BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
Bu rakam, ABD Hazine Bakanı Scott Bessent’in uykularını kaçırıyor olabilir. Önümüzdeki yıl, Amerikan hükümetinin net faiz ödemeleri 13 haneli seviyeyi aşacak. GSYİH’nin %7’sine ulaşan şişkin bütçe açığı ve son dört yılda hızla artan devlet tahvili faizleri, ülkenin mali dengelerini giderek çirkinleştiriyor.
Harcamaları kısmadan veya vergileri artırmadan faiz faturasını azaltacak fikirler bu nedenle büyük değer kazanıyor. Son dönemde bu konuda umut vadeden bir fikir daha gündemde: Acaba, kısa vadeli ABD Hazine tahvilleri gibi güvenli varlıklarla desteklenen kripto para türü olan “stablecoin”ler, Amerikan tahvillerine olan talebi artırarak borçlanma maliyetlerini düşürebilir mi?
Stablecoin fikri neden ciddiye alınmalı?
Bu fikir göründüğü kadar uçuk değil. Analistlerin yaygın kullanım için kritik gördüğü regülasyon netliği yolda. Şu sıralar ABD Kongresi’nden hızla geçen “GENIUS” tasarısı, vadesine 93 gün veya daha az kalan Hazine tahvillerinin stablecoin’ler için teminat olarak kullanılmasına imkân tanıyacak. En büyük stablecoin olan Tether, elinde Almanya’daki tüm yatırımcılardan daha fazla ABD tahvili bulundurduğunu iddia ediyor. Citi Bank, stablecoin piyasasının 2030 yılına kadar bugünkü 257 milyar dolardan 1.6 trilyon dolara çıkacağını öngörüyor. Standard Chartered ise daha iyimser: 3 yıl içinde 2 trilyon dolarlık hacme ulaşılacağını düşünüyor.
Zaten dolar varlıklarına olan talep, ABD Merkez Bankası’nın faizleri düşük tutmasına yardımcı oluyor. 2015 yılında Fed’de çalışan Thiago Ferreira ve Samer Shousha, yabancıların elindeki 6.1 trilyon dolarlık ABD tahvilinin, istihdam ve enflasyonu dengeleyen doğal faiz oranını 0.5 puan düşürdüğünü hesaplamıştı. Eğer stablecoin’lere dair beklentiler gerçekleşirse, bu etki ABD’nin faiz maliyetlerini ciddi biçimde azaltabilir.
Etki şimdiden hissediliyor mu?
Bazı çalışmalar stablecoin’lerin halihazırda tahvil faizlerini aşağı çektiğini gösteriyor. Kyung Hee Üniversitesi’nden Kim Sang Rae, Tether ihracındaki bir artışın tahvil fiyatlarını saatler içinde yukarı çektiğini buldu. Başka araştırmalarda etki daha büyük: Andersen Institute for Finance and Economics’ten Rashad Ahmed ve BIS’ten Inaki Aldasoro, stablecoin piyasasına gelen 3.5 milyar dolarlık girişin, üç aylık tahvil faizlerini 20 gün içinde 0.05 puan düşürebildiğini gösterdi.
Fırsatlar kadar riskler de var
Bessent için bu iyi haber. Ancak bu fırsattan faydalanmak sanıldığı kadar kolay değil. Stablecoin piyasası borçlanma maliyetlerini ciddi şekilde düşürecek büyüklüğe ulaşırsa, bu aynı zamanda Amerikan kamu maliyesi ve finans sistemi için yeni tehditler yaratabilir.
Kısa vadeli tahvil ihracındaki artış, Bessent veya halefleri için yeni bir risk yaratabilir. Şu anda yatırımcılar Fed’in yıl içinde iki faiz indirimi yapmasını bekliyor ve bu kısa vadeli borçlanmayı cazip kılıyor. Ama faizler yeniden yükseldiğinde, bu yükselişin maliyeti de aynı hızla hissedilecektir.
Bankacılık sistemi üzerinde baskı yaratabilir
Stablecoin patlamasının asıl etkisi ise finans sisteminde hissedilebilir. Bu alana yatırılacak trilyonlarca dolar gökten inmeyecek. Eğer bu fonlar para piyasası fonlarından gelirse, hazinenin kazancı sıfırlanır; zira para bir kısa vadeli tahvil fonundan diğerine aktarılmış olur. Ama bu para bankalardaki mevduatlardan çıkarsa, Amerikan bankalarının fonlama kaynakları daralır ve bu da kredi verme kapasitelerini sınırlar. Bu senaryoda, stablecoin patlaması kamunun kazandığını özel sektörün kaybettiği bir tabloya dönüşür.
Gelişmekte olan ülkeler ne kadar rol oynayabilir?
Yurtdışı kaynaklı talep kısmen bu yükü hafifletebilir. Stablecoin’ler özellikle sermaye kontrolü uygulayan gelişen ülkelerdeki bireyler için yararlı olabilir; kolay erişilebilen bir dolar varlığı onları el koymalara ve enflasyona karşı koruyabilir. Ancak JPMorgan Chase’in tahminine göre, stablecoin talebinin yalnızca %6’sı şu anda bu tip yatırımcılardan geliyor. Ayrıca bu yatırımcıların, GENIUS Yasası’nın sağladığı düzenleyici güvenceye pek de önem verdikleri söylenemez.
Doların cazibesi ters tepebilir
Bessent’in dünyanın stablecoin’lere bağlanmasını istemesi, ironik bir durumu da beraberinde getiriyor. Eğer yabancı talep patlarsa, dolara olan talep de artar. Bunun sonucu olarak, Amerikalılar daha fazla satın alma gücü kazanır, ama Amerikan malları yurtdışında daha pahalı hale gelir. Ticaret açığını azaltma hayali kuran bir başkan ve merkantilist ekonomi politikaları savunan bir yönetim için bu oldukça can sıkıcı bir sonuç olur.