• Türkiye ile ABD arasında 2045’e kadar sürecek LNG anlaşması imzalandı.
• LNG tankerlerle gelecek; Rusya’dan boru hattıyla alınan gaza kıyasla çok daha pahalı.
• Anlaşmanın şartları henüz netleşmiş değil; fiyatlama ve uzun vadeli yükümlülükler merak konusu.
LNG Anlaşması: Enerji Hub Hayali mi, Yeni Bağımlılık mı?
Türkiye ile ABD arasında az önce imzalanan uzun vadeli enerji anlaşması, piyasalarda geniş yankı uyandırdı. Anlaşmaya göre Türkiye, 2045 yılına kadar ABD’den sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) alacak. Bu hamle, Ankara’nın son yıllarda öne çıkardığı “enerji hub” stratejisiyle ilginç bir tezat oluşturuyor.
Rusya ile yürütülen ve Türkiye’yi bölgesel enerji merkezine dönüştürmeyi amaçlayan projeler, Ankara’nın en önemli dış politika kozlarından biri olarak görülüyordu. Ancak yeni LNG anlaşması, Türkiye’nin enerji denkleminde ABD’ye doğru ciddi bir kaymaya işaret ediyor.
Pahalı bir kaynak
LNG’nin temel dezavantajı maliyet. Rusya’dan boru hattı üzerinden alınan gaz, hem nakliye maliyeti düşük hem de fiyatlandırmada daha öngörülebilir. Oysa ABD’den gelecek LNG tankerlerle taşınacak ve bu yöntem, Rus gazına göre “kat be kat” daha pahalı olacak. Enerji uzmanları, uzun vadeli anlaşmalarda fiyat formüllerinin ve piyasa endekslerinin kritik rol oynadığını vurgularken, Türkiye’nin bu alandaki yükümlülüklerinin bütçe dengeleri üzerindeki etkisi henüz netleşmiş değil.
Belirsiz şartlar
Anlaşmanın imzalanmış olması, siyasi açıdan bir “ittifak mesajı” niteliği taşıyor. Ancak işin ekonomik boyutu henüz sisli. Hangi fiyat formülüne göre ödeme yapılacağı, al ya da öde (take-or-pay) şartlarının olup olmadığı ve enerji piyasalarındaki dalgalanmaların nasıl yönetileceği henüz açıklanmadı. Bu nedenle anlaşmanın Türkiye açısından maliyet-fayda dengesini değerlendirmek için erken.
Jeopolitik denge oyunu
Türkiye’nin son yıllarda “enerji köprüsü” rolünü güçlendirme çabaları, Rusya ve Azerbaycan gibi tedarikçilerle yakın iş birliklerine dayanıyordu. ABD ile yapılan bu yeni anlaşma, Ankara’nın Washington’la ilişkilerinde stratejik bir yakınlaşma olarak okunabilir. Aynı zamanda Rusya ile yürütülen “enerji hub” projesine de gölge düşürebilecek bir gelişme.
Bu tablo, Türkiye’nin bir yandan Rusya ile iş birliğini sürdürme, diğer yandan ABD ile uzun vadeli bağ kurma ikilemini derinleştiriyor. Enerji güvenliği adına çeşitlilik sağlanıyor gibi görünse de maliyet ve siyasi riskler de aynı oranda artıyor.
Sonuç
Türkiye’nin ABD ile 2045’e kadar bağlayıcı LNG anlaşması, şimdilik güçlü bir jeopolitik mesaj taşıyor. Ancak fiyatlama, ödeme yükümlülükleri ve piyasa riskleri gibi kritik başlıklar açıklığa kavuşmadan, bu adımın Türkiye’yi enerji hub vizyonuna mı yaklaştıracağı yoksa yeni bir bağımlılık mı yaratacağı net değil.