• Yabancı yatırımcıların elindeki ABD tahvilleri 2020’den bu yana rekor seviyeye ulaştı; toplam stok 9,1 trilyon doları geçti.
• İngiltere, Fransa, Kanada ve Lüksemburg gibi Avrupa ülkeleri en büyük alıcılar olurken; Çin, Suudi Arabistan ve Rusya satış tarafında kaldı.
• Veriler, “BRICS satışına rağmen Batı talebi artıyor” tezini güçlendiriyor ve doların hâlâ güvenli liman olarak görüldüğünü gösteriyor.

Bloomberg verilerine göre, 2020’den bu yana yabancı yatırımcıların ABD hazine tahvillerine ilgisi hızla arttı. 2025 Temmuz itibarıyla yabancıların elindeki toplam tahvil stoğu 9,15 trilyon dolara ulaştı. Bu, son beş yılda yaklaşık %30’luk bir artış anlamına geliyor.
Grafikte en dikkat çeken detay: Çin ve Rusya gibi BRICS ülkeleri pozisyonlarını azaltırken, Avrupa merkezli yatırımcıların ABD tahvillerine yönelmesi. İngiltere, Fransa, Kanada, Belçika, Lüksemburg, Norveç ve İsviçre gibi ülkeler, 2020’ye kıyasla tahvil stoklarını ciddi biçimde artırdı. Örneğin Birleşik Krallık’ın ABD tahvil pozisyonu 450 milyar dolardan 869 milyar dolara yükseldi.
Buna karşın Çin’in pozisyonu 1,1 trilyon dolardan 730 milyar dolara düştü. Benzer şekilde Suudi Arabistan, Tayland, Danimarka ve Rusya da ABD borcundaki paylarını azalttı. Bu tablo, BRICS ülkelerinin “dedolarizasyon” stratejisinin fiili etkisini gösterse de, Batı ve müttefik sermayesinin ABD tahvillerini hâlâ “küresel teminat” olarak gördüğünü kanıtlıyor.
BS Ekonomi değerlendirmesi: Yabancı talebin kompozisyonundaki bu kayma, ABD’nin jeopolitik olarak “dost sermayeye dayalı borçlanma” dönemine girdiğini gösteriyor. Çin çıkarken İngiltere, Kanada ve Avrupa merkez bankaları devreye girmiş durumda. Bu durum, hem doların rezerv para gücünü koruyor hem de ABD Hazine’sinin yüksek faizle borçlanmasına rağmen güveni kaybetmediğini ortaya koyuyor.
Sonuç: BRICS ülkeleri satıyor olabilir ama Batı alıyor — küresel sermaye akışı hâlâ Washington’ın finansal ekseninde dönüyor.







