- AB Komisyonu, girişimlerin 27 ayrı ulusal sistemi aşmak zorunda kalmadan tüm birlik genelinde faaliyet göstermesini sağlayacak “28. Rejim” önerisini 2026’da sunacak.
- Yeni düzenleme, şirket hukuku, vergi ve iş hukuku gibi alanlarda tek tip çerçeve sunarak startup’ların büyüme maliyetlerini düşürmeyi amaçlıyor.
- Adım, milyarlarca euroluk Scaleup Europe Fonu ve yeni yapay zekâ stratejisiyle birlikte Avrupa teknoloji ekosistemini küresel ölçekte daha rekabetçi hale getirmeyi hedefliyor.
Avrupa Birliği, girişimcilik ekosisteminde köklü bir dönüşüme hazırlanıyor. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, 2026’da sunulacak “28. Rejim” adını taşıyan mevzuatın startup’lar için tek tip hukuki zemin oluşturacağını açıkladı. Bu sayede bir girişim, kuruluşundan itibaren yalnızca ulusal sistemlere bağlı kalmak zorunda olmayacak; isterse pan-Avrupa ölçeğinde geçerli bir rejimi seçerek faaliyetlerini kolayca büyütebilecek.
Bugün AB içinde bir startup’ın sınır ötesi büyümesi, 27 farklı ülkenin vergi, iş hukuku ve şirket düzenlemelerini aşmayı gerektiriyor. Bu durum hem yatırımcılar hem girişimciler için yüksek maliyet ve bürokrasi demek. Von der Leyen, San Francisco’daki bir girişimin ABD içinde büyümesi ne kadar kolaysa, Avrupa’daki bir girişim için de aynı kolaylığın sağlanması gerektiğini vurguladı.
Bu rejim özellikle şirket hukuku, iflas, iş hukuku ve vergilendirme alanlarını kapsayacak. Bu alanlarda ortak kurallar, startup’ların uyum maliyetlerini düşürerek rekabetçiliğini artıracak. Komisyon’un yol haritasında, bu düzenlemenin 2026’nın ilk çeyreğinde Avrupa İnovasyon Yasası ile birlikte sunulması öngörülüyor.
Bu hukuki çerçevenin yanı sıra, AB teknoloji ekosistemini büyütmek için finansal araçlar da devreye alıyor. Scaleup Europe Fonu, büyüme aşamasındaki şirketlere sermaye desteği sağlayacak. Ayrıca yeni yapay zekâ stratejisiyle, inovasyonun dijitalleşme ve otomasyon boyutunun hızla gelişmesi planlanıyor.
Beklentiler yüksek olsa da, 28. Rejim’in hayata geçirilmesi bazı zorlukları da beraberinde getirecek. Üye devletlerin vergi ve iş hukuku konularında özerkliklerini koruma isteği, düzenlemenin kapsamını sınırlayabilir. Ayrıca, ulusal hukuklarla uyum sağlama süreci zaman alacak. Buna rağmen, Avrupa’daki girişimlerin daha hızlı ölçeklenebilmesi için bu adımın kaçınılmaz olduğu görüşü ağır basıyor.
Sonuç olarak, 28. Rejim Avrupa’nın startup dünyasında oyunun kurallarını değiştirebilir. Eğer başarılı olursa, girişimler için kıta içi büyüme başka bir kıtaya açılmaktan daha kolay hale gelebilir ve Avrupa, küresel teknoloji yarışında ABD ve Asya karşısında daha güçlü bir konuma gelebilir.