BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
Çin devlet televizyonunun amiral gemisi olan akşam haber bülteni Xinwen Lianbo, katı tutarlılığıyla tanınır. Nitekim, Çin Komünist Partisi’nin kısa süre önce tamamlanan genel kuruluna dair yayınları da son yıllardaki kalıba sadık kaldı: Önce Halk Meclisi Binası’nın geniş bir görüntüsü, ardından Politbüro üyelerinin salona girişini alkışlarla karşılayan Merkez Komite üyeleri gösterildi. Xi Jinping sahnenin ortasında yerini aldı, soğukkanlı bir biçimde kalabalığa baktı. Konuşurken Komite üyeleri dikkatle dinliyor, çoğu not alıyordu.
Ancak kamera yeniden kalabalığı gösterdiğinde, önceki genel kurullardan farklı bir detay göze çarptı: Salonda dört sıra büyük ölçüde boştu. Toplamda, Komite’nin 205 daimi üyesinden 37’si eksikti — bu da çoğunun tasfiye edildiği anlamına geliyordu. Böyle bir etkinliğin planlaması titizlikle yapılır; dolayısıyla bu boş koltukların gösterilmesi tesadüf değildi. Bazı çekimlerde kamera bu koltukları tam merkeze yerleştirmişti.
Verilen mesaj açıktı: Xi Jinping partinin ve ülkenin mutlak hâkimidir ve “uygunsuz” görülen herkesi gözünü kırpmadan tasfiye etmeye kararlıdır. Ancak tasfiye edilen yetkililerin tam olarak ne yaptığı belli değildi. Devlet medyası bazılarını “yolsuzlukla” suçladı ama ayrıntı vermedi. Böylesine kapsamlı ve kamuoyuna açık bir temizlik yapılmışsa, suçların sıradan rüşvet olaylarından daha büyük olması gerektiği açıktı.
Çin’deki bu tasfiye dalgası iki açıdan dikkat çekici. İlki, ölçeği. Bazı ölçülere göre Mao döneminden bu yana en büyük tasfiye. Genel kurula katılımın bu kadar düşük olduğu son dönem Kültür Devrimi yıllarına denk geliyor. Xi’nin ana hedefi ordu. Parti bu ay dokuz generali ihraç etti; böylece Xi iktidara geldiğinden beri görevden alınan general sayısı en az 22’ye yükseldi. Ondan önceki üç lider — Deng Xiaoping, Jiang Zemin ve Hu Jintao — dönemlerinde tek bir general bile görevden alınmamıştı.
İkinci dikkat çekici unsur, bu tasfiyelerin Xi’nin iktidarının 13. yılında gerçekleşmesi. İlk yıllarında partiyi temizlemesi anlaşılabilirdi; o dönem yolsuzluk diz boyuydu. Xi, yolsuzlukla mücadeleyi hem orduda kendi otoritesini pekiştirmek hem de potansiyel rakiplerinden kurtulmak için kullanmıştı. Fakat bugün artık kendi atadığı insanları tasfiye ediyor. Yani terfi ettirmeden önce sıkı bir şekilde denetlediği generalleri.
Bu durum gözlemciler arasında tartışma yarattı: Bu tasfiyeler, Xi’nin kendi ekibine bile güvenemeyecek kadar zayıf olduğunu mu gösteriyor, yoksa hâlâ mutlak gücünün kanıtı mı?
Partinin kendisi bu konuda ipucu vermiyor. Çin Halk Kurtuluş Ordusu’nun (PLA) resmi gazetesi PLA Daily, dokuz generalin ihracına dair en “açıklayıcı” — daha doğrusu en az belirsiz — ifadeleri yayınladı. Yazıda generallerin “olağanüstü büyük miktarlarda para” içeren suçlarla itham edildiği ve “partinin silaha hükmetmesi ilkesini baltaladıkları” belirtildi.
Parti gazetesi eski editörü ve şu anda sürgünde yaşayan Deng Yuwen, bu ifadelerin en ciddi suçun aslında “fraksiyonculuk” olduğunu düşündürdüğünü söylüyor: Yani açık bir iktidar mücadelesi değil ama generallerin kendi nüfuz ağlarını kurması. Bir başka ipucu ise birçoğunun aynı askeri birimden — eski 31. Grup Ordusu’ndan — gelmesi. Ancak bu Xi’nin kontrolü kaybettiği anlamına gelmiyor; sadece bahçesini budadığı anlamına geliyor olabilir. Bu nedenle, tasfiyeler öncelikle Xi’nin gücünün bir göstergesi olarak okunmalı. Terfi ettiren de devreden de Xi’nin kendisi.
Tasfiye edilmiş ama yeniden şekillendirilmiş bir ordu
Asıl ilginç soru şu: Bu tasfiyeler Çin’in politika üretme kapasitesini ve askeri kabiliyetini güçlendiriyor mu yoksa zayıflatıyor mu? Birçok uzmana göre bu kadar sert bir temizlik daha büyük sorunlar doğuracak. Orduda önemli pozisyonlar boş kaldı; yedi üyeli Merkez Askeri Komisyon’un üç koltuğu hâlâ doldurulmadı. Moralin düşmesi olası. Sistemin her kademesinde “sıranın bana gelip gelmeyeceği” korkusu hâkim olabilir. Sonuç: korku, kaygı, paranoya — yani karar alma felci.
Yine de karşı bir görüş de var: Bu tasfiyeler Çin için daha yüksek bir amaca hizmet ediyor olabilir. Eğer gerçekten yolsuzluk köklü bir problemse, temizlik operasyonu sistemi güçlendirebilir. Asya Society Policy Institute’tan Lyle Morris, “Xi bu generalleri bizzat seçip terfi ettirdiyse ve şimdi bu kadarını birden görevden aldıysa, gerçekten vahim bir şey yaşanmış olmalı,” diyor. ABD Savunma Bakanlığı’nın 2024 tarihli Çin ordusu raporu, görevden almaların bazılarının balistik füze silolarının inşasında yaşanan yolsuzluklarla bağlantılı olabileceğini belirtiyor. Bu durum hem skandal niteliğinde hem de ülkenin nükleer caydırıcılığı açısından hayati. Aynı rapor, soruşturmaların ardından siloların onarıldığını ve bu sayede operasyonel kapasitenin arttığını da vurguluyor. Yani tasfiyeler, sistematik düzeyde bir iyileştirme etkisi de yaratabilir.
Bu iyimser yorum kolayca göz ardı edilebilir. Çin’de tasfiyelerin tamamen bitmesi muhtemel değil; zira bu kadar büyük bir gücün çok az denetimle birleştiği bir sistemde yolsuzluk fırsatları sonsuz. Bu nedenle ülke muhtemelen hep aynı döngüyü yaşayacak: yolsuzluk, temizlik, paranoya.
Ancak Çin’in yükselişini analiz edenler bir olasılığı da göz önünde bulundurmalı: Belki de Xi’nin tasfiyeleri, sistemin bir kusuru değil, bizzat sistemin kendisi hâline geldi. Eğer öyleyse, bu operasyonlar Çin’i zayıflatmak yerine güçlendiriyor olabilir.





