BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
Koalisyon hükümetleri ve bisiklet tutkusuyla bilinen kuzey Avrupalıları unutun.
Bir ülkede yenilenebilir enerjiler hızla yayılıyor, elektrikli araç satışları patlama yapıyorsa akla genelde kibirli ve kuzey Avrupa’da bir ülke gelir; uzun boylu insanları, koalisyon hükümetleri ve bisiklet tatillerine meraklarıyla bilinen yerler. Ya da belki ilk akla gelen, bu ekipmanların büyük bölümünü üreten ve geçen yıl küresel güneş ve rüzgâr kurulumundaki artışın yarısından fazlasını gerçekleştiren Çin’in büyüklüğüdür.
Bir daha düşünün. Çin yapımı elektrikli araç dalgası yeni pazarlara akın ediyor. Geçtiğimiz yıl Türkiye’de elektrikli araç satışları üç katına çıktı; yerli marka Togg’un da popüler olmasıyla, satılan tüm araçların %27’sini oluşturdular ve ülkeyi Avrupa’nın dördüncü en büyük pazarı haline getirdiler. Geçen yıl Nepal’e ithal edilen araçların %70’inden fazlası elektrikliydi. Etiyopya’da yeni satılan araçların %60’ı bataryalıydı; devlet içten yanmalı motorlu araçların satışını tamamen yasaklamıştı. Vietnam’da, yerli üretici VinFast sayesinde elektrikli araç satışları geçen yıl ikiye katlandı. İki ve üç tekerlekli elektrikli araçlar da hızla yayılıyor. Uluslararası Enerji Ajansı’na (IEA) göre 2024’te Afrika, Asya ve Latin Amerika’daki gelişmekte olan ülkelerde elektrikli araç satışları %60 arttı.
Yenilenebilir enerjide de benzer bir tablo var. Bu yılın ilk altı ayında Pakistan elektriğinin %25’ini güneşten üretti; bu, temiz enerji öncüsü Kaliforniya’nın %32’sine yakın bir oran. Ülkenin batarya ithalatı da patlama yaşıyor. Enerji Ekonomisi ve Finansal Analiz Enstitüsü’ne göre mevcut eğilimler devam ederse, 2030’da batarya depolaması Pakistan’ın elektrik talebinin %26’sını karşılayacak. Bu arada Fas, geçen yıl rüzgâr enerjisini %50 artırarak dünyada en çok üreten dokuzuncu ülke oldu. Hindistan ise kömürle çalışan enerji üretiminde dört aydır düşüş yaşıyor; bu durum, yenilenebilir üretimin %14 artışıyla desteklendi.
Güç arzusu
Uluslararası iklim diplomasisinin ilkeleri, iklim değişikliğinden daha az sorumlu olan yoksul ülkelerin yeşil dönüşümde daha az sorumluluğu olduğunu söylese de, birçok ülkenin ekonomik teşvikleri güçlü. Küresel güneydeki çoğu ülke enerji ithalatçısı ve bu yüzden petrol ve gaz almak için kıt döviz rezervlerini harcamak zorunda. Çin ve Hindistan ekonomilerinde önemli bir rol oynayan kömür rezervlerine sahipler, ama kayda değer petrol ve gaz rezervleri yok. Etiyopya’nın içten yanmalı motor yasağı yeşil bir önlem değil; fosil yakıt harcamalarını kısmak ve döviz tasarrufu sağlamak için alındı.
Ayrıca gelişmekte olan piyasalarda Çin yapımı elektrikli araçlar artık geleneksel araçlarla aynı fiyata — bazı yerlerde daha da ucuz. IEA’ya göre geçen yıl Tayland’da satılan Çin elektrikli araçlarının ortalama fiyatı yaklaşık 30.000 dolardı; tipik bir benzinli aracın fiyatı ise 34.000 dolardı. Alt segmentte geleneksel araçların hâlâ avantajı var, ancak fark oldukça dar. Devlet politikaları da etkili oldu. Türkiye’de elektrikli araç alanlar genelde %10 vergi öderken, benzinli araçlarda bu oran %45 ile %220 arasındaydı. Son dönemdeki satış artışı kısmen, bu politikanın cömertliğinin azaltılmasından önce alıcıların hızlanmasından kaynaklandı.
Temiz teknoloji genellikle ömrü boyunca daha düşük maliyetli olsa bile, fosil yakıt teknolojisinden daha fazla başlangıç yatırımı gerektirir. Bu, sermaye maliyetinin yüksek olduğu yerlerde gelişimini engellemişti. Örneğin Hindistan’da tipik bir güneş projesinin sermaye maliyeti %11 civarında, zengin ülkelerde ise bunun yarısı. Ancak Amerikan merkezli Rocky Mountain Institute’a göre fiyatların düşmesi sayesinde birçok temiz teknoloji artık “sermaye eşitliği”ne ulaştı — yani birim başına başlangıç maliyeti fosil yakıtlarla aynı seviyede. Bu da onları dünyanın büyük bölümlerinde daha cazip hale getirdi.
Gümrük tarifeleri de rol oynadı. Amerika ve AB, Çin elektrikli araçlarını engellemeye çalışırken, bu araçlar başka pazarlara daha da ucuz fiyatlarla akıyor. Çoğu gelişmekte olan pazarda, hükümetlere baskı yapacak köklü üreticiler bulunmuyor. Ancak bu görece serbest ticaret de, korumacılığın yayılmasıyla tehdit altında. Brezilya yakın zamana kadar elektrikli araç ithalatını gümrüksüz kabul ediyordu; şimdi 2026’ya kadar vergileri kademeli olarak %35’e çıkarıyor. Hindistan, kendi tedarik zincirini oluşturmak için bitmiş güneş paneli ithalatını durma noktasına getirdi. Nijerya ise yerli üreticileri desteklemek amacıyla güneş paneli ithalatını tamamen yasaklamayı düşünüyor.
Yine de hükümetler Çin ithalatının sürmesine izin verecek boşluklar da yaratıyor; yeter ki şirketler yerli üretime söz versin. Brezilya, BYD’ye — ülkeye fabrika kurarken — bir muafiyet sağladı. Endonezya, yerli içerik oranı %40 olan elektrikli araçlarda KDV’yi %11’den %1’e indirdi; yabancı üreticiler ise, 2026’ya kadar yerli üretimi artırma sözü verdikleri ve bunu yapmazlarsa kaçırılan vergiler için teminat sundukları sürece ekipmanı gümrüksüz getirebiliyor. Bu politikalar kusurlu olsa da alternatife göre daha iyi. Refah içindeki kuzey Avrupalıların da öğrenecekleri şeyler var.