’ya sağlanan mali ve askeri yardımlar, yeni yönetimin önceliklerini değiştirmesiyle yeniden gözden geçiriliyor. Trump yönetimi, ABD’nin çıkarlarına doğrudan hizmet etmeyen yükümlülüklerden kaçınacağını sıkça dile getiriyor.
Trump’ın açıklamaları, ABD ve Ukrayna’nın stratejik mineraller konusunda yeni bir iş birliği anlaşması imzalamaya hazırlandığı bir dönemde geldi. Ukrayna, küresel ölçekte lityum, titanyum ve nadir toprak elementleri gibi stratejik minerallerin önemli rezervlerine sahip.
Bu anlaşma, ABD’nin kritik mineraller tedarik zincirini güçlendirme çabalarının bir parçası olarak görülüyor. Çin’e olan bağımlılığı azaltmayı hedefleyen Washington, Ukrayna’dan sağlanacak minerallerle savunma sanayisi ve teknoloji sektöründeki tedarik zincirini çeşitlendirmeyi amaçlıyor.
Trump’ın Ukrayna konusunda çizdiği yeni politika çerçevesi, ABD dış politikasında büyük bir değişim anlamına geliyor:
Başkan Trump’ın Ukrayna politikası, hem Kiev hem de Avrupa’da endişeyle izlenirken, Washington’un yeni dış politika yaklaşımı küresel dengeleri yeniden şekillendirebilir.
