– Türkiye’de yastık altı altın stoku patlama düzeyine ulaştı; büyüklüğü ülkenin brüt dış borcuna neredeyse eşit seviyeye geldi.
– Finansal sisteme girmeyen altının değeri ekonomik güven eksikliğinin ve tasarruf tercihi dönüşümünün önemli bir göstergesi oldu.
– Uzmanlara göre bu tablo hem büyük bir risk hem de doğru politikalarla dev bir fırsat barındırıyor.
Finansal izolasyon eğiliminin arttığı bir dönemde Türkiye çarpıcı bir eşikten geçiyor. Paylaşılan grafiğe göre, Türkiye’de hanehalkı ve şirketlerin finansal sisteme dahil etmediği—’yastık altı’ olarak tanımlanan—altın varlıkları, ülkenin toplam brüt dış borcuna neredeyse eşit seviyeye yükseldi. Yıllar içinde istikrarlı bir yükseliş izleyen altın birikimleri, 2025 itibarıyla ekonomi politikalarının güven göstergesi hâline geldi.
Ekonomistlerin yaptığı hesaplamalara göre:
- Türkiye’nin tahmini yastık altı altın stoğu 4.000 – 5.000 ton aralığında.
- Bunun mevcut fiyatlarla parasal değeri 350 – 400 milyar dolar seviyesine denk geliyor.
- Türkiye’nin brüt dış borcu ise 475 milyar dolar (2025) civarında.
- Bu da sistem dışında tutulan altın varlıklarının dış borcun yaklaşık %90’ına ulaştığını gösteriyor.
- Daha önemlisi, net dış borca kıyasla bu altın serveti yaklaşık iki kat daha büyük.
| Sonuç | Değerlendirme |
|---|---|
| Güven Sorunu | Vatandaş tasarrufunu bankada değil, metalde tutmayı tercih ediyor |
| Finansal Derinlik Eksikliği | Sermaye piyasaları gelişmediği için altın birikimi sisteme girmiyor |
| Risk + Fırsat | Altın sisteme çekilirse güçlü bir fon kaynağı yaratılabilir |
| Kur Baskısı | Altın talebi döviz talebini azaltırken TL’den kaçışı artırıyor |
Türkiye’nin yastık altı altın sorunu aslında tersine çevrilebilir bir fırsat. Eğer finansal sisteme güven artırıcı politikalar uygulanırsa, bu altın rezervlerinin bir kısmı bile ekonomiye kazandırıldığında:
- Kur istikrarı güçlenebilir
- Merkez Bankası rezervleri desteklenebilir
- Kredi piyasasında fonlama kapasitesi artabilir






