BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
Yaz mevsimi sona yaklaşırken Türkiye’nin turizm sektörü bilanço çıkarıyor. Beşinci yıl üst üste ülkenin geniş bölgeleri orman yangınlarıyla kül oldu. Yangınlardan en çok etkilenen Akdeniz ve Ege kıyıları, aynı zamanda turizmin kalbi. Bu yılki felaket, sektörü vuran son talihsizlik oldu: 2020’de covid-19 pandemisi ve Türk hükümetinin sıkı seyahat kısıtlamaları ziyaretçi sayısını %90 oranında düşürmüştü. Bu yıl da Ege’de yüzlerce deprem meydana geldi, büyük bir depremin yaklaştığı korkusunu artırdı. Tüm bunların üzerine temmuz ayında yıllık %33,5’e çıkan enflasyon eklendi ve Türkiye’nin “ucuz tatil” imajını aşındırdı.
Hem yerli hem yabancı turistler giderek daha çok, fiyatlarını aylar öncesinden belirleyen ve tur operatörleriyle ölçek ekonomisi üzerinden çalışan her şey dahil tatil köylerini, küçük otel ve kendi yemeğini yapanlara yönelik konaklamalara tercih ediyor. Marmaris’in turizme bağımlı Ege ilçesinin belediye başkan yardımcısı Sedat Kırt, “Normalde kendi yemeklerini yapacakları apartmanlarda kalan uzun süreli ziyaretçiler bile artık her şey dahil tatil köylerini seçiyor,” diyor.
Bu noktada Türkiye’nin bir avantajı var: her şey dahil modeli, turizm sektörünün büyük bölümünü oluşturan deniz–kum–güneş tatilinin temelini oluşturuyor. Geçen yıl Türkiye’ye 62 milyondan fazla ziyaretçi geldi; turizm gelirleri GSYH’nin %12’sini oluşturuyor. Ancak her şey dahil sistemi restoran sahipleri, bağımsız turist rehberleri, esnaf ve büyük operatörlerden bağımsız çalışan küçük otelciler için kötü haber. Bu kesimler rekabet edebilmek için fiyatlarını düşük tutmak zorunda kalıyor. Türk lirasının değer kaybı kâğıt üzerinde döviz kurlarını cazip hale getirse de, enflasyonun etkisiyle mağazalarda fiyatlar yüksek kalıyor. Marmaris’te otel sahibi Mustafa Deliveli, “Otel dışındaki fiyatlar hızla arttı. Misafirlerin dışarıya çıkmak yerine otelde daha çok vakit geçirdiğini fark ediyorum,” diyor.
Türkiye’de her şey dahil otellerin en yoğun olduğu ve geçen yıl tek başına ülkeye gelen turistlerin dörtte birinden fazlasını ağırlayan Antalya bile düşüşten etkilendi. 2025’in ilk çeyreğinde ziyaretçi sayısı bir önceki yıla göre %30 azaldı; en çok yabancı turist sayısında düşüş görüldü. Uzun süredir hayat pahalılığı kriziyle boğuşan Türkler ise daha az tatil yapıyor, hatta bazen geçen yıl kapıda vize programı başlatan Yunanistan’ın Ege adalarını tercih ediyor. Oraya vardıklarında ise euro bölgesindeki fiyatların çoğu zaman Türkiye’den daha ucuz olduğunu görüyorlar.
Marmaris’te haziran ayında otel doluluk oranları %60 ile %80 arasında seyretti. Sezonun geri kalanında oteller son dakika rezervasyonlarına bel bağlamak zorunda kalacak. Kırt’ın uzun vadeli kaygıları da var. Mevcut iklim eğilimleri devam ederse Akdeniz kısa süre içinde yaz tatili için fazla sıcak, hatta tehlikeli hale gelebilir. Ayrıca Marmaris ve diğer kıyı tatil bölgelerinin tamamı yerel düzeyde ana muhalefet partisi tarafından yönetilmesine rağmen, merkezi hükümetten yeterli tanıtım veya mali destek almadığını söylüyor. 2021 yazında bölge büyük yangınlarla sarsıldığında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın halka çay paketleri fırlatması büyük öfke yaratmıştı. Belediye şimdi yıl boyu turizm çekmek için sezon dışı etkinliklere odaklanıyor: yelken regattaları, deniz ürünleri festivali ve hatta Bavyera’daki Oktoberfest’in yerel bir versiyonu bunlar arasında.